|
|
Zeynep Aksoy, çok kıymet verdiğim bir psikolog olan Nilüfer Devecigil’in uyku eğitiminin zararlarını anlatan bir yazısını sosyal medyada paylaşmış.
Devecigil benim de sık sık görüş aldığım bir psikolog ama bu makalenin tek başına görüşlerinin tamamını yansıtmadığını ve yanlış anlaşılmaya çok açık olduğunu düşündüm. Uyku eğitimi kavramı Türkiye’de çok yeni ve kafalar çok karışık. Çocuklarda uyku sorunu üzerinde uzmanlaşmış yegane anne-çocuk sitenin kurucusu olarak bu konudaki fikirklerimi açıklama ihtiyacı hissettim. Sorun şu herkes meselenin bir ucundan bir şey anlatıyor, sonra bir anne bunu okuyor kafası karışıyor ve bilgi havuzundan aldığı tek bir damla ile ne yapacağını şaşırıyor.
Uykusuz Anneler Klübü’nde yine Nilüfer Devecigil’in bebek ağlaması ile ile görüşlerine yer verdik. Bir bebeğin/çocuğun bağımlılıktan mı yoksa ihtiyaçtan mı ağladığını tespit etmek çok önemli. Bir bebek sadece annesini emerek sakinleşebiliyorsa ve anne her ağladığında bunu ihtiyaç sanıp memeyi çocuğa dayıyorsa, orada çok sıkıntılı bir ilişki oluyor. Çocuğa kendi kendini sakinleştimeyi öğrenmek ve stresini boşaltmak için hiç bir alan kalmıyor.
Ben sadece uyku eğitimini eleştiren makaleleri okusam, bebeklerin ağlatılmaması için ne gerekiyorsa yapılmaması gerektiğini düşünürüm. Halbuki bebeklerin ağlamasına izin verilmesi gerektiğini yine aynı uzmanlardan öğrendim. Bana göre eleştirilen uyku eğitimiyle, bu tavır arasındaki fiili fark; hangi niyetle ve hangi tavırla bebeğinizin ağlamasına izin verdiğiniz. Zaten bebekler annelerinin kucağında yeterince ağlasa uyku eğitimine ihtiyaç kalmayacak. Sorun bebeğin ağlamasına izin vermeyip, meme, sallama gibi dış yöntemlerle bağımlı hale getiren yaklaşım. Stresini boşaltan bebek zaten uyuyor, tuhaf bağımlılıklar geliştirmiyor.
Uyku eğitimini sırf Ferber yöntemi sanmak çok yanlış. Uyku eğitimin en önemli parçası çocuğunun ne zaman yorgun olduğuna dair sinyalleri okuyabilmeyi öğrenmek. Aysun Ömeroğlu, uyku eğitimini destekleyen bir psikologdur (gerektiğinde Ferber dahil). Biz kızımla şuanda birlikte uyuyoruz bunu Aysun'un tavsiyesi ile yaptık. Her ailenin ve her dönemin ihtiyacı farklı, kimi zaman birlikte uyumak da uyku eğitiminin parçası. Sonrasında odayı nasıl ayıracağının yolunu bulmak da. Şahsen ben, dipsiz kuyulardayken uyku eğitimi sayesinde kızım dört aylıkken bir haftada lohusa depresyonundan çıktım ve çocuğuma her açıdan daha iyi bir bakım vermeye başladım.
Nilüfer Devecigil’in yazısında; ‘’Her çocuğun dört ebeveyne ihtiyacı var’’ deniyor. Ama bazen bebekler bir taneyi bile bulamıyor. Bana gelen mailleri bir bilseniz... Bir anneyi dört saat deliksiz uyutarak, bir bebeğin hayatını kurtarabilirsiniz. Uykusuz ve yorgunluktan bitmiş, hiçbir yerden destek alamayan, depresyonda, 3 çocuğu olan bir anne... 8 aylık bebeğiyle birlikte uyuyor, bebek gece 10 kere kalkıyor. Anne o bebekle uyusa ne olur, uyumasa ne olur. Anne gündüzleri çocuğun etini çimdikliyor, vuruyor. gün Ferber yapılıyor, bebekle yatak ayrılıyor. Anne uyumaya başlıyor. evde şiddet kalmıyor. Dolayısıyla bence realitede; aileler, durumlar ve ihtiyaçlar var. Toptan, ‘’uyku eğitimi pü kaka’’ demek de doğru değil, her bebeğe uyku eğitimi şart demek de. |
|
|
|
Sayfayi öner |
Yorum Ekle |
|
Yorumlar(0) |
Oluşturma | 23 Ocak 2013 Çarşamba 09:49 |
|
|
|
|