|
NASR: İSLAM DÜŞÜNCE GELENEĞİ DİRİLTİLMELİ |
|
|
İslam dünyasının önde gelen düşünürlerinden Seyyid Hüseyin Nasr, İstanbul'da yüzlerce kişiye hitap etti. İşte Nasr'ın konuşmasından notlar:
Murat Hazine / TIMETÜRK
20.yüzyıl İslam düşüncesinin etkili isimlerinden Seyyid Hüseyin Nasr, Bilim ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen '20. Yüzyıldan Ne Öğrendik, 21 Yüzyılda Ne bilmeliyiz?' konulu yuvarlak masa toplantısına katılarak, dinleyicilere hitap etti.
20.Yüzyıl Modernizmin Sora Erdiği Yüzyıldır
Bilim ve Sanat Vakfı(BİSAV) Genel Merkezi'nde bulunan Vefa Salonunda düzenlenen toplantıya katılımın yoğun olduğu gözlendi. Dr.İbrahim Kalın'ın sunuş konuşmasıyla başlayan programda yaklaşık 40 dakika konuşan Seyyid Hüseyin Nasr'ın konuşması ardışık tercümeyle katılımcılara dinleyicilere aktarıldı.
Azerbeycan Bilimler Akademisi tarafından düzenlenen bir toplantıya katılmak için Azerbeycan'a gitmek için hazırlandığını ve ilk kez Azerbeycan'a gidecek olmasına karşın Dışişleri Bakanı Prof.Dr. Ahmet Davutoğlu'nun kendisini birkaç günlük bir ziyaret için Türkiye'ye davet ettiğini belirterek sözlerine başlayan Seyyid Hüseyin Nasr, konuşma konusunun da Dr.İbrahim Kalın tarafından belirlendiğini dile getirdi.
20.yüzyılın önemli bir kısmını tecrübe ettiğini söyleyen Nasr, 20 asrın Müslümanlara ve insanlığa neyi öğrettiğinin, 20.asırda aslında neye ihtiyaç duyulduğunun ve İslam dünyası için neyin gerekli olduğunun billinmesi gerektiğini ifade etti.
'Aydınlanma Projesi Başarısızlığa Uğradı'
Sistematik bir şekilde konuyla ilgili derlediği bilgileri ve düşüncelerini paylaşan Seyyid Hüseyin Nasr, 20 yüzyılla ilgili olarak bilinmesi gereken en önemli şeyin, 20. asırda aydınlanma projesinin başarısızlığı olduğunu öne sürdü. Batılı aydınların gittikçe artan eleştirileri ve postmodernizm gibi kavramların, modernizmin ve aydınlanma projesinin sona erişinin işaretleri olduğunu söyleyerek, dünyada yeni bir gücün yükseldiğini ve artık meşhur Amerikan mottosunda söylendiği üzere 'Batıya git genç adam' denilmediğini artık 'Doğuya git genç adam' denildiğini belirtti. Artık doğunun yüzeysel olarak değerlendirilmediğini, doğudaki otantik geleneğin daha iyi anlaşıldığını anlatan Nasr, 20. asırda gördüğümüz diğer önemli değişimin de 'dinileşme' olduğunu iddia etti. 20. asrın başında herkesin sekülerleşmenin gittikçe artacağını düşündüğünü ancak bunun tam aksine sekülerleşmenin sona erdiğini ve dinileşme sürecinin işaretlerinin görülmeye başlandığını dinleyicilerle paylaşan Nasr, bilim ve teknolojinin çevreye zarar verecek boyutlara ulaştığının altını çizdi.
20.Asrın Yükselen Gücü: Gelenek
Nasr, Küreselleşme süreciyle birlikte artık medeniyet(civilization) sözcüğünün de batıya özel bir mana muhteva etmediğinin anlaşıldığını, Huntington'ın kullandığı manasıyla dahi, medeniyet sözcüğünün artık doğu ve batı medeniyetlerini kapsar hale geldiğini söylerken, buna paralel olarak 'Gelenek' kavramının da yükselişe geçtiğini dile getirdi. Rene Guenon'ın 20.yüzyılda bu konuyu ilk gündeme alan kişi olduğunu anlatan Nasr, Modern Dünyanın Bunalımı - Krizi kitabının ekonomik krizlerin artık piyasaya para pompalanarak aşılamayacağını ortaya koyduğunu söyledi. Nobel ödüllü iktisatçı Krugman'ın dahi konuya artık bu perspektiften yaklaştığını dinleyicilerle paylaşan Seyyid Hüseyin Nasr, iktisadi anlamda 20.yüzyılın ekonomik düzenleme algılarının yok olduğunu dillendirdi.
Öte yandan, 20.yüzyıldaki insan algısının yanlışlığının fark edildiğini söyleyen Nasr, insanın manevi ihtiyaçları da olan bir varlık olduğunun kabul gördüğünü, dolayısıyla iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte çevrenin daha iyi görüldüğünü ve insan algısındaki değişimin bu anlamda da aşikar olduğunu belirtti.
'İslam Birliği Projesini Konuşmalıyız'
Daha sonra İslam dünyasının meselelerinden bahseden Nasr, Müslümanların batıya karşı hissettikleri aşağılık kompleksini aşmaları gerektiğini söyledi. Diğer taraftan, halen İslam Birliği projesinin ciddi ve ayakları yere basan bir üslupla konuşulmuyor olmasının ciddi bir eksiklik olduğunu dile getirerek, İslam düşünce geleneğinin bir bütün olarak yeniden kurulması gerektiğini belirtti. Müslüman bir entelektüel sınıfının da gereklilikler arasında olduğunu anlatan Nasr, ikinci sınıf batılı aydın görünümünde olmayan, batıda ilgi görmeyen aydınların değil kendi sorularımızı sorabilen ve kendi cevaplarımızı verebilecek olan aydınların yetişmesi gerektiğini söyledi.
'Şii-Sünni Kavgasının Hiçbir Gerçek Sebebi Yok'
Son dönemde yeniden yükselişe geçen Şii-Sünni mücadelesine de değinen Nasr, bu kavganın hiçbir gerçek sebebi bulunmadığını ve tarihi bazı anlaşmazlıkların kesinlikle bugün Müslümanların birbirine vurmasına dayanak teşkil edemeyeceğini ifade etti.Batılıların da ciddi mezhep savaşları yaşadığını ancak bugün sorunsuz işleyen birlikler kurabildiğini söyleyen Nasr, İslam dünyasında böylesi bir kavganın var olmaması gerektiğini ifade etti.
Konuşmasını sonlandırmasının ardından soruları da yanıtlayan Nasr, konferans salonunda çıkarken de dinleyicilerle bir süre sohbet etti.
Seyyid Hüseyin Nasr Kimdir?
1933 Tahran doğumlu İanlı yazar, akademisyen.Yüksek öğrenimini Massachusetts Institute of Technology’de fizik dalında yaptı. (1954). Harvard Üniversitesi nde jeofizik alanında yüksek lisans (1956), bilim tarihi alanında doktora yaptı (1958).
İran İslam Devriminden sonra ülkesinden temelli ayrılıp Amerika'ya yerleşti. Çeşitli üniversitelerde öğretim görevliliği de yapmış olan Nasr, halen George Washington Üniversitesinde İslam Araştırmaları profesörüdür (1984-). İslam, felsefe, karşılaştırmalı din ve çevre konularında konferansları ve çoğu İngilizce'de olmak üzere pek çok kitabın ve 250 civarında makalenin yazarı olan Nasr, gelenekselci akımın yaşayan önemli sözcülerinden de biridir.
|
|
|
|
Sayfayi öner |
Yorum Ekle |
|
Yorumlar(0) |
Oluşturma | 16 Ekim 2009 Cuma 18:01 |
|
|
|
|