Kanser tedavisi, pek çok yan etkiyi de beraberinde getiriyor. Özellikle kemoterapinin neden olduğu yan etkiler hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiliyor.
Yapılan bir araştırma, kemoterapi gören hastalara en çok rahatsızlık veren yan etkilerin bulantı, kusma ve saç dökülmesi olduğunu gösteriyor. Bu yan etkiler, hastaları hem sosyal, hem de psikolojik açıdan olumsuz etkiliyor. Hastalar bu yan etkilerin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorlar. Oysa son yıllarda geliştirilen yeni ilaç tedavileri bulantı, kusma gibi yan etkileri, yüzde 90’ı bulan oranda önlüyor.
Uluslararası Kemoterapi Derneği Üyesi, Amerikan Klinik Onkoloji Derneği, Amerikan Kanser Araştırmaları Derneği ve Uluslararası Akciğer Kanseri Çalışma Birliği üyesi ABD’nin önde gelen medikal onkoloji uzmanlarından Prof. Dr. Richard Gralla, kanser tedavisinde görülen yan etkiler ve bunları önleyen yeni ilaçlar hakkında sorularımızı yanıtladı.
Kanser hastalarının kemoterapiye bakışı nasıl?
Toplumda kanserle ilgili bilinen kavramların büyük bir kısmı doğru değil. Üstelik kanser tedavisinde de bir çok değişiklik oluyor. Bunları da çoğu zaman insanlar duymuyor.
Tedaviler bugün eskiye kıyasla çok daha etkin, çok daha güvenli, hem aile hem de hastanın kendisi için daha rahat kaldırılabilir nitelikte. Ama kanser tedavisine başladığımızda hastanın bazı endişeleri olduğunu görüyoruz. Hastanın bu endişelerle nasıl başa çıkabileceğini bilmesi çok önemli. Öte yandan bazı kaygıları gereksiz.
O kaygıların doğmasının engellenmesi gerekiyor. Hastaların tedavisi boyunca en önemli konu, yan etkilerin önlenmesidir. Eğer yan etkiler ortaya çıkarsa hastanın buna nasıl tepki vereceğini bilmesi, bilinçli olması lazım.
Hastalar ''Kemoterapi eşittir bulantı ve kusma'' gibi bir önyargıyla mı başlıyor tedaviye?
Evet kemoterapi bulantı ve kusmayla eşleştiriliyor. Bu kavramlar özdeşmiş gibi algılanıyor. Genelde kemoterapiyi sırf bu yan etkileri görmemek için reddeden hastalarımız bile var. Ama tam tersini de söyleyebilirim.
Hastalarda o kadar çok beklenti oluyor ki kimi hastalar bulantı ve kusma yaşamadıklarında kemoterapinin iyi gitmediğini düşünüyorlar. Dolayısıyla bizim her iki hasta grubunu da eğitmemiz gerekiyor. ''Yan etki olmadığında tedaviniz kötü gitmiyordur'' mesajının verilmesi lazım. Çünkü genel inanış, ''Acı çekmezsem fayda da görmem'' şeklinde. Ama en çok gördüğümüz hasta grubu, yan etkilerden korkanlar.
Bu hastalar genelde tedaviden iki saat sonra ortaya çıkan bulantı ve kusmadan çok mustarip oluyor. Bulantı ve kusmayı engelleme konusunda aslında çok büyük ilerleme kaydettik.
Nedir bu ilerlemeler?
Meme kanseri en sık görülen ve en etkin tedavi geliştirilmiş kanser türlerinden. Çoğu zaman başarılı bir ameliyat sonrasında meme kanserinde 4 - 6 aylık kemoterapi önerilir. Eğer hasta böyle bir tedaviyi kabul ederse ve bulantıya karşı herhangi bir ilaç kullanmıyorsa hastaların yüzde 90’ında ağır bulantı ve kusma görülür.
Eskiden hastaların sadece yüzde 10’unda bulantı ve kusma görülmüyordu. Son yıllarda geliştirilen yeni tedavi seçenekleri sayesinde bugün bu oranı yüzde 50’ye çıkardık. Yani hastaların yarısı bulantı ve kusmayı yaşamadan bu tedaviyi alabiliyor. Bunu iki standart ilaçla gerçekleştiriyoruz. Biri kortizon benzeri bir ilaç diğeri de serotonin antagonisti.
Bu ilaçlarla artık ''yan etkisiz kanser tedavisi mümkün'' diyebilir miyiz?
Kesinlikle. Son iki yıldan beri aprepitant etken maddeli yeni bir ilaç kullanıyoruz. Çok yeni bir mekanizması var. Yan etkileri son derece az. Diğer ilaçlarla kombine olarak kullanılıyor. Yüzde 50 dediğim oranı yüzde 75’e çıkarıyor.
Yani kemoterapi alan hastaların yüzde 75’i bulantı ve kusma yaşamadan tedevisini sürdürebiliyor. Hatta son araştırmalara göre bu oran, yüzde 95’e dahi çıkabilecek.Dolayısıyla yakın bir gelecekte neredeyse hastaların tümü hiçbir bulantı kusma yaşamadan kemoterapi alabilecekler.
Diğer kanser türlerinde de yeni çalışmalar var mı?
Akciğer kanserinde de çok farklı kemoterapiler kullanılabiliyor. Özellikle platin bazlı bir tedavi olarak bilinen cisplatin çok yaygındır. Hastaların yüzde 100’ünde bulantı ve kusmaya yol açar. Ancak, bulantıya karşı tedavi verilirse çözümü vardır.
Yan etki olarak bulantı ve kusma o kadar yoğun ki doktorların bir kısmı cisplatin gibi güçlü bir ilaç yerine daha az güçlü ilaçları tercih edebiliyorlar, sırf kusma ve bulantıyı engelleyebilmek için.
Bu hastanın işini kolaylaştırıyor ama tedavinin de etkinliğini azaltıyor. Eskiden sıfır olan bulantı ve kusma kontrolünü şimdi yeni ilaçlarla yüzde 80 - 90’a çıkarmış durumdayız. Hem bulantı ve kusmayı önlüyorsunuz hem de etkin ilacı hastada kullanabiliyorsunuz.
Bulantı ve kusmanın sıklığı, kemoterapi kürlerinin sayısına göre farklılık gösterir mu?
Ne tür bir kemoterapi gördüğünüz, ne kadar bulantı ve kusmanın olacağını belirler. Bazı kemoterapi türleri yüzde 100 bulantı ve kusma yapar ama kimilerinde bu yüzde sıfırdır. Ama biz hangi türün ne yapacağını bildiğimiz için ona göre davranabiliyoruz. Burada önemli olan kemoterapinin türüdür.
Peki kanserin türü ya da hastalığın evresi önemli mi?
Hastanın kadın ya da erkek olması farkediyor. Çünkü kadınlarda bulantı ve kusma kontrolü daha zor. Ayrıca gençlerde de yaşlılara göre bulantı ve kusma kontrolü çok zor. Bahsettiğim üç ilacın kombinasyonu, her tür kemoterapi için faydalı. Aprepitant, kadınlarda erkeklerden daha etkili. Bu da kadınların dezavavantajını gidermiş oluyor.
|