Başbakan Recep Tayyip Erdoğan seçim gezileri çerçevesinde Kayseri Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitinge katıldı.
"Ahde vefanızdan dolayı sizlere şükranlarımı sunuyorum" diyerek vatandaşlara seslenen Başbakan Erdoğan, kurulduğu günden itibaren AK Parti'ye verilen desteklerden dolayı Kayserililere teşekkür etti. Her zaman olduğu gibi milletin aynasında kendilerine baktıklarını bildiren Başbakan Erdoğan, Kayseri'ye dertleşmeye ve içini dökmeye geldiğini ifade ederek, "Biz itelenmenin ne olduğunu biliriz. Bu ülkenin sahibi zannedenlerin diğerlerine böcek muamelesi yaptığını biliriz. O zihniyet bize 'Siyaset sizin neyinize, biz sizi idare ederiz, siz kapıcısınız, odacısınız' dediler.
'Siz dış politikadan, ekonomiden anlamazsınız, siz iktidar olamazsınız' dediler. Hatta gün geldi 'Kim oluyorsunuz da Cumhurbaşkanı seçiyorsunuz?' dediler. Biz bu meydanlarda muhtar da başbakan da olacağız dedik. 'Cumhurbaşkanını millet olarak Kayseri'den Cumhurbaşkanı seçeceğiz' dedik. Bu ülkenin sahibi biziz dedik. Biz bu ülkenin sevdalılarıyız dedik. 3 Kasım 2002 şahlanış tarihimiz oldu" dedi.
74 milyona aynı ölçüde baktıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Biz onların bize yaptığını yapmadık, ötekileştirmedik. Onların yaptığının tam tersine 74 milyona aynı nazarla baktık. Hepsini kardeş gördük, bizim farkımız ve zenginliğimiz bu. Biz birilerine değil, Türkiye'ye Cumhurbaşkanı seçtik. Zenginlerin, seçkinlerin, Galata bankerlerinin değil, Türkiye'nin iktidarı olduk.
Biz ne yaptıysak 81 vilayete yaptık. Bizim inançlarımızla oynandı ama biz bunu yapmadık. Neden, çünkü hepsi bizim kardeşimiz. Biz yola çıkarken, etnik milliyetçilik, bölgesel milliyetçilik,dinsel milliyetçilik yapmayacağız. Türk, Kürt, Laz, Çerkez aklınıza ne geliyorsa 74 milyonu sevdik bağrımıza bastık. Herkesin dini kendine ama güvencesi biziz. Bölgesel ayrımcılık da yapmadık. Batı'da ne varsa Doğuda da o var. Bundan sonra da öyle devam edeceğiz. Biz bu Türkiye'yi özgürlük, demokrasi ve kardeşlikle büyüttük.
3 Kasım'dan önce boynu bükük bir Türkiye vardı. Sorunları geçiştiren, Ortadoğu politikası, Balkan politikası olmayan Türkiye vardı. Ama bu gün gündem belirleyen bir Türkiye var. Köşeye itilen bir Türkiye yok. Bugün 'Ne söyleyecek' diye ağzına bakılan bir Türkiye var. Bugün Ortadoğu'da, Kafkasya'da itilmişlerin, imdat bekleyenlerin umudu olan bir Türkiye var. İsrail zulmüne, korsanlığa sessiz kalan değil, hakkını isteyen, adalet isteyen, korsanlara haddini bildiren bir Türkiye var. 29 Mayıs İstanbul'un fethinin yıl dönümündeyiz. Ama bu arada Marmara denizindeki şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Ama ortaya bir Kılıçdaroğlu çıkıyor, İsrail'e, 'Eğer biz olsaydık Mavi Marmara'ya izin vermezdik' diyor.
İnsani yardım gidecek ama 'Göndermezdim' diyor. Sen ne işe yararsın. 12 Haziran'da Kılıçdaroğlu'nun CHP'sine, adını şimdi yeni CHP diye koymuş. Haddini bildirmeye var mıyız? Sandıkların AK Parti diye patlaması lazım. Bunlar hiçbir zaman haysiyetli dış politikanın yanında olmadılar. Bunlar her zaman batının karşısında el pençe divan durdular. İsrail'e bizi şikayet ettiler. Bunlar iktidarların batı tarafından belirlendiği günlerin arta kalan tarafı. Artık birileri iktidar belirlemiyor, çetelerin oyunu bir tarafta kaldı. Artık millet iktidarı belirliyor. 8.5 yıl boyunca bize nasıl tuzaklar kurulduğunu sizler yakından gördünüz. Çetelerin bizi nasıl engellemeye çalıştığını gördünüz. Çetelere karşı verdiğimiz hukuk mücadelesinde sizler hep yanımızda oldunuz.
İftira ile yalanla bizi nasıl kendi çukurlarına çekmeye çalıştıklarını gördünüz. 3 Kasım'da bunların tezgahları bozuldu, istismarı, sömürü çarkları bozuldu. 3 Kasım'da hesapları bozuldu. Partiyi kurdum, benimle ilgili 58 dosya hazırladılar. Ama Kılıçdaroğlu'nun dosyaları gibi değil. Kılıçdaroğlu dosya bile getiremedi. Paran yoksa sana kırtasiyeden dosya gönderelim. Bana bir mektup gönderiyor imzasız. Şurdan şu kadar para alınmış falan. İmzaysı yok. Önüne bir ön kapak yazı. Hayatı adamın böyle geçti. Belediye Başkanım ile ilgili attığı adımlarda adam milletvekilime kirasını ödememiş. Bunu milletvekili adayı gösteriyor. Aslında karşılıksız çelerden kurtaracak adamı.
12 Haziran bunlara sandıkta haddini bildirme günüdür. Bugün 12 Haziran öncesinde bunlar 3 Kasım'ın intikamını almanın Türkiye'yi yeniden 3 Kasım öncesine döndürme çabasındalar. İttifak içindeler. Güney Doğu'da CHP, BDP ile ittifak ediyor. Batıda CHP, MHP, BDP üçlü ittifak halindeler ve yanlarında terör örgütü var. Karşılarında tek hedef AK Parti. Şu anda 100'ün üzerinde seçim büromuzu yaktılar. Terör örgütü şu anda ilçe başkanımın oğlunu kaçırdı, AK Parti'li diye bir arkadaşımızın iş makinelerini yaktılar. Cizre'de imam hatip öğrenci yurdunu ateşe verdiler. Şimdi BDP çıkıyor 'Özgürlük' diyor. Eğer demokrasiyle kendini terör örgütüne niye yaslıyorsun. Demokrasi öğrenci yurtlarını yakmak mıdır? Biz sizin dilinizle konuşamayız.
CHP, MHP ve BDP'ye gönül verenlerin nasıl tezgah kurulduğunu görmeleri lazım. Kemal Kılıçdaroğlu diye biri yoktur. Kemal Kılıçdaroğlu sanaldır. Sayın Baykal kaset mağduru olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu ertesi gün aday olduğunu söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, siyaset mühendisleri tarafından getirilmiş vitrin süsüdür. Vitrinin arkasındaki çeteler tarafından statüko tarafından yönlendirilen bir figürden ibarettir. Sadece bir projenin ürünüdür. BDP'nin bile parmağında oynattığı bir kukladan ibarettir."
|