Daha önce aldığı faiz artırma kararlarıyla tepki çeken Merkez Bankası, yeni kararını yarın açıklıyor. Peki, yüksek faizin ülkeye zararı ne?
Merkez Bankası’nın daha önce almış olduğu faiz yükseltme kararı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından tepki görmüştü. Erdoğan, zaman zaman yaptığı açıklamalarda, faize karşı tepkisini dile getirirken, faiz yükseltmeyi savunanlar için ‘İstihdam ve yatırım düşmanlarıdır’ ifadesini de kullandı.
Faiz yükseltmeyi enflasyonun nedeni gören Erdoğan, Afrika ziyareti sırasında da bu konudaki görüşünün değişmediğini söyledi. Cumhurbaşkanı ayrıca, finans sisteminin bankacılığa teslim edilmemesini ve bankacılığın faiz lobisi olduğunu söyledi. Bunun olması halinde Merkez Bankası’nın bu yükün altından kalkamayacağını da sözlerine ekledi.
Geçtiğimiz ay açıklanan Para Politikası Kurulu’nun toplantı özetinde ise, gerekli görülmesi halinde faize müdahale edeceğini belirtti.
Merkez Bankası, PPK tutanaklarında enflasyon belirgin bir değişiklik görülmesi halinde faizde değişikliğe gideceğini açıkladı. Bu açıklama, enflasyonun yükselmesi halinde faiz oranlarının da yükseltileceği anlamına geliyor. Yükseltilen faiz her ne kadar talep enflasyonunun önünü alsa da, maliyet enflasyonu yukarıya çekiyor.
TALEP VE MALİYET ENFLASYONU NEDİR?
Talep enflasyonu, ülkede mal ve hizmetlere olan talebin, üretimden fazla olması halinde ortaya çıkıyor. Talep, üretimin ne kadar üzerine çıkarsa, talep enflasyonu da o derece artıyor. Merkez bankaları da faizi arttırarak, bu sebepten kaynaklanan enflasyonun önüne geçmeye çalışıyor. Yani tüketiciyi tasarrufa yöneltip, tüketimi azaltmaya çalışıyorlar. Enflasyonla bu şekilde verilen mücadele ise halkın cebine olumsuz yansıyor. Vatandaş her zaman aldığı malı, faizin yükseltilmesinin ardından daha pahalıya alıyor.
Maliyet enflasyonu ise, üretimle alakalı unsurları ilgilendiriyor. Bu unsurlar, yurt içi veya uluslararası piyasalardaki değişimler nedeniyle fiyatlanıyorsa, ülkede maliyet enflasyonu ortaya çıkıyor. Çünkü üretilen mala talep olmasına rağmen, çeşitli sebeplerle üretim azalıyor. Merkez Bankaları bu durumla da faiz düşürerek baş etmeye çalışıyor. Yani düşük faiz, üretime pozitif katkı yapıyor. Üretim mallar hem iç pazarda, hem de dış ticarette ülkenin elini rahatlatıyor.
FAİZ LOBİSİ NASIL PARA KAZANIYOR?
Öte yandan faizin yüksek seyretmesi bazı çevrelere yarıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz lobisi olarak adlandırdığı bu kesim, Türkiye’de bankalar, finans kuruluşları ve fonlarla hareket ediyor.
Bu lobinin temsilcileri, ülkeye dolar getirip Türk Lirası ile değiştiriyor. Merkez Bankası’nın faizi arttırmasıyla da lirayı tekrar dolara çeviriyor. Çünkü faizin artmasıyla lira dolara karşı değerleniyor. Yani 100 dolara 300 lira alan lobinin üyeleri, dolar 1.5 liraya düşerse, 300 liraya 200 dolar elde ediyor. Bu lobi, kurdan aldığı payı kaybetmemek için zaman zaman spekülatif söylem ve eylemlere de ön ayak olabiliyor.
Konuyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan da, bankacılığın faiz lobisi olduğunu belirterek, yüksek faiz konusunda görüşlerinin aynı olduğunu söyledi. Geçtiğimiz hafta Vakıf Katılım Bankası’nın açılışında da bu konuya değinen Erdoğan, faiz sistemi yerine katılım finans sistemini önerdi.
Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de, günümüzde gelinen para politikasının ‘negatif faiz’ olduğunu söyledi. Şimşek ‘Para politikasında ise en son gelinen aşama eksi faiz uygulaması. Eksi faiz uygulamasını 10 yıl önce konuşsaydık, 'yok canım dünya herhalde çıldırmış olmalı, deli bir dünyada yaşamamız lazım ki eksi faiz söz konusu olsun' derdik" şeklinde konuştu.
GELİŞMİŞ ÜLKELERDE FAİZLER DÜŞÜK
Dünyanın gelişmiş ekonomilerine bakıldığında ise, merkez bankalarının düşük faiz politikası izlediği görülüyor.
ABD Merkez Bankası, faiz oranını 0,50’de tutarken, Avrupa Birliği bu oranı 0,05 olarak belirledi. İsrail’deki faiz oranı ise 0.10.
Öte yandan teknoloji devi Japonya, negatif faiz politikası güdüyor. Ülkedeki faiz oranı -0,10 seviyesinde.
Faiz yükseltmek her ne kadar talep enflasyonunu düşürüyor gibi görünse de, halkın cebinden daha fazla para çıkmasına sebep oluyor. Özellikle temel ihtiyaç maddelerine gelen artışlar, vatandaşı daha da zorluyor. Daha büyük boyutta ise enerjide dışa bağımlı olan Türkiye’nin maliyetini arttırıyor. Ayrıca Türkiye sanayisi de üretmek için bazı maddeleri yurtdışından satın almak zorunda. Faizler yüksek olunca da ülkenin üretimi, dolayısıyla ihracatı olumsuz etkileniyor. Buna bir de art niyetli faiz lobisinin Türkiye üzerinde kazancı eklenince, faiz yükseltmenin tehlikesi ortaya çıkıyor. Üstelik dünyanın dev ekonomileri de faizi oldukça düşük, hatta ekside tutuyor.
|