|
'GENÇLERİ POLİSİN KARŞISINA ÇIKARAN PSİKOSOSYAL NEDENLER' |
|
|
Kayseri Emniyet Müdürlüğü'nde görevli psikolog Murat Tezcan, gençleri suça iten sebepleri anlatırken psikososyal etkenlerin önemini vurguladı.
Kayseri Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis psikolog Murat Tezcan, www.kayseri.pol.tr'de yaptığı açıklamada, gençleri suça iten nedenlerin başında mekan, meslek, ekonomik düzey ve göç gibi sebeplerin geldiğini söyledi.
15-24 yaş grupları arasında bulunan gençlerin suç işleme riskinin yüksek olduğunu söyleyen Tezcan, suç işleyen çocukların ve gençlerin yaklaşık yüzde 90'ının kentlerde, yüzde 10'unun kırsal bölgelerde oturduğunu, darp, yaralama, hırsızlık gibi suçların daha çok kentlerde oturan gençler tarafından işlendiğini kaydetti.
Suç işleyen gençlerin büyük çoğunluğunun öğrenim durumunun ilkokul düzeyinde olduğunu vurgulayan Tezcan, "Suç işleyenlerin yüzde 43'ünün babaları, yüzde 62'sinin anneleri okur-yazar değildir. Özellikle büyük kentlerde geçici işi olan ya da işsiz gençlerin suç işleme oranı yüksektir. Gençlerin önemli bir kısmı ekonomik sıkıntı ve yoksulluk nedeniyle suç işlemektedir. Öte yandan küçük yerleşim birimlerinde suç işleyenlerin çoğunluğunu aynı bölgede doğmuş kişiler oluşturduğu halde, büyük kentlerde suç işleyenlerin büyük çoğunluğunu kırsal kesimde doğup sonradan şehre göç etmiş kişiler oluşturmaktadır" ifadelerini kullandı.
Gençlerimizi suça iten nedenlerin başında toplumsal adaletsizlik algısı ve uyum sorunlarının yer aldığını kaydeden Tezcan, her insanın kendini geliştirerek toplumda saygınlık kazanma ihtiyacının olduğunu ifade etti.
Tezcan şöyle devam etti: "Gençler toplumda prestij kazanma ve statü sahibi olma gereksinimi duyarlar. Bu nedenle gençlerin toplumsal uyumu, büyük ölçüde bu gereksinmenin karşılanmasına bağlıdır. Ancak yaşanan iç göçler, toplumsal uyumu bozan bazı sosyal sorunları da beraberinde getirebilmektedir. Kente ailesiyle birlikte ya da tek başına gelen çocuk, kentte kavuşacağını sandığı eğlence, macera, şöhret ve zenginliği bulamamakla birlikte; yetersiz eğitim, yetenek ve olanak eksikliği gibi nedenlerle arzuladığı iş ve geleceği elde edemeyeceği düşüncesine kapılmaktadır. Bununla birlikte gencin erken yaşta çalışmak zorunda kalması hem eğitimini aksatmakta hem de iş çevresinde zararlı alışkanlıklar edinebilmesine yol açmaktadır. Genç kendi içinde bunları yaşarken şehirdeki insanların çoğu, kendisini hayat tarzlarına ve düşünce yapılarına aykırı görmekte ve bulundukları ortam içinde onu görmek istememektedirler. Bu da gencin toplumsal uyumunun bozulmasına ve şehirdeki insanları ötekileştirmesine neden olmaktadır. Son günlerde yaşanan mala zarar verme olaylarına bakıldığında gençlerin aslında öteki olarak gördüğü insanlardan hak talebinde bulundukları ve kışkırtmalar sonucunda zarar vermeye yöneldikleri görülmektedir. Bunda hiç kuşkusuz gençlerin bu toplumsal uyum sorununu kendi emelleri doğrultusunda işleyen örgütlerin payı büyüktür. Bu örgütler, amaçlarını gerçekleştirmek için öncelikle genci, bireysel kişiliğinin anlamsızlığına ve değersizliğine, buna karşılık içine gireceği grubun ve bu grubun amacının büyüklüğüne, yüceliğine inandırmaya çalışmaktadır. Bu da gence bu değersiz kişiliğinin, kendisini bu duruma getiren adaletsiz düzene ve öteki kişilere karşı yaptığı eylemlerle anlam kazanacağına ve kahraman olacağına ilişkin inancın aşılanmasından geçer." |
|
|
|
Sayfayi öner |
Yorum Ekle |
|
Yorumlar(0) |
Oluşturma | 05 Ocak 2010 Salı 14:18 |
|
|
|
|