Aklınızda bu derece derinden yer edinmiş korku filmleri, sizi kemiklerinize kadar ürpertebilir. Burada seçilen korku filmleri ise zaman sınavını geçmiş ve hatta şarap gibi aradan geçen süre içinde değerlerini daha da arttırmış olan filmler.
Bu filmlerin arasına bazı yeni filmler de eklendi çünkü onların tarihsel önemini belirleyebilmek için henüz çok erken. Yönetmenlik, oyunculuk ve orijinallik açısından incelediğimiz bu filmleri 'ne kadar korkutucu' oldukları anlamında da değerlendirdik.
Şüphesiz başka dillerde -bilhassa Uzak Doğu'da çekilen korku filmlerinin de orijinal bir anlamı vardır ancak bu listedeki filmler İngilizce dilinde yapılmış filmlerden seçildi. Bunu yaparken de TV dizisi olarak çekilen ya da bilimkurgu unsurlarla birlikte çekilen (Sinek ve Alien gibi) korku filmleri değerlendirme dışı bırakıldı.
Filmler yapım yıllarına göre eskiden yeniye doğru sıralanmıştır.
NOSFERATU - 1922 ve VAMPİR NOSFERATU - 1979 F. W. Murnau'nun sessiz film olarak çektiği orijinal filmde ekspresyonist bir ışıklandırma kullanılmıştı. Max Schreck sinema tarihinde en iğrenç ve patetik vampir karakteri olarak yerini aldı. 1979'da Werner Herzog'un yeniden çektiği versiyon ise her bakımdan korku sinemasının hakkını vermekle kalmadı diğer bütün vampir filmlerini açık ara geride bıraktı.
KÖTÜ TOHUM - 1956 Kendi annesinin canice cinayetler işleme eğiliminin 9 yaşındaki masum görünümlü kızına da geçmesinden korkan bir annenin öyküsü. Patty McCormick korku filmleri tarihinin en ürkütücü performanslarından birini gösterdi.
SAPIK - 1960 Anthony Perkins ve Janet Leigh'in başrollerde oynadığı Alfred Hitchcock'un bu şok edici başyapıtı korku sinemasında bir devrim yaptı. İlk defa bu filmle birlikte 'insan psikolojisi' korku filminin odak noktasına yerleşmiş oluyordu. Bernard Herrmann'ın performansı filmde hissettiğimiz korkuyu daha da derinleştirdi. Anthony Perkins ise Norman Bates rolünde üç defa daha kamera karşısına geçti ama ilk filmdeki başarısını asla yakalayamadı.
KUŞLAR - 1963 Klostrofobi temasını da içeren 'saldıran kuşlar' teması, Hitchcock'un en iyi çalışması değildir. Gene de akılda kalıcı dehşet sahneleriyle bu film takdir edilmeyi hakediyor. Çiftlik evinde kısılıp kalan insanlar fikri, daha sonra 'Yaşayan Ölülerin Gecesi' filmini etkilemiştir.
ŞEYTAN - 1973 William Friedkin'in bu müthiş filmde şeytan tarafından ele geçirilen küçük kızın (Linda Blair) öyküsünü son derece inandırıcı makyaj ve korkunç görüntü efektleri eşliğinde izleriz. 2000'de piyasaya çıkarılan 'geliştirilmiş' özellikli versiyonda bazı korkunç sahneler de eklenmişti ama filmin konteksti içinde bu eklemelerin ne kadar işe yaradıkları tartışılır.
ELM SOKAĞI KABUSU - 1984 Robert Englund'ın canlandırdığı Freddie cinayete kurban gitmiş bir katil olup, kendisini öldürenlerin çocuklarına -gördükleri rüyalarda- saldırmaktadır. Düşük bütçeyle çekilen bu filmin şaşırtıcı başarısı sekiz gereksiz devam filminin ve bir TV dizisinin çekilmesine yol açtı.
KUZULARIN SESSİZLİĞİ - 1991 Jonathan Demme'nin popüler filminde sergilenen yamyam bir seri katilin kendine has cazibesi çok büyük etki yarattı. Anthony Hopkins'in canlandırmasıyla Hannibal Lecter karakteri sinema tarihindeki en önemli kötü adamlardan biri oldu.
TESTERE - 2003: Testere 1 filmi serisinin en cok begenilen korku filmlerinin basinda geliyor. Dahiyane finaliyle pek çok korku filmi bağımlısının listesinde ilk sırada yer alıyor.
YEDİ - 1995 David Fincher'in bu filmi diğer pek çok korku filminden daha korkunçtur çünkü seyircinin hayalgücüne çok şey bırakıyor. Morgan Freeman ve Brad Pitt detektif rolünde gerçekten mükemmel.
BLAIR CADISI - 1999 Oldukça emprovize bir tarzda -sanki bir belgesel filmmiş gibi- çekilen bu film 90'ların en gerçekçi ve akılda kalıcı korku filmi oldu.
|