Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, “bazı kurumlara sözlü sınavla bazı kurumlara da KPSS olmadan yazılı ve sözlü sınavla eleman alınması kararı, kamuda kadrolaşmanın geldiği içler acısı hali gösteriyor” dedi.
57. Hükümet döneminde, kamuda kadrolaşmanın önüne geçmek amacıyla kamuya personel alımlarının merkezi sınavla yapılmasına karar verilmişti. Bu uygulama sayesinde kamuda çalışmak isteyen herkes, eşit şartlarda KPSS’ye girip, aynı sorulara cevap verip memur olma hakkına kavuşmuş, böylelikle kamuda torpil arama dönemi de kapanmıştı.
O günden bu yana gençlerimiz, kimseye minnet etmeksizin, siyasi yandaş olmak zorunda kalmaksızın KPSS sınavına girerek, memur olmaya çalıştı. Ancak geçtiğimiz yıl ortaya çıkan kopya skandalı ile son yıllarda bazı kimselerin, bu eşitliği bozmaya çalıştığı ortaya çıktı. Kopya olayına karışan kaç kişinin haksız yere kamuya yerleştirildiği ise bir türlü öğrenilemedi.
Ancak 17 Ağustos 2011 tarihli Resmi Gazete’de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bünyesine alınacak sözleşmeli personelin sözlü sınavla göreve başlatılacağını öngören bir kararname yayımlandı. Bu kararnamede adeta AKP iktidarının “Ben kamuda açıkça kadrolaşmak istiyorum. Ben kimi istersem, kamuda o çalışır” demek istediğini belirtmiş ve çekincelerimizi ortaya koymuştuk. Özellikle bundan sonra başka kurum ve kuruluşlarında benzer uygulamalarla KPSS’nin eşitlikçi yapısını ortadan kaldıracak uygulamalara imza atacağını belirtmiştik.
Bugün gelinen noktada Danıştay, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ve ÖSYM’ye sözleşmeli personel alınmasına yönelik usul ve esasların kurumlarınca belirlenmesi yönünde bazı düzenlemeler yapıldığını görmekteyiz. Özellikle Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların geçici 10. maddesi ile ÖSYM’ye kendi belirleyeceği usul ve esaslarla 20 kişiye kadar personel alınmasını sağlayan hükmü, kanunlara ve eşitlik ilkesine uygun olmadığı gerekçesiyle daha önce yargıya taşımıştık. Yargı kararı ile bu hüküm iptal edildi ve haklılığımız ortaya çıktı. Ancak yeni uygulama ile 20 kişilik sınır 60’a çıkarılarak, kanunların arkasından dolaşmaya çalışıldı ve daha büyük adaletsizlikler yaratacak bir uygulamaya imza atıldı.
Bu durum kamudaki kadrolaşma noktasında iktidarın geldiği noktayı açıkça göstermektedir. Bu yolla iktidar kamuda daha rahat kadrolaşabilmek için kendisinden önce gelen 57. Hükümetin kurduğu güvenilir ve adil yapıyı delerek, yeni formüller geliştiriyor. Bu yolla KPSS sınavına giren 3 milyona yakın gencimizin hayalleri yıkılıyor, umutları yok ediliyor, emekleri hiçe sayılıyor.
Buna göre; ilgili kurumlar artık memur ve sözleşmeli personel alımını kendisi yapacaktır, kendisi ilana çıkacaktır. İlana, KPSS'den 70 ve üzeri puan alanlar başvuru yapabileceği gibi bazı kurumlarda KPSS sınavına girmeyenlerin de kurumun yapacağı sınavla kamuya atanması mümkün olacaktır. Böylece bir tarafta kamuda görev yapabilmek için KPSS’ye umut bağlamış milyonlarca insanımız beklerden, diğer tarafta “işini bilenler” sınava dahi girmeden kamuya atanacaktır. Böyle bir uygulamanın hakkaniyetle, eşitlikle ve adaletle bağdaşır hiçbir tarafı yoktur.
Siyaset koridorlarında referans bulmaya yönlendirilen vatandaşlarımızın, kamu hizmetlerini hangi ruh hali içinde yerine getireceklerini tahmin etmek pek de zor olmasa gerektir. Önümüzde doğru uygulamalar varken, adında adalet olan bir partinin, sistemi kokuşturmaya, her türlü suistimale açık bir şekle getirmeye çalışması; vatandaşlarımızın “bizden olanlar ve olmayanlar” diyerek ayrıştırmaya tabi tutulması son derece tehlikeli bir yaklaşımdır.
Dolayısı ile insanlarımızı iktidar partisi yandaşı olmaya zorlayan, “bi-taraf olan bertaraf olur” anlayışının memur alım işlemlerinde de hâkim kılınmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Bu tarz yaklaşımlar, ülkemizin bir parti devletine doğru gittiğinin göstergesidir. Siyasi iradeyi bu yanlıştan bir an önce dönmeye, adalet ve eşitlik ilkesini gerçek anlamda hayata geçirmeye davet ediyoruz. Aksi taktirde Türkiye Kamu-Sen olarak konuyu yargıya götürmeye kararlıyız.
|