Astım hastalığını dış ortamda bulunan çeşitli alerjenler, sigara dumanı, duygusal faktörler, egzersiz, soğuk havaya maruz kalma gibi faktörler tetikliyor. Gebelik döneminde sigara içen annelerin, çocuklarında astım ve diğer solunum sistemi hastalıklarının daha sık görüldüğüne dikkat çeken uzmanlar, astımın gelişmiş ülkelerde daha sık görüldüğünü belirtiyor.
Uzm. Dr. Burhanettin Alkan, ataklar dışında çoğu kez hiçbir yakınması olmayan hastada atak sırasında nefes darlığı, öksürük, hışıltılı solunum, güçlükle balgam çıkarma, göğüste sıkışıklık hissi gibi belirtiler görüldüğünü söyledi. Bu belirtilerin şiddeti hastadan hastaya çok büyük değişiklikler gösterebildiğini anlatan Dr. Alkan, "Ataklar genellikle gece sabaha karşı ortaya çıkar, kendiliğinden veya ilaç kullanarak geriler ve kaybolur, ancak yeni bir atakla tekrar ortaya çıkar.
Tedavi görmemiş ya da düzensiz tedavi görmüş olgularda, zamanla atak sıklığı ve şiddeti artar. Bu hastalarda nefes darlığı, hışıltılı solunum ve göğüste sıkışıklık hissi gibi belirtiler süreklilik kazanabilir. Astımın görülme sıklığı, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte yaklaşık olarak yüzde 10-yüzde 15 kadardır ve gelişmiş ülkelerde oranın daha yüksek olduğu bilinir." dedi.
Astım için risk faktörlerinin genetik ve çevresel faktörler olmak üzere iki ana grupta ele alınabileceğini belirten Alkan, genetik faktörlerden en önemlisinin alerji olduğunu kaydetti. Mesleki bazı toz ve kimyasal maddelerle, sigara dumanı ve hava kirliliğine maruziyetin de çevresel faktörle olduğunu dile getiren Alkan, "Yapılan çalışmalarda tüm dünyada astıma en sık neden olan alerjenin ev tozu akarları olduğu görülmüş ve bu durumun yaşamın başlangıcında, yani bebeklik döneminde evde yoğun olarak ev tozu akarlarına maruz kalmanın sonucu olduğu anlaşılmıştır.
Yine çevresel faktörlerde sigara dumanına maruz kalma son derece önemlidir. Örneğin, gebelik döneminde sigara içen annelerin, çocuklarında astım ve diğer solunum sistemi hastalıklarının daha sık görüldüğü saptanmıştır. Sigara, aynı zamanda ortamda bulunan alerjenlere karşı duyarlılık gelişmesine sebep olmaktadır. Astım, karakteristik olarak ataklar halinde seyreden; nefes darlığı, göğüste sıkışıklık hissi, hışıltılı solunum, öksürük, zor çıkarılan çok koyu, sert ve yapışkan balgam gibi yakınmalara neden olan akciğer hastalığıdır.
Hastaların birçoğunda astımla birlikte alerjik rinit (saman nezlesi, alerjik nezle), sinüzit, alerjik konjonktivit (göz alerjisi), egzama gibi hastalık öykülerinin de olduğu saptanır. Yine hastaların atakları ile ilgili özellikler sorgulandığında, bunların çoğu kez gecenin ilerleyen saatlerinde ve sabaha karşı ortaya çıktıkları veya tetikleyen faktörlerle (alerjen, soğuk hava, kirli hava, sigara dumanı) karşılaşma durumunda geliştikleri anlaşılır." diye konuştu.
Atakların şiddetinin sadece hafif bir öksürükten, yoğun bakıma yatmayı gerektirecek ciddi solunum yetersizliğine kadar çok geniş bir yelpazede geliştiğini söyleyen Uzm. Dr. Burhanettin Alkan, atakların kendiliğinden gerileyebileceğini ya da geçebileceğini, ancak hastanın astım ilaçları kullanarak rahatlayabileceğini söyledi. Astımın, hastalık çok ilerleyip geri dönüşümsüz safhaya girmediği sürece kolaylıkla kontrol altına alınıp tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu hatırlatan Alkan, tedavide kullanılan ilaçların temel olarak solunum yoluyla alındığını kaydetti |