Sosyal kaygı ve utangaçlıkları varsa bağımlı olma riskleri 13 kat daha fazla. Madde kullanım yaşının küçük yaşlara kadar düştüğüne dikkat çeken uzmanlar, “hayır” diyemeyen çocuğun daha kolay bağımlı olduğuna vurgu yapıyor. Uzmanlar, zamanında tedavi edilmeyen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun da ilerleyen yaşlarda bağımlığa yakalanma riskini artırdığını söylüyor.
Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, bağımlılığın toplumsal bir sağlık sorunu olduğunu söyledi.Bağımlılığı bulaşıcı bir hastalık olarak tanımlayan Dilbaz, madde kullanımının 18-20 yaş altında olduğunu gözlemlediklerini kaydetti. Gençlerin hedef seçildiğine dikkat çeken Prof.Dr. Dilbaz, ebeveynlere önemli uyarılarda bulundu:
Önce deneme sonra yaşamak için!
“Hedefte olan gençler maddeye denemeyle başlıyor. Gençlik döneminde her şey deneniyor. İlk deneme bir süre sonra sosyal kullanım haline geliyor. Öyle ki sosyalleşme aracı oluyor adeta ve bir alt kültür oluşturuyor, kişiyi içine alıyor. Daha sonra orada başka maddelerle de tanışıyor. Sonrasında madde kaygı ve mutsuzluğu giderme aracı oluyor. Son aşamada yaşamak için kullanma halini alıyor. Aşama aşama buraya varıyor madde kullanımı. Yaşamın amacı oluyor bir süre sonra.
Sorun çözemedikleri için kullanıyorlar
Gençlik zaten bana bir şey olmaz diyen gruptan oluşuyor. Hastalanmam, trafikte seyrederken hız yapıyor kaza yapmam diyor ve ölümsüz olduğunu, hiç hastalanmayacağını düşünüyor. Bağımlılık kişilik zayıflığı değil bir hastalık. Bağımlıların çoğu ‘üzüldüm kullandım, sevindim kullandım’ diyor. Sorun çözemedikleri için kullanıyorlar. Eğlenmek için neden bir araç olsun ki madde. Esrar için "ottur zararı yoktur" diyorlar. Halbuki ne büyük yanlış. Esrar beyni ciddi tahrip eden bir madde. Şizofreni dediğimiz hastalığa yol açıyor. Genetik olarak kişi bunu taşıyorsa içilen esrar onu tetikliyor.
Utangaç kişilerde madde bağımlılığı riski 13 kat fazla!
Zamanında tedavi edilmeyen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu rahatsızlıkları ilerleyen yaşlarda kişinin bağımlılığa yakalanma riskini artırıyor. İstatistiklere bakıldığında madde kullanan erişkinlerin % 25’inin bu rahatsızlıkları yaşadığını gösteriyor. Çocukları doğru tedavi ettirmezsek madde kullanımı riski artar. Kaygı bozukluğu dediğimiz, başkalarının yanında sosyalleşememe, konuşamama, yeni insanlarla tanışamama problemi yaşayan kişiler bir bardak alkol aldığında rahatladığını görüyor ve kullanmaya başlıyor. Bir bardak iki bardağa, yarım şişeye …vs. uzayıp gidiyor. Utangaç, sosyal kaygısı olanlar kişilerde madde bağımlılığı normale oranla 13 kat daha fazla.
Hayır diyemeyen çocuk daha kolay bağımlı oluyor!
Ne kadar baskı yaparsanız yapın öyle ya da böyle bu genç bir şekilde zararlı bir şeyle karşı karşıya gelecektir. Aile olarak eğitim verirken yapmaması gereken şeyler konusunda çocuğa hayır demeyi öğretmek gerekir. Ebeveyn olarak ‘Sen düşünme ben senin yerine karar verir, düşünürüm’ mesajı vermemek lazım. Çocuklara kendi kendini kontrol etmeyi öğretmeliyiz. Aksi halde onu başkaları kontrol edecektir.”
|