|
OYUN ÇOCUĞA HAYATI ÖĞRETİYOR |
|
|
Oyun çocuk için sadece bir boş zaman etkinliği değil; düşünme, öğrenme ve kendini ifade etme aracı. Yaşadığı dünyayı ve çevresindeki insanları oyunla tanıma imkanı bulan çocuk, kendi gücünün sınırlarını deneyerek becerilerini fark edip geliştirme fırsatına sahip oluyor.
Uzmanlar, çocuklar için seçilen oyuncakların öneminin büyük olduğuna dikkat çekiyor; ilk aylarda görsel ve işitsel olarak ilgi çekici sesli ve parlak renkli, ilk bir yılda ise bebeğin kendi hareket ve çabasına tepki veren (ses çıkaran, yuvarlanan, dönen) ve doku farklılığını kavrayabileceği değişik dokular içeren oyuncaklar tercih edilmeli.
Uzm. Pedegog Belgin Temur, oyunun çocuk için yaşadığı dünyayı ve çevresindeki insanları tanıma yolu olduğunu belirterek, “Çocuk oyun yolu ile yaşam deneyimi edinir, düşünce geliştirmeyi öğrenir. Oyun ve oyuncaklar aracılığı ile hem maddenin özelliklerini öğrenir hem de kendi gücünün sınırlarını deneyerek becerilerini fark eder ve geliştirme fırsatı bulur” diyor. İlk bir yılda bebeğin kendi hareket ve çabasına tepki veren (ses çıkaran, yuvarlanan, dönen) oyuncakların seçilmesini tavsiye eden uzmanlar; “Çocuğun doku farklılığını kavrayabileceği değişik dokular içeren oyuncaklar tercih edilmelidir. Amaç çocuğun dokunarak farklılıkları hissetmesini sağlamak ve renk, şekil, boyut farklılığını çocuğa hissettirmeye başlamak olmalıdır. Bu aşamada çocuğun çevresindeki bir çok obje çocuğun ilgisini çekecektir. Evdeki parlak, değişik şekilli, hareket eden, ses çıkaran herşey ilgisini çeker” şeklinde konuşuyor. Buna göre, iki yaş civarında parmaklarını daha etkin kullanmaya başlayan çocuklar daha çok her iki ellerini de kullanarak hareket eden, her seferinde değişik şekle giren, büyük parçalı oyuncaklarla oynayabilirler. Bu yaştan itibaren oyuncaklarda çok fonksiyonluluk önem kazanıyor. Bebek, araba gibi tek fonksiyonlu oyuncaklar da dramatizasyonun öğrenilmesi açısından önem taşısa da bu yaştan itibaren tek fonksiyonlu oyuncağa alıştırılan çocukların ileride zihinsel çaba gerektiren oyun ve oyuncaklardan kaçındıkları bilinmekte. Bu nedenle iki yaştan itibaren çocukların değişik boy, biçim ve renklerdeki değişik türde blok, lego v.s gibi inşa oyuncaklarıyla tanıştırılmaları gerekiyor.
Üç yaşından itibaren oyunun çocuklar için tamamen bir sosyalleşme aracı olduğunu ifade eden Temur; “Artık mutfak eşyaları, kutular, masa, sandalye, giysiler oyun aracına dönüşebilir. Ya da çocuğun kendi kendine yeni şeyler üretebileceği malzemeler (su, hamur, kil, gazete kağıdı v.s) ilgi çeker. Doğal malzemeler her zaman en öğretici en geliştirici ve çocuğun kendini ifade etmesine en fazla olanak veren malzemelerdir” diyor.
Oyuncak alınırken dikkat edilmesi gereken hususun güvenlik olduğunu belirten uzmanlar; “Bunun yanı sıra çocuğun uzun süre oynayabileceği yaratıcılığı geliştiren, eğlendirici ve öğretici, oynayarak çocuğun rahatlamasına fırsat veren oyuncaklar seçilmeli” hatırlatmasında bulunuyor. Özellikle ilk 6 yılın zihinsel ve psikolojik gelişim açısından en değerli yıllar olduğunu hatırlatan Temur; “Bu yıllarda çocukların gelişimlerini destekleyecek, yaratıcılık, hafıza, dikkat, muhakeme, görsel ve işitsel algı gibi bir çok yeteneklerini geliştirmeye fırsat veren oyuncakların önemi de görülebilir. Kağıtlar, boyalar, bebek ve arabalar, boz-yaplar, eşleştirme ve muhakeme oyunları, şişe ve kutular vb gibi malzemeler zekanın bir çok yönünün gelişmesine fırsat verdiği gibi duygusal ve sosyal anlamda da gelişmeye ve yetişkin yaşantısını, sosyal sorumlulukları öğrenmeye fırsat veren malzemelerdir” şeklinde konuşuyor. Anne-babaların çoğu kez oyuncak seçerken çocuğun taleplerini göz önünde bulundurduğunu söyleyen Temur; “Moda olan, reklamı yapılan, başka bir arkadaşta görülen oyuncaklar baş sıradadır. Çünkü bu oyuncaklar talep edilen ve çocuğu mutlu edeceği düşünülen oyuncaklardır. Ancak bu düşünceyle alınan birçok oyuncağın yukarıda belirtilen amaçlara hiçbir katkısı olmadığı gibi uzun süreli ilgilenilme olasılıkları da çok düşüktür. Dikkat edilirse çocuğun uzun süreli oynadığı oyuncakların genellikle moda olan oyuncaklar değil, çok daha sade ve belki de ucuz oyuncaklar olduğu, çocuğun bu oyuncak aracılığı ile bir çok şeyi deneme ve yaratma olanağı bulduğu görülebilir” uyarısında bulunuyor. Temur’a göre; oyuncağın bir diğer fonksiyonu da özellikle 6 yaşından itibaren çocuğa sosyal kuralları ve paylaşımı öğretmek. Kural içeren, bazen birden fazla kişiyle oynanabilecek grup oyunları bu yaşta ve ilkokul çağı boyunca daha fazla tercih edilmeli. Yine moda oyuncaklara bakılacak olursa bunların çoğunun çocuğun sosyalleşmesini hedeflemedikleri, çoğunlukla şiddetin ve karşı tarafı ezmenin teşvik edildiği oyunlar olduğu görülüyor.
Anne-babaların ve çocuğun çevresindeki diğer yetişkinlerin sıkça yaptıkları bir hata da çocuklarına gösteremedikleri ilgi ve veremedikleri zaman yerine onu oyuncağa boğmanın tercih edilmesi. Uzmanlar, şu tespitleri aktarıyor;
“Bu bakış açısıyla sürekli, belli bir amaca hizmet etmeyen, birbirinden pahalı oyuncaklar satın alınarak çocukla kurulamayan sevgiye ve yakınlığa dayalı bir iletişimin yerine oyuncaklar konulmaya çalışılıyor. Oysa çocuklar için anne ve babalarıyla geçirecekleri zaman birçok oyuncaktan daha doyurucudur. Ayrıca sürekli her istediği alınan çocukların okula başladıklarında sosyal yaşantıya uyum sağlamakta, sınır öğrenmekte güçlükleri olduğu bilinmektedir. Bunun yerine çocuk ihtiyaç duydukça ve zaman zaman çocuğu ödüllendirmek amaçlı olarak oyuncak alınması tercih edilmelidir.”
|
|
|
|
Sayfayi öner |
Yorum Ekle |
|
Yorumlar(0) |
Oluşturma | 08 Ocak 2008 Salı 08:39 |
|
|
|
|