Başbakan Recep Tayyip Erdoğan IMF toplantısında yaptığı çağrının Taksim’deki gösterilerle bağdaştırılmasına tepki gösterdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'dışarıdaki protestolara kulak vermeliyiz' yönündeki açıklamalarının yanlış anlaşılmaması gerektiğini belirterek, "Taksim'deki, İstiklal Caddesi'ndeki mağazaların bankaların çerçevelerini indirenleri kast etmiyorum. Ben, dışarıdaki mağdurların protestolarını kast ediyorum. Protesto saldırı değildir, protesto cam çerçeve indirmek değildir. Siz orada bir eylem yaparken, yeni mağdurlar meydana getiriyorsunuz, oradaki esnafın ne günahı var" dedi.
Başbakan Erdoğan, Yıldız Teknik Üniversitesi'nin 2009-2010 Akademik Yılı Açılış Töreni'ne katıldı. Konuşmasında, eğitim üzerindeki baskı ve kontrol arzusunun, aynı derecede olmasa bile demokratik ülkelerde dahi zaman zaman hayata geçirilmek istendiğini, bu arzu ve niyetin her zaman tartışma konusu olduğunu belirten Erdoğan, "Ülkemizde gerek ilk ve orta öğretimin, gerek üniversitelerin bu bağlamda sıkça gündeme geldiği zamanları hepimiz hatırlıyoruz. Görevde bulunduğumuz süre içerisinde kimi temsilcilerle görüş ayrılıklarımız oldu. Bu normal. Milli eğitim sistemi, üniversiteler tartışma konusu oldu. 7 yıllık süreçte eğitimin kalitesini artırmak, üniversitelerimizin dünya ile rekabet edebilecekleri bir zemini inşa etmek ve üniversitelerimizi özgür düşüncenin merkezi haline getirmek en büyük hedeflerimizden biri olmuştur. Herkes bizim gibi düşünecek diye bir derdimiz asla yok. Tartışmalar olacak tabii Biz hakikat güneşini bulalım, onunla bütünleşelim" dedi.
Başbakan Erdoğan, tek tipi dayatanların, Türkiye'de insanlara büyük zarar verdiklerini ifade etti. Bu ülkenin her bir vatandaşının birinci sınıf vatandaş olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Rengi ne olursa olsun, düşüncesi ne olursa olsun birinci sınıftır. Bunun üzerinde kimse spekülasyon yapamaz, yapmamalıdır. Herkesin emaneti şu anda bulunduğumuz konum sebebiyle bizim omuzlarımızdadır.
Biz efendi değiliz, hizmetkarız. Öyleyse bu kavga, bu dayatma niye. Herkesin yaşam tarzı, bizim emniyetimiz altındadır. Herkes beni de sorgulasın, beni de eleştirsin. Bana, partime yönelik düşüncelerini serbestçe dile getirsin ama hakaret etmesin. Ayrıldığımız nokta burası, eleştirsin bunda bir sıkıntımız yok ama hakaret etmesin. Demokrasi, hukukun ve ifade özgürlüğünün hukukun gereği de budur, ifade özgürlüğünün de bir sınırı vardır. Vatandaşın özgürlük alanına müdahale ettiğiniz anda siz de dayatmacı durumuna düşersiniz. Özgürlük alanlarına saygılı olmak suretiyle özgürlüğümüzü kullanacağız, daha ileriye gidersek dayatmacı konumuna düşeriz" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün yaptığı 'dışarıdaki protestolara kulak vermeliyiz' yönündeki açıklamasının yanlış anlaşılmaması gerektiğini belirtti.
Sözleriyle, mağdurları ifade ettiğini belirten Erdoğan, "Taksim'deki, İstiklal Caddesi'ndeki mağazaların, bankaların çerçevelerini indirenleri kast etmiyorum. Ben, dışarıdaki mağdurların protestolarını kast ediyorum. Protesto saldırı değildir, protesto cam çerçeve indirmek değildir. Siz orada bir eylem yaparken, yeni mağdurlar meydana getiriyorsunuz, oradaki esnafın ne günahı var. Onun belki de o haftalık, belki de bir aylık kazancına bedel. Bunu yapmaya hakkınız var mı. Ne adına bunu yapıyorsun" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, IMF protestoları için 14 ayrı nokta tahsis edildiğini hatırlatarak, herkesin tahsis edilen o noktalarda tepkisini rahatça dile getirebileceğini belirtti. Gösteriler sırasında kullanılan demir misketlere de değinen Erdoğan, "Eğer protesto edeceksen gel megafonu al eline, bağır çağır. Tahsis edilen 14 nokta var. Git orada ne istiyorsan yap ama gelip de cam çerçeve indirme. Bunu hiçbir şeyle ifade edemezsin. Başkasının özel alanı, esnaf, tüccar, oradan ekmeğini kazanacak. Siz onu gidiyorsunuz, orada bu duruma düşürüyorsunuz. Dün bunu tabi ifade ettiğimde bugün de yazılı ve görsel medyada baktım ki ciddi olarak yer almış. Onlar yine işi farklı yerde değerlendiriyor. Misketler kullanıyorlar ki, demir misketler. Bu misket bir vatandaşa isabet etse, Allah göstermesin onu orada komaya sokar. Bunun kalkıp da insani olduğunu söylemek, hak olduğunu söylemek haksızlıktır" açıklamasında bulundu.
Sözlerinin sonunda, üniversite öğrencilerinin daha iyi şartlarda eğitime devam etmeleri için burs ve yurt imkanlarını önemli ölçüde iyileştirdiklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Üniversite öğrencileri detaylı araştırma yapmadan tepki ortaya koyuyor. Talep eden kim olursa olsun burs, kredi kesinlikle veriyoruz. Geri döndürme yok. Daha güçlü olduğumuz zaman bunu daha da artıracağız" dedi.
'Başbakanlık kendisi için yer ayarlama noktasında' yönündeki tartışmalara da cevap veren Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hamdolsun bizim yıllar yılı İstanbul'da bir sorunumuz vardı ama Dolmabahçe sarayının uzantısı olan eski Beşiktaş kaymakamlığının olduğu köşkü bize tahsis ettiler. Bir ucube inşa etmişlerdi, yıktık ve düzenledik. Oraya yerleştik. Başbakanla görüşmek isteyen basın mensupları, ofisimizin ne durumda olduğunu görsünler. İlime bu kadar önem veren bir medeniyetin torunları olacaksın, 'hayır burada ofisim olsun, oturayım' diyeceksin. Yok öyle bir şey. İlime çok önem veren bir medeniyetin torunlarıyız, ilim tahsil edenlere saygısızlığımız olmaz. Dolmabahçe'deki yerde ben, bakan arkadaşlarım görüşmelerimizi rahatlıkla yapıyoruz."
|