Dil, düşüncenin aynasıdır. Arifin zikrinin fikrinden olması da bundandır. Dili en iyi ifade eden araç ise, sözcüklerdir. Bundan dolayıdır ki sözlükler, o dilin can damarlarıdır. Sözlükler, kimi zaman bir disipline ait olarak ele alınmaktadır ki, o vakit, kavram konumuna geçmiş olur. Kavramlar, bizim algılama biçimlerimizi ve dünya görüşlerimizi belirten ve yol gösteren anlam haritalarımızdır.
Kelime konuşsak da, sonuçta kavram düşünürüz. Zira kelimeler, bir meselenin konuşulmasında ve aydınlatılmasında kifayetsiz kalır. Üstelik kelimeler, kullanıldığı alana göre ayrı bir anlam kazanır. Onu kavram yapan da budur zaten. Günümüzde karşılaştığımız en önemli problem de, bu yüzden olsa gerek, kavram kargaşasıdır. Kavram kargaşası, aslında bir niyet kargaşasıdır. Bunu çözmenin en uygun yolu ise, kelimelerimizi dil sözlükleriyle düzenlediğimiz gibi, kavramsal açıdan da farklı disiplinlere göre lokal sözlükler düzenlenmesidir.
Kültürel Kavramda Anahtar Kavramlar, bu sancının sonucu olarak ortaya çıkarılmış başarılı bir çalışmadır. Kültür konularında sıkça kullanılan 373 kavramı ele alan bu çalışma, başvuru niteliğini taşımakta.
Kitabın, kültür alanıyla sınırlandırlmaya çalışılması, ilk bakışta, kültür gibi çok geniş bir alan için elbette zor ve yorucu olduğu düşünülebilir. Bundan dolayı da, kazandırılması gereken bir çok kavram, esere dahil edilmeyerek atlanmış gibi gözükebilir. Çokça bilinen kavramların ele alındığı şeklinde bir değerlendirilme de yapılabilir. Ne var ki, bütün bu eleştirilebilecek durumlar, gerçekte eseri inceleyenler için pek de öyle olmadığı izlenimini kendisinde doğuracaktır. Kavramlara yüklenilen derinlikler vc temellendirmeler, var sayılan bu boşluk ve eksiklikleri kapatacak niteliktedir. Kültür araştırmasıyla ilgisi geniş ve çoğunlukla da çok disiplinli nitelikte olan kavramları irdeleme amacını gütmektedir. Bundan dolayı da, popüler konulara çok az yer verilmiştir.
Kitapta, kendisi de bir kavram olarak ele alınmış olan Kültür, farklı bağlamlarda farklı anlamlara gelse de, kullanıldığı zaman ilk akla gelen, toprağın işlenmesi anlamında tohumun toprağa sürülmesi ve ekinin / meyvenin devşirilmesidir. Bu açıdan olsa gerek, kültür kelimesi, sınırladığı ve daralttığı için tam karşılığı olmasa da, Türkçe’de ekin olarak kullanılmaktadır. Bu yaklaşımla ele alındığında kültür, sosyal bir içerikle, tabiatıyla ve toplumuyla içinde yaşadığımız karmaşık gündelik dünyanın işlenmesi, insanın bir şey oluşturması ve inşa etmesidir. Zira kültür denilen olgu, insan tecrübelerinde içkin bir şeydir. Bundandır ki kültür, insanların doğal miras olarak aldıkları şeyleri aştıkları noktada başlar. Bu yön, bize, kültürün tarih boyutunu da hatırlatır.
Kültürel kuram ise, kendi araştırma alanı olarak, fiilen olmasa da, en azından prensipte, kültürün bütün yönlerini incelemesini esas alır. Editörün ifadesiyle bu alan, aynı anda en açık ve en muğlak biçimlerle tarif edilir. Kültür kavramının bu çok-yönlülüğüne ek olarak, kuram konusu da çok önemli olmakla birlikte bir sorun olarak karşımıza çıktığı için, kültürel kuram terkibi kültür vakalarını sadece tartışma ve(ya) listelemeye gitmez; onu kuramsallaştırır. Bu da, farklı olguların önemli ölçüde birbiriyle uyumlu hale gelmesini sağlayan bir izah şeması demektir.
Kitapta yer alan maddelerin alfabetik sıralamasının İngilizce’ye göre yapılması, anlaşılır ve kolay bulunur bir durumu geçerli kılmamakla birlikte, kitabın sonunda yer alan Türkçe dizinle bu sıkıntı kısmen bertaraf edilebilmektedir. |