Ataşehir Memorial Tıp Merkezi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Deniz Şahin Şimşek, “Hipertansiyon hastalığı” hakkında bilgi verdi.
Ailenizde hipertansiyona yatkınlık varsa, aşırı kiloluysanız, stresli, hareketsiz bir yaşamınız varsa ve yaşınız da 40'a dayandıysa dikkatli olun; siz de yüksek tansiyon tehdidi altında olabilirsiniz. Büyük ya da küçük tansiyondan herhangi birinin normal değerlerin üstünde olması ''hipertansiyon'' (yüksek tansiyon) olarak adlandırılır. Büyük tansiyonun 140 ya da küçük tansiyonun 90 mmHg'nın üzerinde olması hipertansiyon olarak kabul edilir. Fazla kilolu kişiler, hareketsiz bir yaşam sürenler ve sürekli strese maruz kalanlar risk altında
İki tip tansiyon hastalığı vardır. Esansiyel (primer) tip denilen hipertansiyonun tam olarak nedeni bilinmez ve hastaların yüzde 90'ı bu gruptadır. Genetik yatkınlık (ailede tansiyon hastalığının bulunması) önemlidir. Risk faktörleri (aşırı tuzlu beslenme, stres, hareketsiz yaşam, obezite) ortaya çıkışını hızlandırabilir. İkincil (sekonder) hipertansiyon ise böbrek ve böbrek üstü bezlerini, tiroid bezini ilgilendiren hastalıklar, gebelik, kullanılan bazı ilaçlara bağlı olarak gelişir.
Yapılan istatistiklere göre toplumun %20'si ve 55 yaşın üstündeki kişilerinse %50'si yüksek tansiyon hastasıdır. Ailesinde yüksek tansiyon-felç öyküsü olanlar, 35 yaş üstündekiler, erkek ve menopoz sonrası kadınlar, aşırı tuz, sigara ve alkol kullananlar, fazla kilolu kişiler, hareketsiz bir yaşam sürenler ve sürekli strese maruz kalanlar risk altındadır.
Nefes darlığı, başağrısı, burun kanaması ve kulak çınlamasına dikkat! Hastaların büyük bir çoğunluğunda herhangi bir belirti vermez, bu nedenle yüksek tansiyona “Sinsi katil” de denilir. Çoğu zaman ilk belirti beyin kanaması olabilir. Bilinmesi için tek yol belirli araklıklarla kan basıncını ölçtürmektir. Bazı hastalarda ise ensede zonklayıcı tarzda ağrı, baş dönmesi, nefes darlığı, burun kanaması, kulak çınlaması, görme bozuklukları olabilir. .
YÜKSEK TANSİYONLU KİŞİLERE ÖNERİLER ; 1) Kilolu hastaların kilo vermeleri tansiyonlarının düşmesini sağlar. 2) Tuz alımının kısıtlanması: Vücudun tuza da ihtiyacı olduğundan tamamen tuzsuz diyet tavsiye edilmez. Aşırı tuz içeren salamura gıdalar, zeytin, turşu gibi yiyeceklerin yenmemesi, salataya tuz konulmaması, yemek pişirirken katılan tuz miktarının azaltılması yeterlidir. 3) Sigaranın bırakılması 4) Alkol tüketiminin azaltılması 5) Egzersiz: Hipertansiyonlu kişilerde düzenli yapılacak isotonik egzersizlerin ( tempolu yürüyüş, yüzme ) yararlı olduğu bildirilmiştir. En yararlı egzersiz şekli haftada en az 5 gün, günde 30 dakikalık tempolu yürüyüşlerdir. 6) Yiyecek içeriğindeki değişiklikler veya eklemeler: Potasyumdan zengin gıdalarla beslenme ( muz ve kayısı gibi) tansiyonu ayarlamada yardımcıdır. Çay, kahve ve kolalı içeceklerin tüketimi sınırlandırılmalıdır. En önemli şey, düşmeyen tansiyon diye bir şey olmadığıdır. Tansiyonun kontrol altına alınması için, bazı kişilerin bir, bazılarınınsa iki yada üç farklı tansiyon ilacına ihtiyacı olabilir. Ama sonuçta mutlaka tansiyon normal değerlere iner.
Tansiyon tedavisi kişiye özeldir Yakınlarınızın kullandığı ilaç size uygun olmayabilir. Tansiyon ömür boyu devam eden bir hastalıktır, bu nedenle tedavisinin de ömür boyu sürmesi gerekir. İlacınızı bıraktığınız anda tansiyonunuz yine yükselecektir. Tansiyon tedavisine genellikle bir ilaçla ve düşük dozda başlanır. İyi gelip gelmediğinin anlaşılması için bir deneme süresine ihtiyaç vardır. Bu sürede tansiyonunuz tam olarak düşmediyse umutsuzluğa kapılmayın. Sizin için en uygun olan ilaç ya da ilaçlar ve dozları tespit edilene kadar biraz zorluk çekebilirsiniz, doktorunuzla iki- üç kez görüşmeniz gerekebilir. Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar alışkanlık yapmaz, ancak her ilaçta olduğu gibi tansiyon ilaçları da bazı kişilerde bazı yan etkiler oluşturabilir.
|