|
İbre gelişen piyasalara mı dönüyor? |
|
|
Konuya optimist bakış açısından yaklaşanlar, gelişen piyasaların nihayet ayrıştırılabildiği görüşünde. Fakat bu yaklaşım zaman zaman akıl çeldirici de olabiliyor. Martin Wolf’ün Financial Times’taki gelişen piyasalarla ilgili analizi oldukça çarpıcı. İşte bu analizin devamı...
Daha akıllıca gibi görünen fikirler genellikle iki alternatif düşünce altında konumlanabilir. Bunlardan ilki, ABD’deki talep seviyesindeki düşüş daha ılımlı ve dengeli olabileceği görüşü ve ikinci alternatif de yükselen piyasaların ekonomileri, özellikle de en gelişmiş olanlar, bu talebe daha rahat karşılık verebilecekler. Sonuç itibariyle, global anlamda tüm dünya, talep dengesinin ABD ekseninden biraz da olsa farklı yönlere doğru ivme kazandığını görecek ve global dengesizliklere ince bir ayar çekebilecek.
ABD’nin eylül ayı verilerini incelediğimizde bu yıl yüzde iki oranında bir büyümenin gerçekleştiğini görüyoruz. Bu rakamın 2008 yılında da yüzde 2.4 seviyesine çıkabileceği tahmin ediliyor. Goldman Sachs, önümüzdeki yıl için yüzde 1.8’lik bir büyüme şansı verirken bu olumsuz havanın aksini iddia eden araştırma şirketleri de yok değil. JP Morgan, 2008 yılı için yüzde 2.6’lık bir büyüme öngörüyor.
Bu noktada zaten verilerin de çok net cevaplar ve sonuçlar ortaya çıkaramadığına tanık oluyoruz. Kredi piyasasındaki donma hali daha ılımlı etkiler de yaratabilir, daha sert ve keskin de olabilir. Amerika’daki yasa koyucular ani bir manevra yapmak için yeterli boş alana sahipler. Kimbilir? Belki de ekonomik açıdan durgun geçen günleri düşük faiz oranlı daha hareketli günler takip edebilir.
Şimdi ibre yine gelişen piyasalara dönüyor. Singapur’daki DBS Grubu’nun yaptığı açıklama belki de durumu en yalın ve net şekliyle anlatıyor. ‘ABD’nin büyüme hızı yavaşlarken Asya ve yükselen ekonomiler ivme kazanıyor.’ Dahası gelişen piyasalar daha önce hiç olmadığı kadar dış piyasalardaki tansiyona duyarlı. Bu durumun en güzel örneği de son dönemlerde gelişen piyasalarda işlem gören bonoların son krizlerin ardından en çok kazandıran bonolar olmasıdır.
Yükselen ekonomilerin gösterdiği direnç ve sağlamlık gerçekten oldukça etkileyici. Dış borçları da büyük bir hızla düşüyor. Döviz stoklarının artması da cabası. Latin Amerika ülkeleri bile bugün net kredi veren konumuna geçti. Bu ülkelerde enflasyon düşük seviyelere inerken, petrol dahil hammadde fiyatları da tüm dünyada kabarmaya devam ediyor.
Gelişen piyasalar, ilk defa dünyanın en büyük ekonomik gücü Amerika’nın yarattığı sarsıntılardan uzakta, güvenilir bir liman olma özelliğinde. Zaman nasıl da dengeleri alt üst ediyor ve güçlüyü alt ediyor.
İronik bir şekilde, yükselen piyasalardaki finanasal güç, ABD’nin ekonomik güçsüzlüğünün bir aynası konumunda. 2000’lerde gelen yeni ekonomik dalgalanmalar ABD’nin iç borçlarını dalgalandırdıkça dalgalandırdı ve tüm gücünü borçlardan alan bir tren raylara indi.
Ardından konut piyasalarındaki dengelerin bozulmasıyla oluşan subprime kaosu da treni gittikçe raydan çıkaracak gibi görünüyor.
Yani, yükselen piyasalara bir anlamda gün doğdu. ABD’yi kırılgan hale getiren dengeler yükselen piyasaları ABD’nin yarattığı krizlere karşı donanımlı hale getirdi ve bu şoklarla başa çıkma altyapısı sağladı. Fakat bu durumun tüm yükselen piyasaları kapsamadığı da bir gerçek.
Türkiye gibi ülkeler büyük oranda bütçe açığına sahip ve dünyadaki talebe çok fazla cevap veremiyor. Bu tip ekonomiler dışardaki kredi potansiyeline geçişte oldukça kırılgan olabiliyorlar.
Sonuç oldukça basit ve aynı zamanda rahatsız edici diyebiliriz. Gelişen ekonomiler, birkaç istisna dışında, ABD’nin yaratmış olduğu ekonomik dalgalanmaları ve global kredi sorunlarını daha rahat aşabilecek durumda. Fakat karşılaşacakları en büyük zorluk da şu ki, ne Batı Avrupa ülkeleri, ne Japonya ne de diğer büyük ülkeler aksi bir durumda bu ülkelere yardım edebilir.
Eğer ABD’nin talebi büyük ölçüde azalır ve Batı Avrupa, Çin, Japonya gibi ülkeler de şimdiki konumunda devam ederse, global ekonominin akışı optimist yaklaşımcıların düşündüğünden daha yavaş olabilir... |
|
|
|
Sayfayi öner |
Yorum Ekle |
|
Yorumlar(0) |
Oluşturma | 12 Ekim 2007 Cuma 11:59 |
|
|
|
|