İstanbul Altın Borsası Başkanvekili Osman Saraç ile sohbeti keyifli, tavlası keyifsiz bir görüşme yaptım. Detayına girmeden şu kadarını söyleyebilirim ki Saraç, beni kırmamak adına tavla oynadı. Bu nedenle oyunu kısa kestik.
Oyunun sonucunun da bir önemi olmadığını baştan vurgulayalım. Küresel kriz karşısında güvenli liman özelliği öne çıkan altının öyküsünü bir de borsacı açısından dinlemek istedim.
Altının ons başına yaklaşık 700 dolarlık yükselişle yaşadığı dalgalanma borsanın fiziki kapasitesini de zorlamış. Haziran ayında borsanın saklama kasalarında 1 milyar lira karşılığı (10 ton) altın bulunduğunu anlatan Saraç, 12 Ekim itibarıyla bu rakamın 1.6 milyar liraya (16 ton) çıktığını anlattı. Dört ayda yaşanan bu artışın kasalarda yer bırakıp bırakmadığını sorduğum Saraç, şu yanıtı verdi: “İstanbul Altın Borsası’nın birinci görevi tescil mekanizması, ikincisi borsa olarak oluşan hakemlik rolümüz, üçüncüsü ise saklama. Son dönemde bu rolümüz ön plana çıktı.
Saklama konusunda hiçbir sıkıntımız yok ama saklamayla ilgili ilave çalışma yapıyoruz. Saklama merkezimizin yetmeyeceğini öngördük. İkinci bir merkez kurduk. Yerini söylemek istemiyorum. Kısa zamanda devreye alacağız. Tabii biraz da riski dağıtmak istedik.” Saraç, kasalar ve güvenliğe dair bazı bilgiler verdi ama sonra yazılmamasını rica etti. Ekibiyle daha önce yaptığımız görüşmede de kasalara ‘şöyle bir göz atma’ isteğimin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı belirtilmişti.
‘MİLYON ONSLA ANLAŞMA YAPAN BÖYLE DİYOR’
Kıymetli maden depo hesaplarının yazın iki ayda iki kat arttığına dikkat çeken Saraç, fiyat trendi son günler kırılmış olsa da orta ve uzun vadede yatırımcıları zarar ettirmeyeceğini savundu. Dünyada önemli altın piyasası oyuncularının üyesi olduğu London Bullion Market Association’un eylül ayında Kanada Montreal’da yıllık toplantısında yapılan bir ankete dikkat çeken Saraç, “Gittimizde 1800 dolar seviyesindeydi. ‘1600 dolar seviyesini görebilir’ dendi. 1600’lerde bir süre duracağı ve uzun vadede Çin kaynaklı fonların alımı ve bireysel yatırımcılar nedeniyle 2012’de 2200 dolara kadar mesafenin mümkün olduğu dile getirildi” dedi.
Borsa başkanı olarak bir öngörüsü olamayacağını ama ankette ortaya konulan öngörülerin sağlıklı olduğunu düşündüğünü bildiren Saraç, “Bunlar zaten piyasa yapıcı bankalar ve ticareti yapan insanlar. O fiyatları meydana getiren milyon onslarla anlaşma yapan bankalar böyle bir öngörüde bulunuyorsa sağlıklıdır” diye konuştu. Altın kriz dönemi yatırım aracı olduğu için Saraç, “Bu ekonomilerin bir süre daha toparlanamayacağı anlamına geliyor” şeklinde konuştu. Altın fiyatında spekülasyonun üçüncü veya dördüncü neden olduğunu anlatan Saraç, “Hesaplarda binlerce kişilik ciddi artış var” dedi.
"PIRLANTADAN VERGİ TAHSİL EDİLEMİYOR"
Nisan ayında işlemlere başlayan elmas piyasasında üye sayısının 100 olduğunu ama bunu birkaç katına çıkarmak istediklerini belirten Saraç, “Elmas piyasasına daha küçük sermayeli ama isim yapmış insanların üye olabileceğini düşünüyoruz” dedi. Faal piyasa olması ve pırlanta ticaretinin kayıt altına alınmasına aracılık edilmesi için üreticinin üzerindeki yüzde 20’lik ÖTV’nin kaldırılması gerektiğini vurgulayan Saraç, şunları söyledi: “Vergi tüketicinin üzerinde olmalı.
Maalesef ÖTV alınamıyor. Bir otomobili cebinize koyamazsınız. Ancak 1 milyon dolarlık pırlantayı cebinizin köşesine koyarsınız. Serbest dolaşabilen bir üründen bahsediyoruz. Hiçbir kaydın olmadığı bir üründe maalesef vergiyi tesis ve temin edemezsiniz. Bilgim yok ama duyumlar var. Üreticilerin bir kısmının mallarını yurtdışında tuttuğunu ve ihtiyaca göre parti parti Türkiye’ye soktuklarını duyuyoruz.”
"KRİZ ORTAMINDA 'YATIRIM YAP' DEMEK LÜKSTÜR"
Kriz ortamında yastıkaltı altın sahiplerine ‘yatırım yap’ deme lüksüne sahip olmadıklarını ifade eden Saraç, “Yastıkaltının yatırıma yönelmesi için tek çare bankalarda hesaba dönüştürülmesi. Altın sahipleri korkuya kapılmasın.
Kriz ortamında bunu insanlara söylemek zor ama sonrasında bankacılık kesiminin çeşitli araçlarla çok daha güvenilir kurumlar olduklarını işaret eden çalışmalar yapması lazım” diye konuştu. Komisyonların şikâyet konusu olduğu yorumlarını sorduğum Saraç, “Hem bankacı cephesinin hem de yatırımcı cephesinin rehabiltasyona ihtiyacı var” dedi.
Saraç, “Bankacılıkta daha fazla verimli çalışma ve rekabet olursa, kolay yerine uzun vadeli verimli kârlar peşinden koşulursa bu hizmetler anlamında alınan komisyonlar sağlıklı olur. O zaman vatandaş yatırım yaparken canından bezen bir pozisyondan, seve seve yatırım yapar bir duruma gelir” diye konuştu. Saraç, yabancı yatırımcı gelmesi için elektronik altın transferinin hayata geçmesi gerektiğini belirtti.
|