TBMM Bayındırlık İmar Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Üyesi Kayseri milletvekili Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır, depremde toptan göçme yaşanacak binaları güçlendirmek yerine yıkmanın daha doğru bir çözüm olacağını söyledi.
Dün Kayseri'nin Sarıoğlan ilçesinde meydana gelen 4,5 büyüklüğündeki depremde herhangi bir can ya da mal kaybı yaşanmazken, sarsıntının 17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümüne yakın tarihte olması paniğe neden oldu. Konu hakkında açıklama yapan TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Üyesi Deprem Mühendisliği Uzmanı Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır, sarsıntının Kocaeli ve Düzce Depremlerini hatırlattığını söyleyerek, "Dün hepinizin bildiği gibi Kayseri'nin Sarıoğlan ilçesinde 5 kilometrederinlikte 4,5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
Tevafuk olarak, 17 Ağustos Kocaeli ve Düzce Depremlerinin 12. yıl dönümünden 1 gün önce meydana gelen sarsıntı, deprem riski bulunmadığı düşünülen Kayseri'mizdeki deprem gerçeğini hepimize bir kez daha hatırlatmıştır. Kuşkusuz ülkemiz bir deprem ülkesidir. Ülkemizde hali hazırda depremler açısından en büyük riski taşıyan ilimiz ise hepimizin bildiği gibi İstanbul'dur ancak ülkemizin hangi şehri olursa olsun bugün konuşmamız gereken asıl mesele faylarınnerede veya kaç parçalı kırılacağı değil, 1999 Kocaeli ve Düzce Depremlerinden sonra mevcut yapı stoğumuzu ve şehirlerimizi depremlere nasıl dayanıklı hale getireceğimiz olmalıdır" dedi.
2007 Türk Deprem Yönetmeliğine göre mevcut yapı stoğu incelendiğinde binaların yüzde 90'ının depreme dayanıksız çıkacağını belirten Bakır, "2007 Türk Deprem Yönetmeliğine göre mevcut yapı stoğumuz incelendiğinde, binalarımızın yüzde 90'ı depreme dayanıksız çıkacaktır. Sadece İstanbul'da bu yönetmeliğe göre dayanıksız yapıların hepsini güçlendirmeye kalksak en az 25 milyar dolar ve 25 sene zaman gerekir.
1999 depremleri, depremlerde can kayıplarının 'toptan göçme' veya 'yassı kadayıf biçimli göçme'yaşayan binalarda olduğunu göstermiştir. Yine 1999 depremleri istatistiklerine göre, bu tip binaların mevcut yapı stoğuna oranı yüzde 6'dır. İşte depreme dayanıklı şehirler inşa ederken amaç, mevcut yapı stoğumuzdan yönetmeliğimize göre göçme çıkan binaların tümünü güçlendirmek değil, toptan göçme yaşayacak yüzde 6'lık kısmını tespit etmek olmalıdır. Bunun için bilimsel güvenilirliği kabul edilmiş 'hızlı değerlendirme teknikleri' kullanılabilir. Ancak bu yüzde 6'lık dilime giren binaları güçlendirmek yerine yıkmak daha akılcı bir çözümdür.
Zira güçlendirme projelerinin sahada usulüne uygun işçilikle uygulanıp uygulanmadığı, iyi kontrol edilip edilmediği ve eski yapı elemanları ile bağlantıların ne kadar sağlıklı olduğu bir muammadır. Mevcut yapı stoğumuz içinde oldukça fazla sayıda bina, standart altıdır, düşük beton mukavemetine, korozyon ve deprem hasarlarına sahiptir. Benim bilimsel görüşüm, bu binaları güçlendirmek yerine yıkmanın ve yeni depreme dayanıklı konut projeleri geliştirerek nüfusun önemlibir kısmını İstanbul'un güneyindeki faylardan olabildiğince uzağa taşımanın daha akılcı bir seçenek olduğu doğrultusundadır. Bilim ve akıl, İstanbul'daki mevcut yapı stoğunu güçlendirmenin çıkmaz sokak olduğuna işaret etmektedir. Bu bağlamda, 'İstanbul'a iki yeni şehir projesi' büyük bir vizyonun tezahürü bir proje olarak ortaya çıkmaktadır" diye konuştu.
Göçme riskli binaların yıkılıp yeniden yapılmalarının teşvik edilmesi gerektiğini bildiren Bakır, "Göçme riski olduğu belirlenen binaların yıkılıp yeniden yapılmalarını teşvik etmek için belediyelerin daha fazla kat izni vermesi uygun bir seçenektir. Gecekondular için de daha büyük inşaat alanları ve daha fazla kat izni sağlanarak, bunlar yıkılıp yerlerine depreme dayanıklı sitelerin yapılması hem can güvenliğinin sağlanması açısından kazançtır hem büyük şehirlerimizin gecekondulardan kurtulmaları içinkazançtır hem de gerek müteahhit gerekse gecekondu sahibi için kazançtır. Bazı meslektaşlarımızın daha fazla kat izni vermek, daha fazla inşaat oturum alanı sağlamak gibi teşviklerin İstanbul gibi büyük şehirlerde nüfusu engellenemeyecek biçimde artıracağı hususunda endişeleri vardır. Ancak benim görüşüme göre bu endişeler yersizdir. Hükümetimiz veya Büyükşehir Belediye Başkanlarımız ne zaman yeni bir pozitif girişimde bulunsa bazı çevreler olayı hemen bir rant sağlama argümanına indirgemektedirler. Ayrıca devletin vatandaşına yeni kazançlar sağlaması kötü bir şey değildir, tam tersi iyi bir şeydir" ifadelerini kullandı.
Bakır, kentsel dönüşümün çok önemli olduğunun da altını çizerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin dışında dünyanın hiçbir ülkesinde bir hükümet yoktur ki vatandaşına yeni kazanç kapıları açtığında 'rant sağlamakla' suçlansın. Kentsel dönüşüm ülkemiz için çok önemlidir. Siyasi partilerin, üniversitelerin, mühendisler ve mimarlarımızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın ideolojik yaklaşımlardan uzak, bu kadar insanın can güvenliğini tehdit eden bir konuda iş birliği içinde hareket etmeleri çok mühimdir.
'Deprem' ve 'kentsel dönüşüm' gibi insani amaçlı konuların, ülkemizde iktidar ve muhalefetin el ele verdiği siyaset üzeri bir çizgide götürülmesi 'can güvenliğinin sağlanması' açısından da çok büyük önem arz etmektedir. 16 Ağustos'ta Kayseri'de gerçekleşen 4,5 büyüklüğündeki Sarıoğlan Depremi'nin, bizlere binalarımızı Kayseri'mizde de depreme dayanıklı inşa etmemiz için bir ihtar olduğunu hatırlatmak isterim."
|