METRODAN KAÇIŞ
''Metrodan Kaçış-The Taking of Pelham'' vizyona girdi. Gerilim, dram, gizemin olduğu filmi Tony Scott yönetti. Denzel Washington ve John Travolta'yı bir araya getiren filmde ayrıca, Luis Guzman, Victor Gojcaj, John Turturro ve James Gandolfini de rol alıyor.
Filmin konusu şöyle:
Bir adam New York Şehir metrosunu silahla zabdeder. Yolcuları rehin alır ve onları ancak fidye karşılığında serbest bırakacaktır. Bu olaylar güvenlik şefi Walter Garbe'ın gününü alt üst eder ve onu suçun arkasındaki ustaca planla yüzleşmek zorunda kalır.
''Histeri-The Children'' seyirci karşısına çıkacak. Korku türündeki filmde, yönetmenlik koltuğunda Tom Shankland oturuyor. Filmde, Eva Birthistle, Stephen Campbell Moore, Jeremy Sheffield, Rachel Shelley, Hannah Tointon ve Raffiella Brooks performanslarını sergiliyor.
Çocukların ailelerine düşmanca tavırlarda bulunmasıyla başlayan filmde, ilginç bir hayatta kalma savaşı yaşanıyor.
HİSTERİ
Tom Shanklan’ın yönettiği filmde Eva Birthistle, Stephen Campbell Moore, Jeremy Sheffield ile Rachel Shelley oynuyor.
Filmin konusu “Bu dünyaya onları siz getirdiniz, ama onlar sizi göndermeye kararlı.” cümlesiyle özetlenebiliyor.
Sakin bir Noel tatili geçirmek ve Noel’i beraber geçirmek üzere bir araya gelen iki ailenin tatili, çocukların birer birer hastalanıp, ailelerine karşı dehşet saçmaya başlamalarıyla korkunç bir hal alır.
KONTES
Senaristliğini, yönetmenliğini ve oyunculuğunu Julie Delpy'in üstlendiği filmde, aşk, intikam ve gurur arasında kalan kanlı katil Kontes Bathory’nin yükseliş ve düşüşünün öyküsü anlatılıyor.
Orjinal adı The Countess olan filmde, Julie Delpy ile birlikte William Hurt, Daniel Brühl, Anamaria Marinca rol alıyor.
Filmin konusu şöyle:
1560 doğumlu kontes, 14 yaşında iken nüfuzlu bir lord ile evlendirilir. Dönemin en güzel, akıllı ve güçlü kadını olarak anılan kontes, erkeklerin hakim olduğu ve sadece onların sözünün geçtiği bir dünyaya başkaldıran bir kadın olarak öne çıkar.
Bir davette kendinden oldukça genç olan Istvan’a aşık olur ve tutku dolu bir aşk yaşarlar. Fakat bu mutlulukları uzun sürmeyecektir çünkü Istvan’ın babası Kont Thurzo oğlunu ondan ayırmak için planlar kurmaktadır.
Kontesi, yaşı büyük olduğu için oğlu tarafından sevilemeyeceğine inandırır ve sonunda ancak bakirelerin kanıyla yıkanarak genç kalabileceğine inandırır. Bir sürü bakire kadın kaleye getirilir ve bir daha da görülmezler. Bu arada Kontes de giderek daha çok delirir ve takıntılı hale gelir. Sevdiğinin babası tarafından kurulan politik bir komplonun kurbanı olduğunu farkettiğinde ise artık çok geçtir.
KÜÇÜK DENİZ KIZI PONYO
Hayao Miyazaki, oğlu Goro’nun çektiği Yerdeniz Öyküleri’nden sonra yeni bir Ghibli yapımıyla yeniden yönetmenlik koltuğuna dönüyor. Hans Christian Anderssen’ın Küçük Deniz Kızı hikayesinden esinlenerek yola çıkan film, babasını denizler altındaki krallığından kaçan sevimli bir balık olan Ponyo’nun öyküsünü anlatıyor.
Yönetmenin sekizinci filmine adını veren Ponyo, insan olmak isteyen kırmızı elbiseli bir Japon balığı. Amacına ulaşmak isterken beş yaşındaki çocuk Sosuke ile tanışan Ponyo, bu arada istemeden dünyanın ekolojik dengesini bozuyor. Miyazaki’nin önceki filmlerinden çok daha iyimser ve neşeli olan Ponyo, parlak pastel renkleri, el çizimi kareleri ve eşsiz masumiyetiyle büyüleyici.
DÜNYANIN SONUNDAKİ KITA
Dünyanın Sonundaki Kıta (Le Dernier Continent - Mission Antarctique - The Last Continent) adlı belgesel film Jean Lemire yönetiyor.
Yönetmen Lemire ile günümüz araştırmacıları, bilim adamları ve film yapımcılarından oluşan ekibi, 430 günde, gezegenin geri kalanından izole olmuş, bağlantısını koparmış bir yere, dünyanın sonundaki kıta Antarktika’a doğru yola çıkar. Burada kuralları, penguenler, foklar, balinalar ve albatroslar koymaktadır. İnsanlarsa geçici ziyaretçilerden başka bir şey değildir.
FRANKLYN
Gerald McMorrow’un yönettiği filmde Ryan Philippe, Eva Green, Sam Riley ile Bernard Hill oynuyor.
Körfez Savaşı gazisi, dini bütün Esser, gelecekteki hayali Londra’nın evsizlerin hükmündeki karanlık sokaklarında kayıp asi oğlunu aramaktadır. Otuzlarındaki Milo, gerçek aşkın saf ve güçlü duygularına tekrar sahip olmak için çabalayıp durmaktadır. Şehrin tek ateisti, başına buyruk maskeli detektif Preest sokaklarda intikam peşindedir. Tek bir kurşun, bu dört kayıp ruhun kaderini beklenmedik bir şekilde belirleyecektir.
|