Türkiye'nin en güçlü olduğu yerlerden biri olan kamu bankaları üzerinden yürütülen kumpasa inat Türk bankacılık sistemi güçlü yapısını korurken, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek "finansal döngünün" güçlendiğini vurguladı. Sektörün Türkiye'nin ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşmasında önemli katkı sağladığını belirten Şimşek, "Sektörün toplam kredilerinin milli gelire oranı 2002'de yüzde 13.6 seviyesinden yüzde 68.6 seviyesine yükseldi. Sektör güçlü sermaye yapısının yanı sıra yüksek karlılığı, varlık kalitesiyle birçok gelişmiş, gelişmekte olan ülkeye kıyasla da iyi performans sergiliyor" dedi.
8 BAŞLIKTA GÜVEN MESAJI
Başbakan Yardımcısı Şimşek, ekonomi ve bankalara duyulan güveni 2002'den bu yana süren büyük dönüşüm, gelişim örnekleriyle anlattı. Kredi büyümesinin ekonomiye etkilerine ilişkin soruları yanıtlayan Şimşek, Türk bankaları ve ekonomiye duyulan güveni 8 başlıkta sıraladı.
FİNANSAL SİSTEM BÜYÜYOR: Bankacılık sektörü kredi hacminin GSYH'ye oranı, ülkemizde son 15 yıllık dönemde gözlenen finansal sistemin gelişmesi derinleşmesine bağlı olarak artmaya devam ediyor. Sektörün yıllık bazda kredi büyüme hızı 2012'de yüzde 16.4'ken bu yılın eylül ayı itibarıyla yüzde 23.9 olarak gerçekleşti.
KGF İVME KAZANDIRDI: KGF etkinleşmesiyle beraber kredi genişlemesi yılın ilk 9 ayında bir miktar ivmelendi. KGF aracılığıyla kullandırılan krediler çoğunlukla KOBİ'ler tarafından kullanılarak ihracat, istihdam, yatırım ve döviz kazandırıcı yurt içi üretken sektörlere yöneldi.
FİNANSAL DÖNGÜ GÜÇLENİYOR: Bu yılki kredi genişlemesi finansal döngünün güçlendiğini gösteriyor. Bununla beraber bankacılık sektörünün sermaye yapısı, risk yönetim kapasitesi söz konusu genişlemeyi yönetecek düzeyde. Ayrıca finansal düzenleyici kurumlar gelişmeleri yakından izleniyor, mikro-makro ihtiyatlı araçlarla söz konusu süreci yönetiyor.
MİLLİ GELİRE ORANI ARTTI: Bankacılık sektörü toplam kredilerinin milli gelire oranı 2002'de yüzde 13.6 seviyesinden bu yılın ikinci çeyreği itibariyle yüzde 68.6 seviyesine yükseldi. Bu oran diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere kıyasla makul seviyelerde olduğu kabul ediliyor.
BÜYÜME PERFORMANSI: Kredi büyümesinde yakalanan ivme yüksek büyüme performansının yanı sıra kamu maliyesinde sağlanan disiplin neticesinde gerçekleşti. Orta Vadeli Program'da 2018- 2020 döneminde Türkiye ekonomisinin yüzde 5.5 büyüme yakalaması öngörülüyor. Yurtiçi tüketimin yanı sıra, yatırımlar ve dış talebin de desteklendiği dengeli bir büyüme patikası söz konusu.
VATANDAŞIN KUR RİSKİ YOK: Yapılan düzenleme ile 2009'da hane halkının dövizle borçlanmasının önüne geçildi ve finansal yükümlülüklerden kaynaklı kur riski ortadan kaldırıldı. Hanehalkının gelirlerine kıyasla aşırı borçlanmasının önüne geçildi. Hain darbe girişiminin etkilerinin bertaraf edilmesi amacıyla makro ihtiyati tedbirler bir miktar gevşetildi.
DÖRTTE ÜÇÜ REEL SEKTÖRE KULLANDIRILDI: Kredi hacminin yaklaşık dörtte üçü reel kesime kullandırıldı. Genel olarak kredi büyümesinde ticari kredilerin belirleyici olması olumlu olarak değerlendiriliyor. Eylül itibarıyla kurdan arındırılmış kredi büyümesi yüzde 19.5 seviyesinde gerçekleşti.
KALKINMAYA BÜYÜK DESTEK SAĞLADI: Bankacılık sektörü Türkiye'nin ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşmasında önemli katkı sağlamaya devam ediyor. Eylül ayı itibariyle yüzde 17.2 olan sermaye yeterliliği yasal oranın oldukça üzerinde. Tahsili gecikmiş alacak oranı da yüzde 3.
|