SIKINTILARIN ARTTIĞI DÖNEMLERDE, KONTROL ALTINA ALINMAYAN ÖFKENİN İŞ, AİLE VE ARKADAŞ İLİŞKİLERİNİ BOZABİLECEĞİ, KİŞİDE DEPRESYON HATTA KALP KRİZİ RİSKLERİNİ DE ARTIRABİLECEĞİ BİLDİRİLDİ
-PSİKİYATR DR. SÜMER ÖZTANRIÖVER: ''GELECEĞE OLUMLU BAKIN, KAPALI MEKANLAR YERİNE AÇIK YERLERİ TERCİH EDİN, HOBİLERİNİZE DAHA FAZLA ZAMAN AYIRIN VE SORUNLARINIZI PAYLAŞIN''
Özellikle sıkıntının arttığı ekonomik kriz dönemlerinde kontrol altına alınmayan öfkenin, kişinin iş, aile ve arkadaşlık ortamlarında kapanmayacak yaralar açabileceği, kişide depresyon ve kalp krizi riskini artırabileceği bildirildi. Adana Numune Hastanesinde görevli ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı Psikiyatr Dr. Sümer Öztanrıöver, yaptığı açıklamada, kriz dönemlerinde artan işsizlik ve iş kaybetme korkusunun, geleceğe dair belirsizlikleri de beraberinde getirebildiğini söyledi. Geleceği ile ilgili kaygıları olan kişilerde, artan stresin öfke olarak ortaya çıkabileceğini belirten Öztanrıöver, bu tür kişilerin psikolojik sorunların yanı sıra çevresi ile de sorunlar yaşayabileceğine dikkati çekti. Öztanrıöver, şöyle konuştu: ''Hayatta umulmayan değişiklikler, kişilerin uzun vadeli kararlarını etkiliyor. Bireyin ev, araba sahibi olmak, evlenmek gibi düşüncelerinden uzaklaşması umutsuzluk ve karamsarlığa yol açıyor. Bu durum, özellikle dış koşullarla kendini tanımlayan, başarısıyla parasıyla işiyle bütünleşen insanlar için bir yıkım olabiliyor. Belirsizlik, umutsuzluk, kararsızlık ve üzüntü duygusu öfkeyi daha da artırıyor. Öfke ve beraberindeki sinir ise aile, iş ve arkadaşlık ortamlarında sorunları da tetikliyor. Kapanmayacak yaralar açılmasına neden oluyor. Özgüveni kendi iç dinamiklerine bağlı, kendini koşulsuz seven, kendisine değer veren kişiler ise bu durumları daha kolay atlatabiliyor.'' Kişinin hiç beklenmeyen bir zamanda kendi isteği dışında ortaya çıkan bu durumu iyi yönetmesi gerektiğini vurgulayan Öztanrıöver, ''Eğer değiştirebileceğimiz bir şey varsa önlem alabiliriz, yoksa hayatın normal akışına devam etmeliyiz'' dedi. Kontrol altına alınmayan öfkenin depresyon hatta kalp krizi riskleri doğurabileceğini ifade eden Öztanrıöver, bu durumdaki kişilerin özellikle hobilerine yönelmesi gerektiğini söyledi. Yoğun stres altındaki bu kişilerin kapalı mekanlardan uzak durmasını öneren Öztanrıöver, şöyle devam etti: ''Böyle durumlarda kendimiz için bir şeyler yapmalıyız. Eve kapanmak yerine bir gezinti yapmak ücretsizdir. Ayrıca spor yapmanın da bir ücreti yok. Bu tür faaliyetler, bedensel ve fiziksel olarak bizi rahatlatır. Ailemizle gidilecek bir piknik, birlikte oynanacak oyunlar, sorunları unutturarak kısa zaman da olsa sıkıntıları rafa kaldırmamıza neden olur. Kişiler bu dönemlerde neden hoşlanıyorlarsa ilgi alanlarını da onlar oluşturmalı.'' -''EŞLER BİRBİRİNİ YARGILAMAMALI''- Ekonomik sıkıntının neden olduğu öfkenin, iş ve arkadaşlığın yanı sıra aile yaşantısını da etkilediğini bildiren Sümer Öztanrıöver, bu dönemlerde eşlerin birbirlerine daha anlayışlı yaklaşması gerektiğini ifade etti. Öfkeli davranışların ailenin geleceğini tehlikeye sokabileceğini anımsatan Öztanrıöver, ''Eşler 'sen böyle yapsaydın, şöyle yapsaydın' şeklinde birbirini yargılamadan, mutlaka sorunlarını paylaşmalı. Paylaşılmayan sorun, daha kalıcı yaralar açabilir'' dedi. Bu durumdaki anne ve babanın çocuklarını da incitmemesi gerektiğini söyleyen Öztanrıöver, sorunların basit şekilde çocuklarla da paylaşılmasını önerdi. -''BESLENMEYE DE DİKKAT EDİLMELİ''- Geleceğe yönelik kaygı ve aşırı stres altındaki kişilerde beslenme bozuklukları da yaşanabileceğini belirten Öztanrıöver, özellikle bu dönemde dengeli beslenmenin önemine değindi. Beslenme sorununun değişik rahatsızlıklar doğurabileceğini ifade eden Öztanrıöver, ''Kriz dönemleri mutlaka olacaktır. Bu da geçer, psikolojisi ile hayattan zevk alarak geleceğe olumlu bakanlar, krizi daha iyi atlatacağını unutmamalı'' diye konuştu.
.....................................:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::..........................
Öfke denen şey insanlarda kendini değişik şekillerde gösterir. Kimi insan sabırsızdır ve kolayca öfkelenir. Kimi sabırlıdır ve öfkesini kontrol eder. Öfke hayatımızda kaçınılmaz bir şeydir. Aslına bakarsak, bazen birine bir şeyi vurgulayarak anlatmanın yoludur. Bazen de bize radikal kararlar aldırabilir. Önemli olan öfke kontrolünün en güvenli yollarını hayatımıza uygulayabilmektir.
Çelişkilerle dolu bir tartışmaya girmek rahatınızı kaçırabilir. Ancak anlaşmazlığı çözümenin tek yolu, konuyu karşıdakiyle tartışmaktır.
Öfkelendiyseniz, birine bağırmak, fiziksel şiddet uygulamak ya da kendinizi üzmek yerine başka şeyler yapmayı tercih edin. Koşuya çıkmak, bir şeyler izlemek gibi. Öfkeli bir anda böylesine bir mantık yürütmek tabii ki çok zordur. Ancak, hiç bir şeyin uzun sürmediği gibi öfkede sonsuza dek sürmez. Önemli olan öfkenin ilk baştaki en ateşli anını, yumuşak bir geçişle, ne kendinize ne başkasına fiziksel ve ruhsal bir zarar vermeden idare edebilmektir. Mesela güvendiğimiz biri ile konuşmak da bir çözümdür. Konuşmanın da şöyle sakıncaları vardır: Konuştukça öfkeniz büyüyebilir, şekil ve anlam değiştirebilir, karşınızdakinin de canı sıkılabilir ve karşınızdaki size, olayın içinde olmadığı için profesyonel olmayan tavsiyelerde bulunabilir. Profesyonel ya da aklı başında biri ile konuştuğunuza emin olun.
Peki öfkemizi nasıl yönetebiliriz?
Neden öfkeli olduğunuzu anlayın
Nerede öfkelenme noktasına ulaştığınızı anlamanız çok önemlidir. Belli bir insan mı, yoksa belli bir olay mı sizi öfkelendiriyor? Durumu kendiniz anlamaya çalışabilir, güvendiğiniz bir arkadaşınız, bir psikolog ya da psikiyatrist ile konuşabilirsiniz.
Gevşemeye ve dinlenmeye çalışın
Vücudu gevşeterek dinlenme, sizi en uygun bakış açısına sevk edecektir. Vücut yatay durumdayken öfkelenmek daha zordur. Dinlenmek için yürüyüş yapabilir, sessiz bir yerde oturabilirsiniz. Müzik dinleyebilir, kitap okuyabilir, ılık bir duş alabilir, yüzebilir ya da yoga yapabilirsiniz. Öfke anında içki, sigara içip bilgisayar başında vakit geçirmek başta eğlenceli gibi gelse de; toksin almak ve zararlı ışınlara maruz kalmak bakımından pek de iyi fikir değildir.
Öfke Yönetimi
Şiddet öfkeye çözüm değildir
Biri sizi öfkelendirdiği zaman ona sözlü bir saldırı yapmanız çok bilinen bir yoldur. Şiddet, üzüntünüzün nedenini bilmediğiniz zamanlarda, hayal kırıklığınızın bir çeşit dışavurumudur. Öfkenin şiddete kadar gitmesi maalesef kötü sonuçlar doğurabilir.
Öfkelendiğiniz zaman, bunun şiddete dönüşmesini önlemek için sizi irite eden şeylerin, kişilerin ve durumların bir listesini yapın. Bu listedekilerden kendinizi uzak tutmaya çalışın. Eğer bu mümkün değilse, sizi öfkelendiren bu şeylerin ne olduğunu anlamaya çalışın. Bu listenin üzerinde çok fazla durdukça listeye yabancılaştığınızı hissedeceksiniz.
Aslında korkuların öfkeye neden olduğunu hatırlayın. İnsan çoğunlukla aşağılanmış ve incinebilir hissettiğinde ve bundan korktuğunda saldırıya geçer. Kendinizi güçlendirdiğiniz sürece, dengeniz ve direnciniz artacaktır. Böylelikle korkunun sebep olduğu saldırganlık da en aza inecektir.
Herkesin hayatında anlaşmazlık ve tartışmalar olması normaldir
Biriyle olan anlaşmazlığınızın yüzlerce sebebi olabilir. Bir konuda, bir kişinin fikirlerini anlamak bazen çok zor olabilir. Bu gibi durumlarda anlaşmazlığa sebebiyet vermemek için o kişiye mümkün olduğu kadar konuşma hakkı tanıyın ve gerçekten ne demek istediğini anladığınızdan emin olun. Ayrıca herkesin hayattaki amacının, değerlerinin ve ihtiyaçlarının farklı olduğunun bilincinde olarak konulara yaklaşın.
Çelişkileri ve yanlış anlaşılmaları çözüme ulaştırın
Eğer yanlış anlaşılmalar ve çelişkiler çözülmezse, zihin karışıklığını takiben bir çeşit meydan okuma hissi ortaya çıkar. Bu meydan okuma hissi stres, gerginlik, hastalıklar, düşük kalitede ilişkiler, agresyon, şiddet derken ailenin bölünmesine kadar gider. En güzeli olaylar şiddet kullanmaya kadar gelmeden, konuları başta açıklığa kavuşturarak, anlaşılır hale getirerek baştan çözmektir.
Öfke Yönetimi
Anlaşmazlığınızı kişisel seviyede halledin
Biriyle yüz yüze olan tartışma yararlı olabilir de olmayabilir de. Bu kişiyle tartıştığınızda yardımcı tavırlar sergilediğinizden emin olmalısınız.
Karşınızdaki kişi şiddet kullanacak ya da sözle saldırabilecek potansiyeldeyse direk olarak görüşmekten vazgeçin. Ya telefonla konuşmayı ya da bir aracı vasıtasıyla derdiniz anlatarak öncelikle kişinin tavrını ve ruh halini anlamaya çalışın.
Aranızda anlaşmazlık olan kişiye başta konuyla ilgili ne hissettiğinizi anlatın ama asla onun ne hissetmesi gerektiğini söylemeyin. Karşınızdakinin kişiliğine eleştiride bulunmayın, davranışına eleştiride bulunun.
Örneğin: “Sorumsuz bir insansın.” demeyin. “Sorumsuzca davrandın” diyebilirsiniz.
Beslenmenize ve yaşam tarzınıza dikkat edin
Stresiniz arttıracak yiyecek ve içeceklerden uzak durun: Özellikle çay, kahve ve kırmızı et gibi. Modunuzu sabit tutmak açısından sigara ve alkol kullanmayın. Erken yatıp erken kalkarak ve düzenli egzersizle vücut kimyanızı dengede tutun.
Öfke Yönetimi
Öncelikle önemli bir başarı kazandığınızı hissedersiniz. Bu da sizin daha pozitif bir tavır içersinde olmanızı sağlar. Daha rahat, daha dinlenmiş hisseder, gece rahat bir uyku çekebilirsiniz.
Anlaşmazlıkları çözmek, sizin çevrenizle daha iyi ilişkiler kurmanıza ve daha mutlu olmanıza yardımcı olur.
Sonuç olarak önemli olan öfkenizi ve sinirlerinizi en iyi şekilde yönetmek ve ifade etmektir. Bunu yaparken ne söylediğinizden ziyade, bir şeyi nasıl söylediğinize dikkat etmelisiniz. Unutmayın, gerçek zafer savaşa girmeyenindir.
Sakin bir hafta dilerim. |