TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıkoğlu, Ekonomi Gazetecileri Derneği ve TOBB tarafından Greenpark Kartepe Oteli'nde düzenlenen Kartepe Ekonomi Zirvesinde yaptığı konuşmada bankaların yüzde 12-12,5’lerle mevduat toplayıp; reel sektörde en sağlam müşteriye yüzde 20 normal müşteriye 25’le kredi olarak kullandırılmasını, ironik bir dille eleştirmiş; “biz ağlarken bankalar gülüyor” diyerek; bankaların 2008 yılında yapmış olduğu 13,3 milyar TL (13,3 katrilyon) “süper” net kâra gönderme yapmıştı.
30 Eylül 2008-30 Mart 2009 arasındaki altı aylık dönemde kredi imkanlarının yüzde 14 daraldığını ifade eden Hisarcıklıoğlu; her sektör kaybederken bankacılığın kâr patlaması gerçekleştirdiğini ifade etmişti.
Hisarcıklıoğlu, bankaların kredileri kısmasının nedenini, bankaların en sağlam yatırım olarak gördükleri “devlete borç vermek” yani “Hazine Bonosu”na yatırım yapmaları olarak açıklamıştı. Hisarcıklıoğlu reel sektör kredi diye kıvranırken bankaların, reel sektöre vereceği krediden 14 milyar TL’yi kısıp, bonoya 31 milyar TL yatırmalarına sitem etmiş ve “bize insafsızca yükleniyorlar” demişti.
Okuduğu bir haberden yola çıkarak kar patlaması yapan bir bankanın 1500 kişiyi ertesi gün kapı önüne koymasına da eleştiren Hisarcıklıoğlu “bari o insanlara işsizlik kaygısı yaşatmayın” demişti. Hisarcıklıoğlu reel sektörün kredi sorunlarını böyle dile getirirken, bankaların yüzde 12,5’tan topladıkları mevduatı sağlam diye hazine bonosuna yüzde14 ile yatırdığını dile getirmişti. Hisarcıklıoğu “Ben esnafıyla sanayicisiyle 1 milyon 300 bin kişinin başkanıyım ve onların feryatlarını dile getiriyorum” demişti.
HİSARCIKLIOĞLU’NUN SÖZLERİNE TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ BAŞKANI NE CEVAP VERDİ?
Hisarcıklıoğlu’nun bu sözleri Avrupa Yatırım Bankası ile KOBİ finansmanına yönelik 250 milyon avroluk kredi anlaşması imzalayan Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince’ye soruldu.
Reel kesime kaynak sağlama amaçlı olan krediler için en önemli kaynak yaratma aracının mevduat olduğunu ifade eden Özince mevduatta vadelerin son derece kısıtlı olduğunu belirtti.
Mevduat dışında kaynağın yabancı para cinsinden sendikasyonlar olduğuna değinen Özince, ekonomik kriz koşullarından dolayı kreditörlerin kendi kaynak yaratma sıkıntıları ve maliyet artışları nedeniyle mevduat dışı kaynak miktarlarında azalma ve maliyetlerinde de özellikle uzun vadeli kaynaklar açısından artışlar yaşandığını belirtti.
Hisarcıklıoğlu’nun iddialarının sorulduğu Özince "Bu ikisi birbirinden farklı şeyler. Türkiye’de kredi vermenin iki önemli kaynağı var; birincisi mevduat, ikincisi sendikasyonlardır. Mevduatın Türkiye’de ortalama vadesi ise bir ay. Bir aylık mevduata ancak bir aylık kredi verebiliriz. Bir aylık kredi istiyorsanız gelin verelim, siz de bize bir ay sonra geri ödeyin" demişti.
Özince’ye göre bankaların kaynak bulmadaki zorluğu ve mevduat sürelerinin kısalığı ve dışarıdan temin edilen kredilerin maliyetlerinin fazla olması kredi veren kuruluşları zor durumda bırakıyor; bu da reel sektöre yansıyor�
"TÜRKİYE’DEKİ BÜTÜN BANKACILIK UYGULAMALARI VATANDAŞIN ALEYHİNE"
Hisarcıklıoğlu’nun feryadına bir destek de köşe yazarı Yiğit Bulut’tan gelmiş; Bulut, ‘Bu ülkenin şımarık çocuğu’ olarak nitelediği bankalarla ilgili önemli bir gerçeğe dikkat çekmişti.
Bulut’un köşesinde feryadını ‘Bir ülke düşünün bankacılık sektörü ile vatandaş arasındaki bütün düzenlemeler vatandaşın aleyhine yapılmış olsun! Konut kredisi alıyorsunuz, adına dünya ile uyumlu şekilde “mortgage” diyorlar ama yaptıkları dünya yüzeyinde eşi benzeri olmayan detaylar içeriyor.”
Konuta karşılık verilmesi gereken kredi için “bütün mal varlığınız hatta ailenizin bütün varlıkları” tehdit altına alınıyor! Bir ülke düşünün “bankadan gelen öde emrine” itiraz etmeniz için “önce ödemeniz” sonra “Yargı makamına” gitme hakkınız var! Bir ülke düşünün “düşük kredi faizi” diyerek reklam yapılıyor, işlem yaptığınızda “peşin komisyon, dosya parası, kur farkı” gibi “abuk subuk” kalemler ile “kredi faizi” inanılmaz noktalara geliyor...Bir ülke düşünün “aylık kredi kartı gecikme faizi” ABD ve AB’deki “yıllık faizden” daha yüksek!” şeklinde ifade etmişti” böyle dile getirmişti.
2008'İ "SÜPER KÂR"LA KAPATAN BANKALAR 2009’DA NE YAPTI?
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) Şubat ayı verilerinin yer aldığı Nisan ayına ilişkin “Aylık Bülten”de 10 Nisan’da yayınlandı. Süper kar eden bankaların 2009 karnesi yine bankacılık sektörü açısından son derece iyi bir seyir izledi.
Bankaların fon kaynağı mevduatlar, ocak ayında 454,3 milyar lira iken; bir sonraki ay yüzde 2,1 artarak 463,8 milyar lira seviyesine yükseldi. Bankalar yalnız 1 aylık bir dönemde şubat ayı içerisinde 9,5 milyar TL kar elde etti. Bankaların bir ayılık karı verilen kredilerdeki artışla kıyaslandığında ise tam bir hayal karıklığı�
Ocak döneminde 365,5 milyar lira olarak bankalar tarafında kullandırılan krediler son bir ayda yalnızca yüzde 0,1 artarak Şubat’ta 365,9 milyar liraya yükseldi. Yani bankalar bir ayda topladıkları mevduatın (9,5 milyar TL) sadece 0,4 milyar TL’sini kredi olarak verdiler.
Bankarın faiz dışında aldıkları gelirler yine aynı dönemde yüzde 16,4 oranında arttı. Bankaların likidite diye tabir edilen sıcak ve hazır para oranı yüzde 169 seviyesinde gerçekleşti.
2008 yılı için süper kâr açıklayan bankacılık sektörünün 2009’un ilk 6 ayındaki durumu da bankacılığımıza nazar değmesin denecek türden� Küresel ekonomik krizin yaşandığı dönemde “sağlam yapısı” ile tüm dünyanın nazarına üzerine çeken bankacılık sektörü; gerek kriz zamanında kredileri geri çağırması, talep edilen kredilerin yüzde 50’sini vermesi; bankacılık işlemleri ücretleri, kredi kartı ücretleri, hesap açma ücretleri gibi bankacılığın asli işlevi dışında kalan küçük kalemlerle; dünyanın birçok gelişmiş ülkesini aşan kredi kartı faiz oranları ile kendisinden çok söz ettireceğe benziyor.
50 BİN TL’Sİ OLAN TÜZEL KİŞİ PARASINI MEVDUATA YATIRSA NE KADAR KAZANIYOR?
Tüzel ve gerçek kişiler, bankalara mevduat olarak yatırdığı paralarının ne kadar getirisi olduğunu çeşitli bankaların internet sitelerine girerek hesaplamak mümkün. 50 bin TL’lik örnek miktar üzerinden hesaplandığında ortaya çıkan tablo bankaların mevduatlara verdiği faiz oranları ile kredilere uyguladığı faiz oranlarını kıyas etmek açısından ve TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun açıklamalarını daha anlaşılır kılmaktadır� (Bankalar daha yüksek mevduatlara farklı rakamlar uyguladıkları gerçeği göz önünde bulundurularak hesaplamalara esas olan oranlar sitelerde bilgi olarak yer alan oranlardır. Örnek teşkil ettiği için banka adı kullanılmamaktadır.)
A BANKASI
A Bankası Gerçek ve Tüzel kişilerin 50 bin liralık mevduat için
1 haftada 50.040,75 TL 1 ayda 50.401,71 TL 3 ayda 51.218,53 TL 6 ayda 52.450,45 TL 12 ayda 54.887,50 TL
A Bankası müşterisinin 50 bin lirasına yılda yaklaşık yüzde 9,7 faiz veriyor.
A Bankasından alınan 50 bin liralık kredi için
Bireysel ihtiyaç kredisi (1 yıllık)
Geri Ödenecek Toplam Tutar: 57.543,71 Taksit Tutarı: 4.795,31 Faiz Oranı: 1,94
Otomobil Kredisi (1 yıllık)
Geri Ödenecek Toplam Tutar: 57.140,72 Taksit Tutarı: 4.761,73 Faiz Oranı(%): 1.84
Konut Kredisi (1 yıllık)
Geri Ödenecek Toplam Tutar: 54.631,77 Taksit Tutarı: 4.552,65 Faiz Oranı(%): 1.39
Kısaca 50 bin lirası olan bir vatandaş parasını bankaya yatırdığında 1 yıllık vadeli hesabı için yüzde 9,7 civarında getiri sağlarken; aynı parayı bir yıl çalıştıran bankalar ihtiyaç kredisinde yüzde 16; taşıt kredisi için yüzde 14; konut kredisinden ise yüzde 9,3 oranında bir getiri sağlıyor. Bankaların uyguladıkları masraf, komisyon, sigorta ve benzeri tutarlar bu rakamları aşıyor.
Bankaların kredilerden almış oldukları faiz cüzi gibi gözükse de vadeyi ülke şartlarını da göz önünde bulundurarak 36 aya çıkardığınızda; farkın ne kadar belirgin olduğu ortaya çıkıyor.
Yine örnek tablodan ve örnek miktar olan 50 bin liralık kredi miktarı esas alındığında; taşıt kredisinde yüzde 44’ü, ihtiyaç kredisinde yüzde 47, konut kredisinde ise yüzde 28’leri buluyor�
Bankacılık sektörü kredide faiz uygulamalarını duyururken toplam ödenecek miktarını değil yüzde 1,89 gibi, müşterinin hesabını tam olarak yapamayacağı, oranlarla kredilerine aldığı fahiş faiz oranlarını saklıyor�
Bankaların birbirinden farklıymış ya da daha düşük faiz oranı olarak reklamını yaptıkları; yüzde 0,99 gibi kredi faiz oranları rakip bankalara göre bir ya da birkaç puan daha cazip görünse de; kredinin maliyeti şirketler veya bireyler için aynı hesaba geliyor. Yani A bankasından yüzde 1,41 ile alınan konut kredisi ile yüzde 1,34 faiz oranıyla alınan konut kredisinde; toplam ödenecek miktar değişmiyor.
Ayrıca Türkiye’de kredinin müşteriye maliyeti, komisyon, dosya masrafı, hayat sigortası, KKDF, BSMF gibi ücretlerle 10-15 bin aşan kredilerde veya 12 ay vadeyi geçen kredilerde bankalara ödenen masraf kalemleri 1.500 TL'den başlıyor...
Bankaların lobisinin çok güçlü olduğu ülkemizde; TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu gibi 1 milyon 300 bin taciri temsil eden sivil toplum kuruluşu yetkilileri feryat edip çaresiz kalırken, sıradan vatandaşın, her yıl alınan kredi kartı kullanım ücreti, kredi kartına uygulanan faiz oranı ve kredi kullanım faiz oranları konusundaki taleplerinin ve şikayetlerinin cevapsız kalacağı gerçeği gözlerden kaçmıyor. Vatandaş ise bu konuda ilgili yetkililerden daha ciddi icraatlar beliyor.
|