İlk kez yönetmen koltuğuna oturduğu 'Beyaz Melek'le 2007'nin en çok izlenen filmine imza atan Mahsun Kırmızıgül, "Benim kitabımda başarısızlığa yer yok. 'Beyaz Melek'in yaşlılarla ilgili sosyal bir yasanın fitilini ateşlemesi, gişe rekorundan daha önemli" dedi. Yapım haklarının Sinan Çetin'de olduğu söylenen 'New York'ta Beş Minare' projesinin kendisine ait olduğunu da vurgulayan Kırmızıgül, "Sinan Abi çok sevdiğim bir insandır ama bu projeyi yaparsam, benim için riske girmeyi göze alan yapım şirketi Boyut Film'le yaparım" diye konuştu.
TAHMİN EDEMEDİK * İşin başında 2007'nin en çok izlenen filmini çekeceğinizi tahmin ediyor muydunuz? Hayır hiç tahmin etmiyordum. Bu iş her şeyden önce 'iyi bir sonuç alırız' konusu düşünülmeden yapılan bir işti. Bu kadar büyüyeceğini, bu kadar başarılı olup ses getireceğini hiçbirimiz tahmin edemedik. Yapımcılar gişeyi 1.5 milyon gibi tahmin ediyordu. Gişesi ve etkisi onların tahmininin bile üzerine çıktı.
* Amacınızı aştınız mı yani bu filmle? Bu benim ilk filmim, hedefim gişe değildi. Bu filmle ulaşmak istediğim noktaya bugün gelebildim. 'Beyaz Melek'i çekme nedenimiz; insanların kendine, sevdiklerine, anne ve babalarına sahip çıkmasıydı. Gündemdeki sosyal konularla ilgili yasa 'Beyaz Melek Yasası' olarak çıkarsa; bu benim ve ekibin ömrünün sonuna kadar kalbinde olacak. Filmimin böyle bir yasaya önayak olması gişeyle filan ölçülemez. Sevginin karşılığı olmaz. Dünyada her kapıyı açabilirsin ama sevgi kapısını açmak zordur.
YASAYA KATKIMIZ YÜZDE YÜZ! * Hasta, sakat ve bakıma muhtaç aile bireylerine bakanlara, devletin maddi yardımda bulunmasıyla ilgili yasa; sizin filminiz sayesinde mi çıkıyor? Yasaya yüzde kaç katkısı vardır? Yüzde yüz! Film olmasaydı yasa çıkar mıydı bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla; sayın Başbakanımız çok etkilenmiş. Devlet Bakanı Nimet Çubukçu çok etkilenmiş. Zaten Çubukçu bu konularda çok hassas. Sorunun bilincindeler ama 'Beyaz Melek' fitili ateşledi, yasa kaçınılmaz oldu. Yasadan benim hiç haberim yoktu. Sayın Erdoğan ile Çubukçu'nun katkılarıyla oluştu. Sabah sekizde bana bir mesaj geldi; gazetelerde yasayla ilgili haberler 'Beyaz Melek Yasası' olarak adlandırılmış, manşet olmuş. Çok duygulandım. Bütün oyuncu arkadaşlarımla konuştum, onlar da çok duygulanmıştı.
OĞLUMLA YAŞAMAK İSTERİM * İlk filminizde mesaj verme, devletin yaşlı sorununa dikkatini çekme gibi kaygılarla mı yola çıkmıştınız? Tabii yıllardır içimde büyüttüğüm bir aşk vardı. Bu canavarı çıkartmam lazımdı, 'Beyaz Melek' de vesile oldu. Topladığım öykülerin hepsini yazmaya başladım. Samimi ve insana dair hikayeli filmler, bütün dünyada mutlaka yerini buluyor. 'Beyaz Melek' de hala uçmaya devam ediyor. Yeni çıkan birçok film var ama haftalık gişe rakamlarında 'Beyaz Melek' hala en üstte. Bizden önce oynayan birçok filme baktığınızda; onların 40 haftada yaptıkları gişe ortada. Biz daha sekizinci haftamızdayız.
* Filminizin adının verileceği yasayı eleştirenler, bunun 'sosyal devlet ilkesine aykırı' olduğunu yazdı. "Gelişmiş ülkeler, rahat huzurevlerinin olmasıyla övünür" denildi... Bu eleştiriyi yapanlar herhalde anne-babalarını bir köşeye atmışlar. Hiç arayıp sormuyorlar sanırım! Ben annemi babamı götürüp, başka bir yere bırakamam. Benim gibi düşünen milyonlarca insan var bu ülkede. Seni doğuran anayı nasıl bırakırsın yahu! Gelişmiş ülkelerdeki örneği, Türkiye'ye uyarlamamak lazım. Gelişmiş ülkelerde kim mutlu? Almanya'da, Fransa'da huzurevlerinde kalan insanlar mutlu mu sanıyorsunuz. Yaşlılık onların da en büyük sorunu. Çünkü yalnız kalıyorlar.
* Siz annenizi yanınızdan ayırmıyorsunuz, onunla mutlu olduğunuzu söylüyorsunuz. Siz de yaşlanınca oğlunuz Mahmut'un yanında mı kalacaksınız? Hep kalmak isterim. Eğer ben arkadaşlarımı görmek istersem gündüzleri gider görürüm. Sonra yine evime dönerim. Oğlumun yaşadığı evde yaşamak isterim.
Bize yer bulamayan 'Kabadayı'yı izliyor
* Gişede 'Kabadayı' filmiyle yarışıyorsunuz. Kim önde bitirir? 'Kabadayı'nın bize dezavantajı olmuyor. Bence iki filmin birbirine katkısı oluyor. Seyirci 'Beyaz Melek'e yer bulamadıysa, 'Kabadayı'ya giriyor. Onlarda bilet yoksa, bizim filmi izliyor. Bizde yoksa, onları...
* Yılın en çok izlenen filmini yapmak size nasıl bir rahatlık getirdi? Ben kendimden çok, oynayanlara önem veriyorum. Çünkü onlar her şeye layık. Nejat Abi (Uygur) şu an hastanede yatıyor. Yıldız Kenter, Anadolu'da bir yerlerde 'Ben Anadolu'yu oynuyor. Erol Günaydın tekerlekli sandalyeyle setlere, tiyatro sahnelerine koşuyor. Başarı onların başarısı...
* 'Beyaz Melek' kötü bir gişe yapsaydı ve çok kötü eleştiriler gelseydi; bir daha film yapma cesareti bulabilir miydiniz? Film yapmak zaten çok büyük risk. Biz bu riski göze alarak çıktık. Yapımcılar her türlü riski aldı, bu onların sorunu. Benim için çok kötü olabilirdi ama hayatımda başarısız olacağım hiçbir işin içine girmedim. Çünkü inanmak başarmaktır. İnandığım her projenin arkasında sonuna kadar durdum ve mutlaka başardım. Benim kitabımda başarısızlığa yer yok!
Başarımızı kıskananlar beni karalamak istiyor
* 'Beyaz Melek'in Doğu'yu iyi, Batı'yı kötü gösterdiği şeklinde eleştiriler oldu... Hiç ilgisi yok. Filmi seyredenler herhalde o anda telefonla filan konuşuyorlardı! Benim filmimdeki karakterlerin yüzde doksanı Batılı. Hepsi de çok iyi. Neresi kötü görünüyor ki? Biz 'Doğu' demiyoruz, 'Anadolu' diyoruz. Filmin en sonunda "Anadolu'da bulunan huzurevleri" deniyor.
* Filminize yöneltilen eleştiriler sizi kızdırıyor mu? Ben yaptığım filmin her karesine, her milimetresine kadar arkasındayım. Eleştiriler yeter ki bu yönde olsun, kim ne derse tartışmaya hazırım. Son günlerde film yeniden ivme kazanınca; internette benim Kuzey Irak bayrağının önünde çekilmiş resmim dolaşmaya başladı! PKK bayrağı diye gösteriyorlar. 'Aşka Sürgün' dizisinin çekimi için gitiğimizde, sınır kapısında pasaport işlemlerimiz yapılırken çekilen resim bu! Namussuzlar beni hedef haline getiriyor. Allah onları bildiği gibi yapsın! Bunu yapan da 'Beyaz Melek'in başarısını kıskanan, bu filmle uğraşan insanlar.
* Sizi ayrımcı gibi mi göstermeye çalışıyorlar? Ne yapmaya çalışıyorlar bilemem. Ben bu ülkede kardeşlik, barış türküleri söyleyen, halkların kardeşliğinden yana olan şarkılarla tanınan bir insanım. Hayatım boyunca ayrımcılık yapmadım. Ama böyle saçma şeylerle beni yıpratacağını sanan zavallılar var.
'New York'ta Beş Minare' Sinan Abi'nin projesi değil!
* Bundan sonra nasıl bir film yöneteceksiniz? Ben de bilmiyorum. İki sene önce başka bir film projemiz vardı... O filmle yatıp kalktık ama çekemedik. Adı 'New York'ta Beş Minare'. Öyküsü benimdi, Sinan Çetin'e götürmüştüm. Sonra öyküyü Galip Tekin'e anlattım. Galip konuyu geliştirdi ama senaryonun yarısı yine benim. Noterden de üzerime tasdikli. Ben senaryoyu sonra çok değiştirdim. Bendeki hali bitmiş durumda ama şu an onu çeker miyim, bilmiyorum.
* O filmin yapım haklarının Sinan Çetin'de olduğu söyleniyor... Yapım hakları bende! Nasıl onda oluyor? Benim imzamı almadı ki! Sadece senaryosunu Galip Tekin'in yazdığı bölümler onda. Öykü benim, senaryonun yarısı benim. Bu arada Galip Tekin de çok sevdiğim bir senarist, iyi bir arkadaşımdır.
* Bugüne kadar neden çekilmedi bu film? Sinan Çetin'le konuştunuz mu? Gönlünü almak için konuştuk tabii. Senaryonun bir kısmı Galip Tekin'in elinde. O da, o bölümün haklarını satın almış.
* Anladığım kadarıyla Sinan Çetin'le aranızda o filmin senaryosuyla ilgili bir anlaşmazlık var! Hayır yok, Sinan Abi'yi çok severim. Bu proje başından beri benim. Benim de şimdi çalıştığım bir yapım şirketi var; Boyut Film. Başka bir şirketin yapımcılığı altında bu filmi niye çekeyim? Yaparsam Boyut Film'le yaparım. Sinan Çetin de zaten "Bu film senindir" dedi ve hiçbir zaman sahiplenmedi. Bana Galip Tekin'in haklarını devredeceğinin sözünü verdi.
* Bir şarkıcının film çekmesi veentelektüel bir alan olarak görülen sinemayael atması; çevrenizde bir kıskançlık ortamıyarattı mı? Önce şarkıcıyı, ses sanatçısı olarakdüzeltmek lazım. Ben ses sanatçısıyım. Benimsinemaya el atmam konusuna gelince; birkıskançlık sezmedim. Herkes alkışlıyor. Söyleyecek söz yok, durum ortada. Benieleştiren eleştirsin ama Atilla Dorsay gibisinemayı bilen insanlar eleştirsin. Daha dünköşe yazarı olmuş insanlar beni eleştirmesin.Dünkü köşe yazarı kalkmış Yavuz Turgul'ueleştiriyor... Kardeşim sen kimsin, durbakalım! Eğer 'Eşkıya' gibi bir film olmasaydı,şu an Türk Sineması diye bir şey olmazdı...
* Sizin içinize sinema ateşini düşüren filmler hangileri peki? Yılmaz Güney'in ve Şerif Gören'in bütün filmleri... Zeki Ökten, Nesli Çölgeçen, Ertem Eğilmez filmleri...
* Sinan Çetin'in yönettiği filmler etkilemedi mi sizi? Sinan Abi'nin son iki filmini 'Propaganda' ve 'Komser Şekspir'i beğendim. Zaten ona da 'bunlar tutar' diye söylemiştim. Ama tabii 'Beyaz Melek' gişede onun iki filmini de geçti. Diğer yaptığı filmler hakkında da fikir almıştı, 'Tutmaz!' demiştim. |