Yatağa girmeden önce süt içirmek… Yüksek ateşte hemen antibiyotiğe başvurmak… Odanın ısısını 24-25 derecelerde tutmak… Hiç kuşkusuz her anne baba üzerine titredikleri çocuklarının hastalanmamaları için ellerinden gelen her türlü önlemi almaya çalışıyor. Ancak ‘doğru’ sanılan ‘yanlış’ bilgiler nedeniyle çocukların bakımında yapılan bu tür hatalar onların gelişimlerini olumsuz yönde etkilediği gibi, sağlıklarını da riske atıyor. Örneğin yükselen ateşte hemen antibiyotiğe başlamak bağışıklık sisteminde çok önemli rol oynayan probiyotik bakterilerin de yok olmasına zemin hazırlıyor. İştahı olmayan bir çocuğa televizyon karşısında yemek yedirmek ise sadece kliplere ve reklamlara bakma alışkanlığı geliştirerek onun asosyal olmasını teşvik edebiliyor, hatta dil gelişimini bile bozabiliyor. Bebeğin sık ağlaması sonucu anne sütünün yetmediğini düşünerek mamaya başlamak
En değerli ve yararlı tek besin olan anne sütü 0-6 ay boyunca tek başına verildiğinde genellikle bebeğin büyüme ve gelişimini sağlayacak kadar yeterli salgılanıyor. Öyle ki anne sütü tek başına bebeğe ayda ortalama 600-900 gram arasında kilo kazandırabiliyor. Bebekler doğumdan sonraki ilk günlerde mide hacimleri fazla olmadığı ve anne sütü hızlı sindirildiği için çok çabuk doyuyor ve sık acıkıyorlar. Ancak ilerleyen günlerde daha uzun süre ve daha güçlü emerek, beslenme saatlerinin arasını açabiliyorlar. Eğer bebek ayda en az 600 gram veya haftada 150 gram alabiliyorsa bu anne sütü ile doyduğu anlamına geliyor. Bebek düzenli tartılmadan, her ağlaması açlık sanılarak mamaya geçilirse, anne sütü giderek azalıyor. Çünkü bebek daha kolay alınan ve daha tatlı olan bu besine kolaylıkla alışabiliyor ve daha az emdiği için anne göğsünde süt yapımı azalıyor. Ateş yüksek ve düşmüyorsa hemen antibiyotiğe başlamak
Oysa çocukluk çağı ateşlerinin çok büyük bir kısmı viral enfeksiyonlar nedeniyle oluşuyor ve bunlar da en az 3 gün, hatta bazen 5-7 gün ateşle seyredebiliyor. Virüs enfeksiyonlarında antibiyotiklerin yeri yok. Dolayısıyla gereksiz yere antibiyotik vermek sadece antibiyotik direncine neden olmakla kalmayıp, çocuğun bağışık sisteminde çok önemli rol oynayan probiyotik bakterilerin de yok olmasına zemin hazırlıyor. İştahsız çocuklara televizyon karşısında yemek yedirmek
Çocuk yemeği sofrada ve aile bireyleriyle beraber yemeli. Mutlaka yemek yesin diye televizyon karşında ağzına konan lokmalar belki farkına varmadan çocuk tarafından birer ikişer yutuluyor. Ancak çocuk ne yediğinin bilincinde olmayacağı için bundan bir tat ve lezzet almıyor. Bu da iştahını açmak şöyle dursun, sadece kliplere ve reklamlara bakma alışkanlığı geliştirerek asosyal bir çocuk olmasını da teşvik edebiliyor, hatta dil gelişimini bile bozabiliyor. Üşütmesin diye çocuğu çok kalın giydirmek veya ev ısısını 24-25 derecelerde tutmak
Kış aylarında bazı aileler çocuklarını üşütmekten çok korkuyor, bu nedenle onu hem terlettirecek kadar sıkı giydirip hem de oda ısısını arttırıyor. Bu da fazla terlemeye, sıvı kaybına, isilik ve pişiklere, cilt enfeksiyonları ile huzursuzluğa yol açabiliyor. Bu nedenle çocuğunuzu fazla giydirmemeye ve oda ısısının 21-22 dereceyi geçmemesine özen gösterin. Sadece banyo sırasında mekan ısısını 24-25 derece arasında tutabilirsiniz. Yatağa yatmadan hemen önce özellikle süt, meyve suyu,kek, kurabiye vermek ve yatırmak
Yatağa yatmadan 1,5-2 saat önce su hariç, yeme içme eylemini bitirin ve çocuğunuzu midesi boşken yatırın. Özellikle 2 yaşından sonra bu alışkanlığı kazandırın. Bu sayede çocuğunuz hem sabah daha aç kalkar ve kahvaltı öğününü çok daha güçlü yapabilir, hem de reflü riskini önlenmiş olursunuz. Unutmayın ki geçmek bilmeyen üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarının temelinde (geçmek bilmeyen kulak ve boğaz enfeksiyonları, öksürük, ses kısıklığı, hırıltı, ağız kokusu vb.) gastro özofajial reflü (mide içeriğinin yemek borusuna ve daha da yukarılara kaçması ) hastalığı yatabiliyor. Bebeklere 5. aydan önce ek gıdalara başlamak
Çocuğunuz sadece anne sütü alıyor ve iyi gelişiyorsa 6.ay bitene dek başka hiçbir ek besin vermeyin. Fakat 6 ay biter bitmez de ek besine başlayın. Aksi halde hem anne sütü yetmeyebilir, hem de bebeğinizin gıdalara alışması zorlaşabilir. İster mama, isterse anne sütü ile beslenen bebek olsun, ek besinlerin 5. özellikle de 4. aydan önce başlanması, alerji, enfeksiyon ve sindirim problemi gibi pek çok soruna yol açabiliyor. Ayrıca bu besinlerle karnı doyurulan çocuk, anne sütünü daha az emeceği için anne sütü de erken azalıp, erken kesilebiliyor. Vücut ısısı 38 dereceyi bulmadan hemen ateş düşürücü ilaç vermek
Aslında ateş hastalığın kendisi değil sonucu olarak ortaya çıkıyor. Organizmayı korumaya yönelik bir fizyolojik olay olarak tanımlanıyor. Ancak pek çok aile çocuğa zarar vereceğinden çok korktukları için hafif, hatta elle bakıldığında ateşi olmadığı halde bile ateş düşürücü veriyor. Bu durum vücudun savunmasını bozabileceği için özellikle 6 yaş üstü çocuklarda ateş 38, hatta 38,5 dereceye varmadan ateşi düşüren ilaçlar verilmemeli. Küçük bebeklerde de ateş düşürücü için 38 derece beklenebilir. Aşılamalardan önce ya da aşıdan hemen sonra ateş düşürücü vermenin de vücudun aşıya bağışıklık geliştirme yanıtını bozduğuna dair çalışmalar var.
Bu hatalar hem gereksiz ilaç kullanımı ve ilaç toksisitesini arttırıyor, hem de gelişebilecek bir hastalığın tanısını güçleştirebiliyor. Ayrıca bağışık sistemin çalışmasını da bozabiliyor. Bebekleri güneşlendirirken güneş kremi sürmek Bebeğinizi güneşlendirirken güneş kremi sürmeyin. Tüm yaz ayları boyunca güneşli ve güzel günlerde sabah saat 09.00-10.00 ve akşamüstü 16.00-17.00 saatlerinde ve sadece 10′ar dakikadan günde toplam 20 dakika düzenli bir şekilde kremsiz güneşlendirin. Böylece bebeğinizin vücudunda bütün bir kış yetecek kadar, D vitamini oluşur. Ancak güneş kremlerinde koruyucu etki olduğu için kremlenen ciltte UV ışınları, D vitamini sentezi yapamıyor. Bu saatler dışında bebeklerin zaten mümkünse dışarı çıkarılmamaları ve ciltlerinin gölgede bile olsa güneşten her şekilde korunmaları gerekiyor.
|