Anti-Smoke Center- Sigara Bırakma Merkezi. Bırakmak için tıklayın!
Sosyal Sorumluluk
Sigaranın insan sağlığına verdiği zararlar toplumun birçok kesimi tarafından bilinmektedir. Ancak sigarayı bırakmanın zorluğu, insanların büyük çoğunluğunu bu zararlı alışkanlığa, zararlarını bile bile devam etmek durumunda bırakmaktadır.
International ASC olarak sosyal sorumluluğumuzun bilincindeyiz ve bu konudaki çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz. |
Bunun için çeşitli toplantılar ve seminerlere düzenleyici ya da katılımcı olarak iştirak ediyoruz. Böylece toplumun sigara konusunda daha fazla bilgi sahibi olmasına yardımcı olma amacını taşıyoruz.
Ayrıca birçok kuruluşta verdiğimiz seminerler ile sigarasız işyerleri meydana getirmeye çalışıyoruz.
Bundan sonra da okullar, belediyeler ya da hastaneler başta olmak üzere çeşitli kuruluşlar ile ortak programlar geliştirip, topluma verebileceğimiz en yüksek faydayı sağlamaya çalışacağız.
Amacımız sigarasız bir topluma ulaşabilmek...
Sigarayı Nasıl Bırakabilirim ?
Sigara bırakma yöntemleri arasında, Sigara bırakma merkezi en başarılı sigara bırakma yöntemi olarak kabul edilir. Sigarayı nasıl bırakırım sorusunu kendinize soruyorsanız , artık sizde sağlıklı bir yaşama sahip olabilirsiniz.
Danışanımız (sigarayı bırakmak isteyen kişi) ile; sigara bağımlılık seviyesi ve sigara bırakma isteğini tespit etme amaçlı bir test yapılır. Bu test sonrasında International ASC Sigara Bırakma Merkezi terapisti, danışana verilecek desteğin şeklini belirler.
Yaklaşık 30 dakikalık bir sigara bırakma uygulamasının ardından, danışanımızın vücudu sigara bırakmaya hazır hale getirilir.
Soğuk lazer uygulamasını takiben sigarayı bırakmak konusunda verilecek olan psikolojik destek terapisi başlar. Danışan, Sigara Bırakma Merkezi psikologu ile görüşerek sigara ile olan savaşına tam olarak hazırlanır.
International ASC Sigara Bırakma Merkezi psikologu, danışanımızı periyodik olarak takip eder. Bunun yanında bağımlı, 7/24 telefon ile psikolojik destek hizmetimizden faydalanabilir.
Sigara ve Zehirli Maddeler - Prof.Dr. Sadık Apak
Tütün dumanının kimyasal bileşimi karmaşık ve değişkendir, tütünün kalitesine, işlenme şekline ve kullanım şekline bağlıdır.
Tabii ki dumanın çekme prosesine de bakmak gereklidir, söz konusu olan sigara ise diğer tütün ürünlerine göre (pipo ve sigar) kardiovasküler ve solunum hastalıklarına nedenbilimsel açıdan çok daha fazla yol açmaktadır.
Son yıllarda yaklaşık 12.000 bileşik ayrıştırılmış ve bunlardan yaklaşık 3.800 komponent tanımlanmıştır. Başlıca bileşikler şunlardır karbon monoksit , siyanidrik asit, azot oksit, aldehitler, fenoller, alkoloidler (nikotin gibi), arsenik, radyoaktif maddeler, aromatik hidrokarbürler. Tütün dumanı komponentlerinin hepsi tütün yaprağında önceden mevcut değillerdir, büyük bir çoğunluğu 600 ile 800 derece arasında değişen bir ısıda gerçekleşen yanma esnasında oluşmaktadırlar. Dumanın kimyasal bileşimi bu nedenle gerek tütün yapraklarının oluşumuna gerekse yanma koşullarına bağlıdır.
Bu nedenle dumanın kimyasal oluşumu aşağıdakilere bağlıdır: gerek tütün yapraklarının oluşumuna, toplama yöntemleri, kullanılan dezenfektanlar, bakım ve işleme prosesleri ile nemlendirici ve aromatik maddelerin eklenmesi gerekse yanma koşullarına ( yanma ısısı, içe çekişin gücüne ve süresine, sigaranın uzunluğuna, sigaranın filtreli veya filtresiz olmasına). Tütün komponentleri insan organizması üzerindeki etkilerine göre 3 kategoride sınıflandırılabilirler: Toksik maddeler, Bronkial sistemi irrite eden maddeler, Kanserojen etki yapan maddeler. Toksik etki yapan maddeler arasında özellikle en dikkat çekiciler Nicotin ve Karbon monoksittir. Sigara dumanında, tütünün yarı yanmasının bir ürünü olarak 1 ile %5 arasında değişen bir oranda Karbon monoksit bulunmaktadır. Bir çok hayvan üzerinde yapılan deneyler, tütünün yanmasından elde edilen tamamen kanserojen madde olduğunu ortaya koymuştur.Oysa tütünün içinde varolan ve tümoral prosesin başlamasına neden olan maddeler polisiklik aromatik hidrokarbonlardan ve N-nitröz bileşiklerinden meydana gelmektedir. Tümör destekleyicileri fenoller ve irrite edici bir eylem yaratan serbest yağ asitleri esterlerinden meydana gelmektedir..Sigaranın sağlığa zararlı olduğunu,paketi her elinize aldığınızda yüzünüze kırbaç gibi vuran (Sigara sağlığa zararlıdır.) yazıdan anlamaya başlarsınız ya , güzelliğinize zararlarını hiç düşündünüz mü:
Cildinize,gözlerinize,dudaklarınıza zarar veren en büyük etkendir. Permatoloklar tarafından açıklanan bilgiler doğrultusunda , yüzdeki kırışıklıklar ve selülit oluşumunun en büyük baş nedenlerinden biri sigaradır.
Dünya Sağlık Örgütü , Dünya ülkelerinde en çok rastlanan ölüme yol açan nedenler arasında,ilk sırayı akciğer kanseri olduğunu göstermektedir.
İstatistikler son 40 yılda % 250 oranında artış gösteren akciğer kanserine ,sadece A.B.D. de her yıl 160 bin kişinin yakalandığını gösteriyor.Türkiyede ise her yıl 30.40 bin kişide akciğer kanseri görülüyor.Bilinen şudur ki; Akciğer kanserinin %85i , kronik bronşitin %75i ,kalp hastalıklarının ise %25i sigaradan kaynaklanır.
Sigarada 4000i aşkın birbirinden farklı zararlı madde bulunur.Ana maddesi olan tütünün,yaprak gelişimi esnasında uygulanan bitkisel ilaçların , yani böcek zehirlerinin bu rakama dahil olmadığı bilinmelidir.
Bir diğer zararlı etkisi,tütünde olan zehirli madde nikotin ve buna bağlı olarak ortaya çıkan nikotin bağımlılığıdır.
Sonuç olarak , vücudumuzun her organında A dan Z ye zehir olan bu alışkanlıktan en kısa zamanda kurtulabilmek için,zararın neresinden dönersek kar dememiz gerekir.Bana göre madde bağımlılığıyla , sigara bağımlılığı arasında çok büyük bir fark yoktur.
Biri kısa zamanda,diğeri daha uzun zamanda ,hayatınızı söndürür.
Sigara ve Kanser - Dr.Kemal Koçulu
Tütün keyif verici bir madde olarak 4000 yıldan beri kullanılmaktadır.Orta ve Güney Amerika yerlileri tarafından kullanılan tütün 15.yy sonlarında Cristof Colombus Avrupaya getirdi.
16-17 yy lar da Avrupa da hızla yayıldı.19 yy sonunda sigara şeklinde üretilmeye başlandı.2. Dünya harbinde içimler büyük artış göstermiştir. Bu dönemde sigaraya başlayanlar 50-60 yaşına geldiğinde akciğer kanseri ve kalp hastalıklarında patlama görüldü.Bunun üzerine araştırmalara geçen uluslar arası KANSER ARAŞTIRMA KURULU (IARÇ) Dünya Sağlık Örgütü(WHO) sigarayı insanların kanserojeni olarak kabul ettiler. Sigara tiryakiliği birçok ülkede en yaygın en öldürücü toplumsal toksikolojik bir olaydır.
Dünyada her yıl 3 milyon kişi sigaradan ölmektedir.Bu aramızdan her 10 saniyede 1 kişinin sigaraya kurban gitmesi anlamına gelmektedir.Önümüzdeki 20 yılda bu ölümlerin 1 yılda 10 milyon kişiye ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Tüm kanserlerde ölümlerin %30
KOAH Kronik Obsoreptif Akciğer Hastalıklarında ölenlerin % 75
İskemi Kalp Hastalıklarında ölenlerin % 25 sigaraya bağlanmıştır.
Sigara içenler içmeyenlere oranla 7-8 yıl daha az yaşarlar.
İçilen her sigaranın insan ömründen 5 buçuk dakika çaldığı kanıtlanmıştır.
Sigara ile kanser arasındaki ilişki çok iyi araştırılmış sigarada pek çok kanserojen ve ko kanserojen madde vardır.
Sigara kanser ilişkisi doz cevap ilişkisi verecek kadar doğru orantılıdır.
Sigara içilen toplan yıl sayısı her yıl içilen sigara sayısı arttıkça sigaraya başlama yaşı küçüldükçe kansere yakalanma riski artmaktadır.
Günde yarım paketten az içenlerde akciğer kanserine yakalanma riski içmeyenlere oranla 7 kat Günde 1 paket içenlerin içmeyenlere oranla 12 kat
Günde 2 paket içenlerin içmeyenlere oranla 24 kat artmaktadır.
Sigara içenlerin 1/4 ü sigaraya bağlı nedenlerden ölmektedir.
Yanmamış tütünde 2500 kimyasal madde rastlanmıştır.
uluslararası kanser araştırma kurumu yanmamış işlenmiş tütündeki maddeler açıklanmış ve bunların kanserojen dereceleri belirlenmiştir.
Direk kanserojen maddeler
Arsenik
Krom(heksa volon bileşikleri)
Nikel
KANSER SİGARA İLİŞKİSİ
Kanser sigara ilişkisi sıkı araştırmalar yapılarak saptanmıştır.Bunların en önemlileri kohort .araştırmalarıdır.
Bugünkü verilere göre hastalık ve ölümlerin en önlenebilir nedeni olarak tanımlanan sigara alışkanlığı,kanser ölümlerin en büyük tek nedenidir.
Sigara tüm kanserler ile %30 ile ilişkilidir.
Dünyada hızla artan akciğer akciğer kanserinin %80-90 ındansigara sorumludur.
Sigara değişik kanserlerle ilişki derecesi şöyle özetlenebilir:
Başlıca neden olduğu kanserler;
Akciğer
Ağız
Larinks
Farinks
Özofaus
Katkıda bulunan maddeler;
Mesane
Böbrek
Pankreas
İlişkili olduğu kanserler;
Mide
Serviks
Gelişmiş ülkelerde görülen kanser ölümlerinin %40-45'i sigaraya bağlıdır. Kadınlarda daha düşük olup giderek yükselmektedir. Örneğin A.B.D de 1986 yılında kadınlardaki akciğer kanseri hızı, meme kanseri hızına yetişerek eşitlenmiştir.
A)AKCİĞER KANSERİ;Bugün dünyada en sık görülen öldürücü tümöral hastalıktır.Her yıl bir milyon yeni akciğer kanseri olgusu ortaya çıkmaktadır.
Son 20 yılda sigara tüketiminin hızlı bir yükseliş gösterdiği bazı ülkelerde akciğer kanseri hızı %100 ün üstünde artmıştır.
2000 yılında herkese sağlık stratejilerinin 1991 de yapılan 2.değerlendirmesinde Avrupa da (özellikle erkeklerde ve Doğu Avrupa ülkelerinde)birinci kanser ölümü nedeni olduğu belirtilmiştir.
Akciğer kanserindeki ortalama yıllık artış tüm öteki kanserlerdeki artıştan daha fazladır.Akciğer kanseri,kanser alanındaki tüm başarıları sıfırlamaktadır.Bu nedenle toplam kanser ölümlerindeki artışın sürmesinden de akciğer kanseri sorumludur.Öte yandan sigara karşıtı eylem programları uygulanan ülkelerde erkeklerdeki akciğer kanseri mortalitesi düşmeye başlamıştır.
İl ve ilçe merkezleri verilere göre Türkiye de erişkinlerdeki ikinci ölüm nedeni kanserdir.Kanser ölümleri arasında akciğer kanseri birinci sırada yer almaktadır.
Sigara İçme İle Akciğer Kanseri Arasındaki İlişki 4 Etmene Bağlıdır:
1) Günlük Sigara Miktarı:Sigara içme oranı içmeyene oranla 10 kat artıra bilmektedir.2 paket yada üstü sigara içenlerde bu oran 20-25 kat arta bilmektedir.
2) Sigara İçme Süresi:Akciğer hasarı sürekli sigara içme ile ilerlediğinden akciğer kanserinin tiryakilik süresiyle yakın ilişkisi vardır.Ergenlik çağında sigaraya başlayıp erişkin yaşlarda sürdürenler en riskli grubu oluşturmaktadır.
Çok uzun yıllar sigara içip bırakanlar sigaraya bağlı akciğer kanseri riskinden büyük ölçüde kurtulurlar.Ancak araştırmalara göre sigarayı bırakanlardaki risk hiç içmeyenlerin üstünde kalır.
3) Tütünün Kullanış Biçimi:Sigara,pipo yada puroya göre çok daha fazla akciğer kanseri riski oluşmaktadır.
4) Sigara Çeşidi: Araştırmalarda 17,6 mg dan daha az katran içeren sigaraların 25,7 mg katran taşıyanlardan daha az akciğer kanseri riski taşıdığı gösterilmiştir.Filtreli sigaralar filtresiz sigaralardan daha az kanserojendir.
İnsanda Olası Kanserojen Maddeler
Berzola pıren(benyola pırer)
Kadmiyum
İnsanda yeterli veri olmayan hayvanları kesin kanserojen olanlar;
Alfa, Heksafloro sıklo heksan, Nıtrojomar salına,Nıtroje nikodin, Kurşun inorganik
İşlenmiş tütündeki kanserle ilişkili maddeler sekonder amindir.
Sigara dumanının bileşimi:Tütün bileşiminden oldukça farklıdır.Bunun nedeni tütünün yanması (proliziz) sonucu tütünün içindeki kimyasal bileşiklerin kısmen veya tamamen yeni bileşiklere dönüşmesidir.
Sigaranın yanmasında temperatürün 980-1050 C olduğu belirtilmiştir.
Yanma esnasında 12000 bileşik tespit edilmiş olup bunlardan 3900 konponent tanımlanmıştır. Sigara dumanı bir aerosoldur.(sıvı ve katı partıkullerden ve gazlardan oluşur.)
Sigara dumanı her nefes çektikçe 300.000 ile 3,5 milyar arasında partıkul akciğerlerimize taşınmaktadır.
Sigara dumanında bulunan kanserojen maddeler;
Arsenik
Benzan
Krom
Nikel
Vınıl klorür
4.Amino bifenil
İnsanlarda olası kanserojen maddeler ;
Benzolapıren
Kadmiyum
Formaldehit
N.Nitroje di etil amin
Tablodan anlaşıldığı gibi insanda kanser nedeni olan 6 kanserojen madde tespit edilmiş olup ayrıca insanda olası kanserojen 6 madde belirlenmiştir.
İnsanda kanserojen etkisi belirlenmemekle beraber deneysel hayvanlarda kanserojen etkili olan 60 civarında madde tespit edilmiştir.Ayrıca katranda bulunan bazı maddelerde akciğer bronşuolleri daraltarak siluositaz gelişmesine neden olmaktadır.
Ayrıca aktif sigara içenlerin yanında pasif sigara içimine maruz kalanlarda solunum sistemi hastalıkları morlıntıte ve mortolitesinin arttığı
Yine sigara içen ortamda yetişen çocuklar da solunum ve orta kulak infeksiyonları ani ölüm ve astım ataklarında artış görülmüştür.Türkiye de 1988 yılında yapılan bir araştırmaya göre 15 yaş ve üstü
Erkeklerin % 62.8
Kadınların % 24.3
Tüm nüfusun % 43,6 sı sigara içmektedirler.
B) ÜRİNER SİSTEM KANSERİ
Alt üriner sistem kanserleri (renal, pelvis, üreter, mesane,ve üretra)özellikle mesane ve renal pelvis kanserleri, büyük kohort araştırmalarında ve dünyanın değişik yerlerinde yapılan vaka-kontrol araştırmalarında sigara içmeyle anlamlı düzeyde ilişkili bulunuştur.Bu çalışmalar genellikle doz yanıt ilişkisi göstermekte çok sigara içen erkeklerde risk ,içmeyenlere göre 5 kat artmaktadır.Birçok ülkede yapılan kohort araştırmasının da sigarayı bırakmanın üriner sistem kanseri riskini azalttığını ve sigarayı bırakmadan 15 yıl sonra riskin hiç içmeyenlerle eşitlendiği tespit edilmiştir.
Erkek mesane kanserlerinin % 50 sinin
Kadın mesane kanserlerinin %25 inin sigaraya bağlı olduğu ortaya konmuştur.
C)BAŞKA KANSEROJEN ETKENLERLE ETKİLEŞİM:
Sigara tiryakilerinin kimi başka etkenlerle karşılaşması durumunda sigaranın kanserojen etkisi artmaktadır.Bunlardan en önemlileri:alkol, asbet tozu,veuranyum madenlerindeki iyonlaştırıcı radyasyondur.
Ağız,orafarinks,hipofarinks,özofagus kanserleri riski alkol alan sigara tiryakilerinde alkolün dozuyla orantılı olarak artmaktadır.
Sigara ve Ses - Dr. Hakan Cıncık
Sigaranın sağlığa zararları sürekli uzmanlar tarafından anlatılmakta, sigara bağımlılığını azaltmak için sigara paketlerinin üzerine sigara gırtlak kanseri nedenlerinden biridir gibi yazılar yazılmakla kurukafa resimleri paketlerin üzerine yapıştırılmakla birlikte ülkemizde sigaraya bağlı gırtlak kanserli hastaların sayısında artma devam etmektedir. Editör arkadaşım benden sigaranın gırtlak ve ses tellerine zararlarıyla ilgili bir yazı yazmamı istediğine aslında hiç bugüne kadar sigara içmemiş bir insan olarak insanları bu alışkanlık yapıcı zehirden vazgeçirebilecek bir yazı yazabilir miyim diye düşündüm.
Çünkü sigara benim için hiçbir ehemmiyet taşımayan basit bir konuydu, ancak gırtlağı sigaraya bağlı oluşan kanser nedeniyle alınan bir hastamın boynundaki bizim trakeostoma dediğimiz delikten hala sigara dumanını içine çekmek için çaba sarf etmesi ne kadar büyük ve önemli bir düşmanla karşı karşıya olduğumu bana bir kez daha hatırlattı.
Sigara içimini takiben duman ilk olarak ağız ve ağız içindeki dil, dişle temas ettikten sonra bu sıcak zehirli duman aşağılara doğru ilerlerken bu bölgedeki en hassas organlardan biri ile ses tellerimizle temas eder. Ses tellerinin organ olarak hassas olmasının yanı sıra sesin dış dünyayla bir insanın temasını sağlaması ve böylece sosyal toplumun bir parçası olmasını sağlaması açısından da çok önemlidir. Sıcak dumanın ses tellerinin kurumasına ve konuşma sırasında daha fazla tahrişine sebep olması bile bu dokunun üzerini örten epitelyum dediğimiz dokuda bir hücrenin kanserleşmesine veya kanser öncüsü bir dokuya dönüşmesine sebep olabilir. Bu mikroskopla bile zor görülen hücredeki kanserleşme hızla çoğalır ve vücudun önleyemediği bir mekanizmayla sağındaki solundaki hücreleri iterek yiyerek yok ederek büyümeye başlar. Kişinin sesini kaybetmesi ve hatta hayatını kaybetmesine sebep olabilecek çarklar dönmeye başlamıştır artık. Kişi kendisine hayat arkadaşı gibi gördüğü sigarayı daha da çok içmeye başlar nikotinin alışkanlık yapıcı etkisiyle. Nikotin içeren zehirli dumanın içindeki zerrecikler akciğere giderken her seferinde ses tellerinin üzerine yapışarak binlerce kez daha hızlı kanserleşmeye neden olabilecek bir riske girilmiştir artık.
Bazen arkadaşlarımız ben az sigara içiyorum der ama görülmüştür ki günde içilen 4-5 sigarada aynı riski bizlere sunmaktadır. Etrafımızda mutlaka sesi eskiden güzel ve ince olan ancak şuan telefonla konuştuğunda erkek zannedilen bayanlar vardır. Genelde çok sigara, çay ve kahve tüketerek ses tellerine zarar verdikleri gibi birde aşırı konuşma reaksiyonlarıyla iyice ses tellerini hırpalarlar. Çalışmalar göstermiştir ki bayanlarda ki sigara içme alışkanlığının artmasıyla birlikte gırtlak kanserinin bayanlarda görülme sıklığı erkektekine yaklaşmış bazı ülkelerde bu oran kadın lehine artmıştır.
Sigaranın bu bölgede tek etkilediği organ ses telleri değildir, dudaklar, dil, frekans dokusu, soluk borusu ve yemek borusunun başı da aynı riskle karşı karşıyadır. Ses tellerinin hassas yapısı onun daha hızlı etkilenmesinin sebebidir. Bundan dolayı her şeye rağmen ses kısıklığı erken bir uyarıcı olarak gırtlak kanserlerinin erken teşhisinde sesin kansere rağmen korunabilecek ameliyatlar yapılmasında çok önemli bir semptomdur. Sesinde 1 aydan uzun süre kısılma olan kişilerin bir kulak burun boğaz uzmanına gitmesi kaçınılmaz bir durum olmalıdır. Çünkü ses telinin ortasından başlayan bir kanserde ses kısıklığı erken kanser belirtisi iken, ses tellerinin altından başlayıp yukarı ses teline doğru yayılan veya üstünden başlayıp aşağı yayılan hastalarda bu geç dönem kanser belirtisi olabilir. Bazen de yemek borusuyla ses telinin arka kısmı arasındaki bölge kanserlerinde ses kısıklığı çok geç ortaya çıkar ve hatta olmayabilir. Bunun yerini uzun süredir devam eden yutma zorluğu, yutma sırasında kulak bölgesine kadar vuran ağrıların olması şeklinde belirtiler görülebilir. Bazen kanser o kadar yayılır ki soluk borusunun aşırı kanserli dokuyla dolması sonucu acil soluk borusuna delik açmak gerekir hastanın yaşaması için. Bu hastalarda kaçınılmaz sonuç sesin kalıcı kaybı ve nefes borusuna açılan bir delikten nefes alıp vermek demektir.
Bazılarımızın hiç yanımızdan ayırmadığımız sadık dostumuz sigara her an bizi arkamızdan vurup kalıcı bir sessizliğe mahkum edebilir.
Sigara ve Gebelik - Dr. Tansel Avcı
Tüm dünyadaki kadınların %12sinin sigara kullanıldığı tahmin edilmekte,bu oranın gelişmiş ülkelerde daha fazla olduğu bilinmektedir.İşin en olumsuz yanı ise,bu kadınların büyük bir kısmının hamilelik süresince de sigara içmeye devam etmeleridir.Sigaranın anne adayı ve fötüse (anne karnındaki bebeğe) zararlı etkilerini göz önüne aldığımızda;bunun dünyada bir halk sağlığı problemi olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Gebelikten önce,gebelik sırasında ve gebelik sonrasında ki dönemde sigara içilmesi annenin ve bebeğin sağlığını olumsuz etkilemektedir.Sigara içildiğinde,her nefeste içeri çekilen sigara dumanı ile birçok zararlı madde vücuda girmektedir.
Bunlardan anneye ve bebeğe zararlı olan nikotin,karbon monoksit (arabaların egzozlarından çıkan gaz) ,katran,kurşun gibi maddeler direkt olarak üst solunum yollarına ulaşıp bu yolda devam ederek bronşlara ve akciğerler yoluyla kana geçmekte ve buradan tüm organlara yayılarak başta solunum sistemi,kalp ve damarlar olmak üzere vücudun tüm sistemlerine zarar vermektedir.
Sigara içildiğinde;vücuda giren nikotin ve karbon monoksitin kısa vadede gerçekleşen olumsuz etkileri hemen başlar,nikotinin bronşları kasıcı etkisiyle akciğerlere daha az hava girmesine,damarları damarları kasıcı etkisiyle damar içi basıncın hafif yükselmesine,kalbe etkisiyle nabzın hızlanmasına neden olur.
Karbon monoksit ise alyuvarların içinde bulunan hemoglabin adlı molekülün oksijen taşımaktan sorumlu bölgelerini işgal ederek,kanın oksijen miktarının azalmasına neden olur.
Özetleyecek olursak;Karbon monoksit anne karnında taşınarak fötüse ulaşır ve fötüse ulaşan oksijen miktarını azaltır.Nikotin placenta (çocuk eşi) yı geçerek fötüste kan damarlarının kasılmasına ,dolayısıyla fötüse daha az oksijen ve besin gitmesine neden olur.Yetişkinlerin zor tolere edebildiği bu olumsuz etkileri anne karnındaki bebeğin (fötüsün) tolere etmesi oldukça güçtür.Bu nedenle sigara içilmesi normal bir gebeliğin yaşanmasını oldukça zorlaştıracaktır.
Sigaranın Gebelikteki Olumsuz Etkileri
Gebelikte vaginal kanama daha sık yaşanır.Düşük riski ve dış gebelik riski artar.
Damak yarığı gibi bazı doğumsal anomalilerin görülme riski artar.
Placenta (çocuk eşi) nin rahime tutunduğu yerde sorunlar yaşanabilir.Gebelikte
kanama riski ortaya çıkar,özellikle placenta praevia ve abrubtio placentada hem anne adayının hem de fötüsün hayatı ciddi tehlikeye girer.
Erken doğum tehdidi ve erken doğum riskini %30 oranında arttırır.
Erken membran rüptürü (su kesesinin erken açılması) riski artar.
Anne karnında bebek ölümü riski dolayısıyla ölü doğum riski artar.
Bebeğin intrauterin gelişme geriliği (rahim içindeki fötüsün gelişme geriliği)
yani düşük doğum ağırlığı ile doğma riski 2 kat artar.Düşük doğum ağırlıklı bebeklerin erken doğma şansları da daha yüksektir.Ayrıca düşük doğum ağırlığı ile doğan bu bebekler,erken doğdukları takdirde doğum sonrası sağlık problemleri riskleri de,o oranda yüksek olur.Bu problemlerin en önemlileri felç,zeka geriliği ve ölüm riskidir.
Doğumda;anne adayının solunum problemleri nedeni ile doğumun 2. evresinde etkin ıkınamama ve buna bağlı vakum ,sezaryenle doğum riski artar.Hastanede kalım süresi uzar.
Sigaranın Doğum Sonrası Etkileri
1)Sigara lohusalıkta süt miktarını azaltır,sütün c vitamini seviyesini ve bebeği besleyici etkilerini azaltır,yani sütün kalite ve kantitesini bozar.
2)Ani bebek ölümü sendromu hamileliği süresince sigara içen annelerin bebeklerinde 2 kat daha fazladır.Ani bebek ölümü sendromu :Herhangi bir sebep bulunmaksızın bebeğin ölümüdür.
Doğum sonrası bebeğin bulunduğu ortamda sigara içilmesi,siz içmeseniz de başkalarının bebeğinizin yanında sigara içmesi size ve bebeğinize zarar verebilir.Pasif içiciliğin daha zararlı olduğu bilinmektedir.Bu nedenle sigara içilen ortamlardan ve insanlardan uzak durulmalıdır.Doğum sonrası bebeğin sigara dumanına maruz kalması da ani bebek ölümü riskini kısmen arttırmaktadır.
Hamileliği süresince sigara içen annelerin çocuklarında astım ve alerjik hastalıkların görülme riski daha fazladır.Yine bu maddelerin çocuklarda öğrenme yeteneği azalması (okul dönemini olumsuz etkilemektedir.)
Öğrenme bozuklukları ,anti sosyal davranışlar ve davranış bozuklukları daha fazla görülmektedir.Sigara içen annelerin çocuklarının ileride sigara bağımlısı olma riski fazladır.
Gün içinde içilen sigara sayısı ile risk arasında doğru orantılı bir ilişki vardır.Ne kadar çok sigara içilirse o oranda problemlerle karşılaşma riski de bir o kadar artar.Sigarayı az içmek riski azaltır ancak sıfıra indirmez.Günde bir paket sigaradan itibaren zararlı etki başlamaktadır.Sigara ne kadar erken bırakılırsa o kadar iyi olur.En iyisi gebelikten önce sigarayı bırakmak,gebelik süresince ve doğum sonrasında da hiç sigara içmeyip , sağlıklı bir gebelik süresi geçirip yukarıda bahsettiğimiz risklerden arındırılmış sağlıklı bir bebeğe sahip olmaktır. |