Yerli ve milli savunma sanayiinde en iyi dönemini yaşayan Türkiye, yeni teknolojiler için de kolları sıvadı.
Bu kapsamda geliştirilen yoğunlaştırılmış enerji silahını farklı platformlarda kullanacak olan Türkiye, kritik bir kabiliyet kazacak.
Türkiye’nin son yıllarda ortaya koyduğu milli savunma sanayii hamlesinde öncelik her ne kadar mevcut sistemlerin millileştirilmesi ekseninde ilerlese de yeni teknolojiler için de son derece değerli bir süreç yürütülüyor. Bu projelerden biri de TÜBİTAK, ASELSAN, Bilkent Üniversitesi gibi farklı kurumların iş birliğiyle geliştirilen yoğunlaştırılmış enerji silahı IŞIN. Bu tanımlamayla IŞIN için bilim kurgu filmlerinde kullanılan silahlar akla geliyor ve gerçekte de durum pek farklı değil.
Peki bu enerji silahı hangi alanlarda kullanılabilir, neleri etkisiz hale getirebilir? Hem bu soruların yanıtını hem de IŞIN yoğunlaştırılmış enerji silahının getireceği imkan ve kabiliyetleri Savunma Sanayii Araştırmacısı Yusuf Akbaba ile konuştuk.
DÜNYA BU TEKNOLOJİNİN HENÜZ ÇOK BAŞINDA
Yusuf Akbaba, IŞIN projesindeki mevcut durum ve hedeflerden bahsetmeden önce söz konusu teknoloji için dünyanın henüz daha başlangıç seviyesinde olduğu bilgisini paylaştı. Bu nedenle ülkemiz de dahil olmak üzere yoğunlaştırılmış enerji silahı alanında çalışan ülkelerin sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor.
Bir hedefe yoğunlaştırılmış bir şekilde yüksek düzeyde enerji vererek onu saf dışı bırakan bir sistemden bahsediyoruz... Dolayısıyla hemen herkesin yabancı olduğu bu teknolojinin biraz daha net anlaşılabilmesi için IŞIN projesinde bazı teknik detayları soruyoruz...
“TÜBİTAK BİLGEM'de yürütülen IŞIN yoğunlaştırılmış enerji silahı projesi TSK'nın isterleri ve değişen muharebe sahasının gereksinimleri göz önünde bulundurularak başlamış bir proje” diyen Akbaba, 20 kilovatlık milli lazer silahı IŞIN ile 1,5 kilometre mesafedeki hedeflerin 10 saniye gibi kısa bir sürede tahrip edilebildiğini söyledi.
HEDEF 3 KİLOMETRE
Projede ilerleyen süreçte 60 kilovat güce ve 3 kilometre menzile ulaşılmasının hedeflendiğini anlatan Akbaba, “İlerleyen yıllarda daha yüksek güçleri de görebiliriz. Sistem özellikle kara ve deniz platformlarında alçak irtifa hava savunma için kullanılabilecek. Ayrıca mevcut hava savunma sistemlerinin tamamından daha az maliyetli olacak. Sürü drone ve birçok İHA tehdidine karşı etkili şekilde kullanılabilecek. Alçak irtifada füzelere karşı da etkili olabilecek” bilgisini paylaştı.
AKINCI TİHA’YA ENERJİ SİLAHI GELEBİLİR
Savunma Sanayii Araştırmacısı Yusuf Akbaba’ya söz konusu sistemin nerelerde kullanılabileceğini soruyoruz:
“Öncelikle deniz platformlarına ve karadaki önemli üslere sabit bir şekilde konuşlandırılması planlanıyor. Hava sistemlerine entegrasyonunu da ilerleyen yıllarda görebiliriz ancak o noktada enerji kaynağı ve ağırlık gibi sıkıntılar mevcut. Lazer silahı alanında başı çeken ABD'nin 2030'lu yıllarda F-35 savaş uçağına ve Jet motorlu İHA'larına lazer silahı entegrasyonu planladığına yönelik haberleri daha önce okumuştuk... Türkiye de bu alanda öncü ülkelerden biri olduğundan farklı hava platformlarında yerli lazer silahlarımızı görebiliriz.
TÜBİTAK BİLGEM'in geliştirdi bir diğer lazer silahı olan Armol'un ağırlık ve teknik özellikler bakımından incelendiğinde Akıncı TİHA'ya entegre edilebileceğini düşünüyorum... Tabii ki aşılması gereken bazı teknik engeller mevcut. Gelişen teknoloji ile lazer silahları bütün hava şartlarında etkin şekilde çalışabilir hale gelecektir.”
TÜRKİYE BU ALANDA ÖNEMLİ ÜLKELERDEN BİRİ OLACAK
Savunma Sanayii Başkanlığı koordinesinde TÜBİTAK BİLGEM, ASELSAN ve SAVER gibi kuruluşların bu alanda çeşitli projeler yürüttüğünü anlatan Akbaba, IŞIN yüksek güçlü lazer silahının da bu kapsamda yüksek oranda yerli/milli bir proje olacağının altını çizdi. Özellikle lazer kaynağı, fiber ve mercek gibi önemli sistemlerin tamamının yerli imkanlarla geliştirilmesi için çok önemli çalışmalar yapıldığına işaret eden Yusuf Akbaba, şunları söyledi:
“Dünyada bu teknolojiye sahip ülkelerin sayısı neredeyse iki elin parmağını geçmez... Bu nedenle gerçekten kritik bir proje olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Söz konusu sistemin envantere girişi için henüz bir tarih söylemek mümkün değil. Gelişim süreci devam eden bir teknoloji... Ancak araç üstü ARMOL lazer silah sisteminin TSK envanterine girmeye hak kazandığını hatırlamakta fayda var.” |