Hâmilelikten önce ve hâmilelik sırasında yapılan aşılar, anne ve bebek için çok önemlidir. Çünkü aşılar, insan vücudunu, hastalıklara karşı koruyan bağışıklık sistemidir.
Mikroplar vücuda girdiğinde, çoğalarak hastalığa sebep olurlar. Bağışıklık sistemi mikropla ilk karşılaşınca onu tanıyarak, koruyucu proteinler üretir. “Antikor” adı verilen bu proteinlerin üretimi esnasında hastalık başlar. Antikorlar, mikroorganizmayı zararsız hâle getirdiğinde, insan iyileşir. Antikorlar kanda yıllarca kalarak, uzun süreli ya da ömür boyu korunma sağlarlar. İnsan vücudu mikropla tekrar karşılaştığında antikorlar devreye girerek, hastalık oluşturmadan mikropları yok ederler.
Neticede insan, aynı mikropla yüzlerce kez karşılaşmasına rağmen, bağışıklık sisteminin eşsiz ve mükemmel yaratılışı sayesinde, hastalığı yalnız bir kere geçirir.
Basit bir bilgisayar programının virüslerden korunması için özel merkezler kurulup çalışmalar yapılmaktadır. Pek çok donanımlı insan, yoğun mesâîler ve yüksek meblağlar harcayarak anti-virüs programları hazırlamaktadırlar. Bu programları bilgisayarlarımıza yüklememize rağmen, yine de tam korunma sağlanamamakta ve tanınmayan bir virüs programımızı çökertebilmektedir.
İnsanoğlu sayısız zararlı mikroorganizma içinde yaşamasına rağmen; hiçbir gün oturup da, “Bugün şu virüs ya da filan bakteri için kendime bir savunma programı yapayım da, o mikrop beni hasta etmesin.” diye düşünmez. Düşünse de, böyle bir şeyi aslâ yapamayacağını bilir. Ancak bizi bizden çok düşünen Rabbimiz -celle celâlühû-, milyonlarca zararlı canlı içinde sağlıklı bir şekilde yaşamamız için; daha biz annelerimizin karnında, âciz bir hâlde iken, bağışıklık sistemimizi mükemmel bir şekilde sonsuz kudretiyle yaratır. Bu sistem sayesinde insan hiçbir ücret ödemeden, hiçbir gayret sarf etmeden hastalıklardan korunur; basit bir nezleden hayata vedâ etmez, mikroorganizmaların sebep olabileceği zararlı tesirleri düşünerek hayatı kendine zehir etmez.
Aşılama yoluyla elde edilen korunma da, yine bağışıklık sistemimizin eşsiz yaratılışı ve muhteşem işleyişi sayesinde olmaktadır. Aşılama ile yapılan aslında; hastalığı oluşturan mikropların ölü ya da hastalık yapamayacak kadar zayıflatılmış formlarının insan vücuduna verilmesinden ibarettir. Böylece insan, hasta olmadan önce, o hastalığa karşı antikor üretir. Ve aynen hastalığı geçirdiği zamandaki gibi uzun süreli ya da ömür boyu korunmaya sahip olur.
Hâmile bayanların; geçirdiği hastalıklar ve yaptırdığı aşılar sayesinde kazandığı bağışıklığın, bebeğe de faydası olmaktadır. Zira antikorlar, plasenta yoluyla bebeğe geçerek onu henüz mikropla hiç tanışmamış olmasına rağmen koruyacaktır. Yeni doğan bebeğin pek çok sistemi gibi bağışıklık sistemi de henüz tam gelişmemiş olduğundan, bu korumanın geçici bir süre olduğunu; bebeğin büyüme ve gelişme döneminde korunmasının ancak aşılarının zamanında yaptırılmasıyla mümkün olacağını, hiçbir zaman unutmamalısınız.
Anne adaylarını aşılamadan önce dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır.
“Her şeyden önce, yapılacak olan aşıya, hâmile kadının gerçekten ihtiyacı var mıdır?
Bu aşı, ona faydalı mı, yoksa riskli mi olacaktır?
Aşının anne karnındaki bebeğe faydası olacak mıdır?
Bu aşının bebek için taşıdığı herhangi bir riski var mıdır?” vb. soruların öncelikle cevaplanması gerekmektedir.
Ayrıca; “Aşının faydası, riskinden fazla mı? Aşı güvenli ve etkili mi? Anne adayı ya da bebeğinin hastalığa mâruz kalma ve hastalanma ihtimali yüksek mi?” konularını da netleştirmek gerekmektedir.
Aşılama, hâmileliğin ilk üç ayı geçtikten sonra yapılmalıdır. Aşının bebeğe faydalı olması için, hâmileliğin sonlarına doğru yapılması uygun olur. Çünkü plasenta olgunlaştıkça, antikorların geçişi tam olmaktadır.
Hâmilelikte canlı aşıların yapılması sakıncalı iken, ölü aşılara bağlı bir problem bildirilmemiştir. Doğurganlık çağındaki kadınların; kızamık, kızamıkçık, kabakulak, difteri, tetanos, çocuk felci ve suçiçeği aşılarının hâmilelik öncesi yaptırmaları gerekmektedir. Bugün tüm hâmilelerin kızamıkçık ve hepatit B bağışıklıkları araştırılmaktadır. Eğer bir sağlık ocağı tarafından takibiniz yapılıyorsa, size mutad olarak önerilecek tetanoz aşısını yaptırmanız, bebeğinizi ve sizi koruyacaktır. Tetanoz ve Hepatit-B dışındaki aşılar için mutlaka doktorunuzdan bilgi almalısınız.
Hâmilelikte yapılabilen aşılar; Tetanoz, Hepatit-B, grip; yapılamayan aşılar ise kabakulak, kızamık, kızamıkçık ve suçiçeği aşılarıdır.
Şimdi kısaca bu aşılara göz atalım:
Tetanoz Aşısı
Tetanoz, pek çok enfeksiyon hastalığından farklı olarak, yüksek oranda öldürücü bir hastalıktır. Yaygın inanışın aksine, paslı maddelerden ziyade topraktan bulaşır. Kişiden kişiye bulaşmaz. Toprak, toz, pas, hayvan dışkısı gibi maddelerle temas eden yaralar, en önemli bulaşma yoludur.
Hijyenin kötü, sterilitenin iyi sağlanmadığı ortamlarda yapılan kürtaj, doğum, kendi kendine müdahale ile yapılan düşükler, doğumdan sonra bebeğin göbek kordonunun taş, bıçak gibi kirli maddelerle kesilmesi sonucu tetanoz görülebilir.
Yenidoğanda ortaya çıkan tetanoz öldürücüdür. Bakteri vücuda girdikten sonra hızla toksik bir madde salgılamaya başlar. Bu madde, kaslar üzerinde uyarıcı bir etkiye sahiptir. Kafa kaslarından başlayarak tüm kaslarda uzun süreli kasılma ve kilitlenmeler görülür. Solunum kaslarının tutulması ile de ölüm meydana gelir. Aşılama yolu ile tüm bu zararlı etkilerden korunmak mümkündür.
Tetanoz aşısı, çocukluk çağında difteri ve boğmaca aşılarıyla birlikte “karma aşı” olarak uygulanmaktadır. Daha sonra 10 yıl ara ile aşının tekrarlanması önerilmektedir. Günümüzde tetanoz aşısı, mutad olarak yapıldığından, tetanoza nâdiren rastlanmaktadır. Anneye yapılan aşı, anneyi lohusalıkta ortaya çıkabilecek tetanozdan koruduğu gibi; bebeğe plasenta yolu ile geçen antikorlar da, bebeği yenidoğan tetanozundan korumaktadır.
Aşılama nasıl yapılır? Aşılama, hâmileliğin ilk üç ayı geçtikten sonra yapılmalıdır. Aşının yan etkisi nâdiren görülür. Bu konuda Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenip, sağlık ocaklarında mutad olarak uygulanan aşı takvimine uymalısınız.
Hepatit-B Aşısı
Hepatit B, tüm dünyada görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Hepatit B’ye yakalananların yaklaşık %10’unda, kronik karaciğer hastalığı gelişmektedir.
Anne, bu enfeksiyon için taşıyıcı ise; bebeğine bulaşma riski %10-85’dir. Bebek, Hepatit-B olduğu durumda da, ileriki dönemde karaciğer hastalığına yakalanma riski % 90’dır. Bu sebeple bütün anne adayları Hepatit-B taşıyıcılığı açısından araştırılmalıdır.
Anneden bebeğe olan bulaşma, doğumdan hemen sonra yapılan aşı ve serum ile önlenebilmektedir. Aşılama, 6 ayda 3 doz şeklinde yapılır. Hepatit-B aşısı, günümüzde sağlık ocaklarında, bütün bebeklere rutin olarak yapılmaktadır. Bağışıklığı olmayan kişiler, Hepatit-B’li birinin kanı ile karşılaşmışlarsa; 7 gün içinde serum yapılması gereklidir. Hâmilelikte yapılan Hepatit-B aşısının bebeğe olan zararı göz ardı edilecek kadar düşük olmasına rağmen; bu aşının, hâmilelik öncesi yapılması daha uygundur.
Hâmilelik döneminde geçirilen kızamıkçık, suçiçeği gibi hastalıklar, bebeği ciddî oranda etkileyip, gelişim bozukluklarına sebep olmaktadır. Özellikle ilk haftalar; bebeğin gelişiminin hızlı olduğu, hayâtî organlarının geliştiği ve zararlı dış faktörlere en açık olduğu dönemdir. Bu hastalıklarla karşılaşma riski yüksek olan anne adayları, hâmilelikten önce bu aşıları yaptırmalıdırlar.
Kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve suçiçeği aşıları, hâmilelik döneminde yapılmamalıdır. Eğer hâmilelikten önce yapılmışsa, 1 ay süreyle gebe kalınmamalıdır.
Dr. Betül Nefise İnal |