|
Ağrı ile beraber bacakta uyuşmaya dikkat |
|
|
Bel ağrılarının en sık karşılaşılan sebeplerinden birinin bel fıtığı olduğunu ifade eden Prof.Dr. Cengiz Bahadır, “Bel fıtığı kabaca omurların arasında yer alan ve bir tür süspansiyon tedavisi gören kıkırdak diskin iç kısmının sert dış kapsülünü yırtarak dışarı çıkması ve sinirlere bastırarak ağrıya yol açmasıdır. Bel fıtığı değişik şekillerde ortaya çıkabilir. Kimi hastada bel fıtığı aniden, kimi hastalarda ise yavaş yavaş başlar. Ani başlangıçlı fıtıklarda genellikle ağır kaldırma, travma yada ona benzer bir sebep vardır. Bir grup hastada ise birkaç ayda bir olan kısa sürede kendiliğinden geçen ağrılı bel tutulması atakları vardır. Hastalar her defasında düzeldiklerinden bunu önemsemezler ama en sonunda bu hastalarda şiddetli bel tutulması ve ağrı başlar. Hafif dereceli bel fıtıklarında hasta ağrıyı genelde belinde hisseder. Şiddetli fıtıklarda ise ağrı genelde belden başlar ve bir bacağa yayılır. Ağrı ile beraber bacakta uyuşma, güç kaybı, refleks kayıpları ortaya çıkabilir. Öksürmekle ıkınmakla ağrı şiddetlenebilir. Hafif vakalarda bel fıtığı kendiliğinden ya da ilaç ve istirahatle çabucak iyileşir. Doktora başvuran hastaların büyük kısmı daha önce bir çok kez beli tutulup düzelmiş hastalar olup son bel ağrısı atağı düzelmediği için başvuran hastalardır.” diye konuştu.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr. Cengiz Bahadır, bel fıtığında ameliyat dışı hangi tedaviler uygulandığı hakkında şu bilgileri verdi:
“Hekimin yaklaşımı aslında hastanın daha önceki hikayesine göre biraz değişebilir. Yavaş yavaş gelişen hafif bir ağrı ve bel tutulması ile aniden şiddetli ağrı ile başlayan bir bel fıtığının tedavi girişimleri bir miktar değişiklik arz eder. Ama genellikle istirahat, ilaç tedavisi ilk seçilecek tedavidir. Burada istirahatten kastedilen aktif istirahattir. Kesinlikle yatak istirahati değildir. Eskiden ve halen bazı doktorlar tarafından hastaya önerilen “10 gün- 20 gün sırt üstü sert zeminde yatacaksın hiç kalkmayacaksın” tarzındaki yaklaşımların modern tıpta yeri yoktur. Bu hastaya yarar değil zarar verir. Eğer hasta kalkıp dolaşabiliyorsa, oturabiliyorsa bu aktiviteleri yapabilir. Ama uzun oturma, uzun süreli yürümekten kaçınması söylenir. İlaç ve aktif istirahat tedavisi ile düzelmeyen hastalarda fizik tedavi ilk seçilecek tedavi olmalıdır. Genelde 15 seanslık fizik tedavi programı hastaların çoğunluğunda başarı sağlamaktadır. Bizim kendi kliniğimizde ise fizik tedavi ve ozon enjeksiyonu beraber uygulanmaktır. Fizik tedaviye eklenen haftada 2-3 seans ozon enjeksiyonu ile tedavideki başarı oranımız yüzde 80-90’lara çıkmaktadır. Bu tedavilerle iyileşmeyen hastalara belden kortizon enjeksiyonu uygulanabilir. Belden bir iki farklı şekilde uygulanabilen kortizon enjeksiyonundan da fayda gören hastalar olmaktadır.”
|
|
|
|
Sayfayi öner |
Yorum Ekle |
|
Yorumlar(0) |
Oluşturma | 09 Şubat 2016 Salı 09:17 |
|
|
|
|