|
ÇOCUĞUN GELİŞİMİNDE TELEVİZYONUN ETKİLERİ |
|
|
Çocuğun gelişimsel süreci, kendisine sunulan iletişim araç ve ortamları arasından, bilinçli ve istekli olarak, istediğini seçmek konusunda serbest olmasını zorlaştırır. Çünkü karar verme ve hareketsel olarak uygulayabilme becerileri henüz gelişmekte olduğu için kendi başına sağlıklı seçimler yapamaz, sadece yetişkinin, ailesinin ona sunduklarını kullanır.
Çocuklar genellikle televizyonun düğmesine basarak karşılarına çıkanı izlemeye başlarlar; ya da kumanda ellerindeyse o kanaldan o kanala zıplarlar. Yetişkinler için yapılan programları da izleme eğilimindedir. Çocuk izleyici seçim yaparak özgürce ne seyredeceğine karar verebilir. Peki ya ne izleyeceği ve onu nasıl etkileyeceği nasıl belirlenecektir? Televizyonun çocuklar için işlerliği yetişkin kullanımına bağlı olarak açıklanabilir. Yetişkinler seçecekleri iletişim ortamının, hayatlarının neresini dolduracağı ve dolayısıyla da hangi amaca hizmet edeceği konusunda bilinçlidirler. Bu noktada çocuk için uygun içeriği belirlemek yetişkinin sorumluluk alanına girmektedir. Yetişkin aynı zamanda kendi izleme davranışı ile çocuğa örnek teşkil edebilmektedir. Hem televizyon izleme davranışı hem de, neyin izlenmesi gerektiği çevresel sistemin en önemli ajanı olan televizyon tarafından şekillenebilmektedir.
Sosyalleşme ve televizyon
Diğer insanlara nasıl davranılacağını öğrenmek yani sosyalleşme, insan yaşamının önemli yönlerindendir. Bu süreç, bebeğin kendinin farkına varması, içine doğduğu ortamda kişilik ve yaşama ilişkin donanım kazanması anlamına gelir. Çocuğun belirli bir grubun işlevsel üyesi haline gelerek, ötekilerin değer, davranış ve inançlarını kazandığı süreçtir. Çocuğun yetişkin düzeyinde bir olgunluğa ulaşıncaya kadar bilişsel, duygusal ve davranışsal gelişimi, kişisel donanımıyla paralel olarak farklılıklar gösterir.
İletişim kuramcılarına göre televizyonun en önemli işlevlerinden biri, sosyalleşme aracı olmasıdır. “Televizyon dünyayı insanlara ve onların çocuklarına açıklayan araçlardan birisidir”. Bir sosyalleşme aracı olarak karşımıza çıkan televizyon, aynı zamanda çocuğun yaşamadığı deneyimleri de ona sunabilen ve bunu kendi deneyimi gibi algılamasına yol açan bir araçtır. Bu noktada kişilik gelişimi sosyal ve duygusal sürecin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Kalıtımsal yetileri ve becerileri çocuğun sonradan çevresel kazandığı edinimler ile birleştiğinde sosyalleşme sürecinin kişilik gelişimini belirlediğini görmekteyiz.
Dil gelişimi ve televizyon
Çocukta dil gelişimi üzerinde televizyonun etkilerini ortaya koyan araştırma bulguları da diğer gelişim alanı sonuçları gibi olumsuz ve olumlu yanları ön plana çıkarmaktadır. Çok fazla televizyon izleyen çocukların karmaşık cümle yapılarını öğrenmekte sorun yaşadıkları, televizyondan sadece basit kalıpları öğrendikleri yönünde bulgular bulunmaktadır. Buradaki değişken televizyon izleme süresidir. Az televizyon seyreden çocuklara televizyonda izledikleri programın konusunu anlatmaları istendiğinde, uzun süre seyredenlere göre daha uzun cümleler ve öykülerle anlatımlarını tamamladıkları bulunmuştur.
Televizyon izleme çocuğun okumaya karşı olan ilgisini azaltabilir, çünkü televizyonda anlatılan bir öyküyü izlemek daha kolaydır. Burada üzerinde önemle durulan nokta, televizyonun hem görsel, hem de işitsel duyumlara hitap ederek, okumaya göre daha cazip olduğu, ancak bu durumun da kitap okurken yaşanan hayal süreci üzerinde de olumsuz bir etkisi bulunduğudur. Çünkü televizyon hayali de kurgulamış olarak çocuğa sunmaktadır. Oysa kelimeler düşünceleri hayale dönüştürür. Çocuk bir şeyi okurken, kelimeleri ve harfleri tanır. İsterse tekrar okuyabilir isterse durabilir. Hayal edip okumaya devam edebilir.
Dikkat gelişimi ve televizyon
Televizyonun erken yaşlarda aşırı miktarda izlenmesinin en önemli zarar verici işlevleri işte bu dikkat süresi ve seçiciliği üzerine verdiği fiziksel zarardır. Özellikle bebeklik döneminde gelişmekte olan beyin, henüz bir yetişkinin beyinsel işlevlerini gerçekleştirememektedir. Bu nedenle erken çocukluk dönemi beyin gelişimi açısından çok önemlidir. Televizyon izlemesi sonucunda bebeğin etkili bağlantılar kurmasını sağlayan fiziksel beyin gelişimi etkilenerek, dikkatin sürekliliği üzerinde bozucu etki oluşturması söz konusudur.
Televizyondaki akan görüntüler, beyin işlevlerinin erken uyarılmasına, bu da çocuğun inşa ettiği üç boyutlu algı sisteminin bozularak dikkat dağınıklığı oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Zaman içinde çocuklar bir resmi, nesneyi, görüntüyü, sesi ayırt edebilme becerilerini kazanırlar. Çünkü çocuklar dikkatlerini bilinçli olarak kontrol edecek ve yönlendirecek seçiciliğe sahip değillerdir. Çocukların dikkatlerini toparlayabilme süreleri kısadır. Televizyonda örneğin fragmanlar, reklamlarda görülen bombardıman şeklinde hızlı geçişler, çocuğun hızlı geçişler yapmasına ve yapılanmamış yanlış malzemeler almasına neden olur. Böylece dikkat süreklilik kazanmak yerine parçalanır ve kaybolur. Böylece televizyona teslim olan çocuk dikkatini toparlayamaz ve gerçek yaşamdaki katılımcılıktan, televizyon karşısında pasif izleyici haline geçer. Kısacası televizyon; pasif, tek yönlü iletişime dayalı bir araçtır. Çocuğun beyin fonksiyonlarını değiştirerek, sağlıklı gelişimine engel oluşturur. Çocuğun dikkatini yoğunlaştırabilmesi üzerine etki eder. Bu nedenle televizyon izleme alışkanlıklarının kontrol edilmesi, çocuğun fizyolojik beyin gelişimi için çok önemlidir.
Psikolog Yrd. Doç. Dr. Yıldız Dilek Ertürk
|
|
|
|
Sayfayi öner |
Yorum Ekle |
|
Yorumlar(0) |
Oluşturma | 10 Temmuz 2009 Cuma 19:53 |
|
|
|
|