Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış: Avrupalılar'ın ellerinden kozları aldık.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), AB Genel Sekreterliği, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı ve Kayseri Sanayi Odası (KAYSO) iş birliğinde KAYSO Toplantı Salonu'nda ''Türkiye'nin AB'ye Katılım Sürecinde Türkiye Ekonomisi ve Sanayi Politikaları'' konulu panele Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, HAK-İŞ Başkanı Salim Uslu, TÜRK-İŞ Başkanı Mustafa Kumlu'nun yanı sıra panelistler ve sanayiciler katıldı.
Panelde konuşan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB sürecini çok önemsediklerini belirterek iş dünyasının AB'ye giriş konusunda kendilerini desteklemesinin mutluluk verici olduğunu söyledi. Türkiye'de artık AB sürecinin otel ve lüks yerlerde, elit çevreler tarafından tartışılan bir konu olmadığını hatırlatan Bakan Bağış, "AB artık Türkiye'nin 81 ilinde de değerlendirilen bir projedir. Ülkenin dörtbir yanında önemli sosyal projeler hayata geçiriliyor. Bunlar AB'nin toplum projesi haline geldiğinin göstergesi, ortak heyecanıdır. Gerek Osmanlı gerek Cumhuriyet döneminde Anadolu ortak bir değere inanmışsa başarı çabuk sağlanmıştır" dedi.
Ekonominin temelinde KOBİ'lerin büyük bir payı olduğunu işaret eden Bakan Bağış, "KOBİ'ler ekonominin itici gücüdür. KOBİ'lerin önündeki engelleri kaldırmak ve ortak diyaloğu sağlamak için çalışmalıyız. Türk özel sektörü Türkiye'nin en önemli kozudur. Özel sektör, sendikalarımızla, sivil toplum örgütlerimizle, medyamızla, akademik kadromuzla bu süreci el birliğiyle yürütmeliyiz. Farklı endişelerimiz olabilir. Herkesin ürktüğü bir konu olabilir. AB'de her şeyin standardı belirlidir.
AB'ye giren ülkelerin hiçbiri bölünmemiş, aksine birlik ve beraberlikleri, ekonomileri güçlenmiştir. Bu süreç adına Türkiye'de bir takım düzenlemeler yapmaya başladık. 2002'den bu yana ortaya koyduğumuz çalışmalar neticesinde 2 yıl içinde müzakere tarihi aldık. Rahmetli Menderes'in başvuru yaptığı yılın üzerinden tam 50 yıl sonra müzakere tarihi aldık. Avrupalıların ellerinden kozlarını aldık. AB müzakere tarihi vermek zorunda kaldı. AB'ye katılım mecliste kararlılıkla geçilecektir. Tüm muhalefet partileriyle görüştük.
Sayın Baykal ile Brüksel'e giderken konuşma fırsatı bulduk. İnanıyorum ki mecliste reform yasalarına geçirebiliriz. Önümüzde açabileceğimiz çok fazla fasıl yok. Siyasi engellemelerin olmadığı fasıllardan birisi sosyal politika. Bunlardan birisi de sendika yasasıdır. Yasamız AB standartlardan çok uzaktadır. Bu yasa ne işçiyi ne de işvereni korumaktadır. Değiştirirken 2 tarafın da kazanım sağlaması gerekir. Biz geçtiğimiz dönem bu konuda bir çalışma başlattık. O dönemde Rifat ve Mustafa bey o dönemde beklenilmesi istedi. Görünen tablo şu ki Türkiye ve dünya, krizi geride bırakıyor. Artık işçi, işveren bir araya gelerek AB standartları çerçevesinde anlaşmalıdır. İşçiler ve işveren özveri göstermelidir. Ortak bir irade konursa bu iş çözülür. Gerçekten AB'yi istiyorsak bu konularda elimizi taşın altına koymalıyız. AB'yi ben arabanın modelini değiştirmeye benzetiyorum. Eski bir arabayı son model bir arabayla değiştirmeye benzetiyorum. Bu çerçevede alışkanlıklar değişmelidir. Eski arabanın parçaları yeni model arabaya monte edilmeye çalışılmamalıdır" dedi.
Bu dönemde açacakları diğer bir fasılında çevre faslı olduğuna değinen Bakan Bağış, "Çevre Bakanlığı'mız bin 400 sayfalık eylem planı hazırladı. İkinci taslak AB komisyonlarına sunuldu. Egzoz gazlarını azaltmayı planlıyoruz. Daha temiz su içeceğiz, daha temiz denizlerde yüzeceğiz. Bu süreç zor ama doğrudur. Bu süreci geçirenler gayet yüksek yaşam standartlarıyla yaşıyor" diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE ORTAK PAYDALARIMIZA KENETLENMENİN VAKTİ GELMİŞTİR"
Yargı reformu konusunda da adımlar atacaklarını kaydeden Bakan Bağış, "AB Hukuk Birimi kuruyoruz. Buna ihtiyacımız var. Türkiye'de artık hukuk yatırımların önünde bir engel değil önünü açma eğiliminde olmalıdır. Bu çerçevede hukukun kuralları çerçevesinde, demokratik açılım içinde bulunuyoruz. Bu, Türkiye'nin gelişimi için önemli bir süreçtir. Türkiye'de ortak paydalarımıza kenetlenmenin vakti gelmiştir. Türkiye'de herkesi bu sürece katkıda bulunmaya davet ediyoruz.
Sayın Başbakanımızın önderliğinde hep beraber bu açılımı gerçekleştirebiliriz diye düşünüyoruz. Ama bu sürecin AB ile veya AB'nin talebi üzerine baskıyla yapıldığı iddialarını ise komik buluyorum. Bugün Türkiye'de atılan adımlar sadece Avrupa'da değil İslam dünyasında da takdirle karşılanmaktadır. AB sürecini Davos duruşu ve Kayseri tekniğiyle gerçekleştireceğiz. Bu müzakere sürecinde önümüze ne koyulursa imzalamayacağız. Aklın yolu birdir. Onca darbe yaşamamış olsaydık müzakare sürecimiz bu kadar uzun sürmezdi. Kararlı bir iktidarımız var.
Süreci yakından takip eden bir cumhurbaşkanımız var. Kapı gibi bir başbakanımız var. AB Cumhuriyet'ten sonra en büyük çağdaşlaşma projesidir" dedi.
"ESAS MÜZAKERE TÜRK İNSANININ KENDİ İÇİNDEDİR"
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da AB'ye giriş sürecinin sivil toplumla sürekli diyalogla başarıya ulaşacağını söyledi.
Hisarcıklıoğlu, "Bugünkü dünya düzeninde artık ülkeler katılımcı demokrasi anlayışıyla yönetilmektedir. Yeni anlayış, her alınacak karaalıkla geçilecektir. Tüm mrlarda işin paydaşlarıyla beraber karar almaktır. Bunun en güzel örneğini bugünlerde yaşıyoruz. 24 Mart'ta Siirt'te ilkini yaptığımız toplantının ikincisini Kayseri'de yapıyoruz. AB sürecinde insanların bilinç düzeyini artırmaya çalışıyoruz. AB konusunda insanların çekinceleri var. Bu, 1994 yılında gümrük birliği konusunda da yaşanmıştı. Gümrük Birliği'nin ardından Kayseri 1 milyar doları aşan ihracat rakamına ulaştı. Ben her ortamda söylüyorum. Allah bize petrol, doğal gaz vermemiş ama mükemmel bir müteşebbislik ruhu vermiş. Bu yüzden idarecilerimize önümüzü açın, pazarları gösterin diyoruz. İmkanların sağlanmasıyla birlikte bugün Türkiye ihracatı nereden nereye geldi. Türkiye'nin bundan bir süre önce ihraç mallarının büyüklüğünü tarım ürünleri oluşturuyordu. Şimdi ise sanayi ürünleri oluşturuyor. Bu süreçten en karlı, Türk insanı çıkacaktır. Ekonomi ve kişisel haklar konusunda insanların önünün açılması gerekiyor" dedi.
"HER RAKİP İNSANA YENİ ÇALIŞMA KABİLİYETİ KAZANDIRIR"
Devlet'in insanları için var olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, "Eğer zengin olunmak isteniyorsa sıkı devletçilik politikası akıldan bile geçirilmemelidir. Esas müzakere Türk insanının kendi içindedir. 1980 öncesinde bugünkü tabloyu görmek mümkün değildi. Bundan 30 yıl önce işçi, işveren yan yana gelemiyordu. Tabii ki farklı düşünenler olacaktır. Ancak farklı düşünülse de memleket için faydalı olanı yapabilme özverisine gelindi. Bu süreç tamamlandı.
Artık Türk insanı olarak ne yapacağımızı, nereye gideceğimizi tartışarak sonuca ulaşacağız. Rakipten korkulmaması gerekmektedir. Her rakip, insana yeni çalışma kabiliyeti kazandırır. AB'de bazı ülkeler Türkiye'den çekiniyor. Lider olmamızdan korkuluyor. AB'deki rakiplerimiz, yarın ortağımız olacak ülkeler dünyada olmayan koşullar sunuyorlar. İmtiyazlı ortaklık teklifinde bulunuyorlar. Dünyada böyle bir geçerlilik düzeyinde anlaşma olamaz. Türkiye 2004 yılında tam üyelik müzakerelerini başlatmıştır. Bundan sonra imtiyazlı ortaklık teklifi yapmak ahlaki ve etik değildir. Bunu kendi toplumlarını avutmak için yapıyorlar. Tam üyeliğin dışında bir seçenek kabul edilemez. Türkiye belirtilen standartları sağladığında belki birliğe giriş için kendisini gözden geçirecektir. Türkiye'ye tarife dışı engeller çıkarılıyor. Malların dağıtımına serbestlik sunuluyor ancak nakliye işleminde kota uygulanıyor. Biz bu süreci zenginleşmek için istiyoruz. Yaşam standartlarımızı yükseltmek için istiyoruz" diye konuştu.
Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu ise hükümetin AB'ye giriş sürecinde izlediği politikaları olumlu karşıladıklarını, Türkiye'nin AB'ye olduğu kadar AB'nin de Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu kaydetti. Son günlerde tartışılan demokratik açılıma da değinen Kumlu, çözümün demokrasi içinde aranması gerektiğini vurguladı.
HAK-İŞ Başkanı Salim Uslu da Türkiye'nin çok ciddi bir sanayi politikasına ihtiyaç duyduğunu dile getirdi. Türkiye'nin kısır siyasi çekişmelerle enerjisini boşa harcadığını kaydeden Uslu, toplumsal mutabakat sağlanarak gelişmişlik düzeyinin yükselebileceğini vurguladı.
Kayseri Sanayi Odası Başkanı alıkla geçilecektir. Tüm mMustafa Boydak, Kayseri'nin 2002 yılından bu yana hızla gelişerek sanayi, ticaret ve şehircilik açısından önemli mesafeler katettiğine dikkat çekti. Küresel krizle birlikte büyümenin durduğunu belirten Boydak, ekonomideki sıkıntıların aşılmasıyla gelişmenin yeniden hızlanmasını beklediklerini ifade etti.
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Başkanı Hasan Ali Kilci de İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Türkiye'nin AB hedefini seçtiğini ifade etti. Türkiye'nin AB ile çok sıkı ilişkiler içinde olduğunu dile getiren Kilci, en basit örneğiyle Türkiye'nin dış ticaretinin yaklaşık 3'te 2'sini AB ülkeleriyle yaptığını anımsattı. AB'ye giriş konusunda kararlılık bulunduğunu vurgulayan KTO Başkanı, buna karşılık AB'nin Türkiye'nin birliğe girişi konusunda samimi davranmadığını, bu niyetin zaman zaman gün yüzüne çıktığını savundu. Kilci, Bakan Bağış'a seslenerek ülke vicdanının kabullenemeyeceği tavizler verilmemesi gerektiğini söyledi. Konuşmaların ardından Bakan Bağış'a KAYSO amblemli porselen tabak hediye edildi.
|