Kadınlarda görülen kanser türü olan rahim kanserinin görülme sıklığı, dünyadaki endüstriyel gelişmeye paralel olarak her geçen gün artıyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Jinekolojik Onkoloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Çelik, rahim kanserinin kadınlarda en fazla görülen kanser türü olduğunu söyledi.
Rahim içerisindeki endometrium tabakasından kaynaklandığı için 'Endometrium kanseri' olarak bilinen hastalığın, endüstriyel açıdan gelişmiş ülkelerde daha fazla ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. rahim kanserinin, zengin ülke insanlarında daha fazla görüldüğünü ileri sürdü Prof. Dr. Hüsnü Çelik, "Dünyadaki endüstriyel gelişmeye paralel olarak görülme sıklığı gittikçe artmaktadır. Ülkemizdeki ekonomik ve endüstriyel gelişmeye bağlı olarak bizde de sıklığı gittikçe artmaktadır" dedi.
RİSK ALTINDA OLANLAR
40 yaşından 65 yaşına kadar olan dönemin, hastalığın en fazla tespit edildiği dönem olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çelik, "Tanı konulduğu anda hastaların yaklaşık yüzde 70'inde hastalık rahimle sınırlıdır. Yüzde 20'sinde lenf bezlerine yayılmış, yüzde 10'unda ise uzak bölgelere yayılmış olarak karşımıza çıkmaktadır" ifadelerini kullandı.
Rahim kanserlerinin hepsinin aynı tip olmadığını belirten Prof. Dr. Çelik, bazıları oldukça saldırgan özelliğe sahipken, bazılarının daha yavaş ilerlediğine dikkat çekti. Çelik, tip 1 ve tip 2 olarak adlandırılan bu kanserlerin tedavilerinin de kısmi farklılıklar içerdiğini kaydetti.
Prof. Dr. Çelik, "Östrojenin tek başına kullanılması, obezite, meme kanseri olup tamoksifen kullanan olgular, erken yaşta adetleri başlayan ve geç döneme kadar devam eden kadınlar (52 yaş ve ilerisi geç menopozdur), artan yaş, bazı kanser tiplerinin daha fazla olduğu kadınlar, doğurmamış, infertil kadınlar, şeker hastalığı ve yüksek tansiyonu bulunan kadınlar risk altındadır" dedi.
Öte yandan, kombine hormon replasman tedavisi, son doğumun geç yaşlarda yapılmış olması, sigara, fiziksel aktivite, kahve ve çayın rahim kanseri riskini azalttığına dair çalışmalar bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Hüsnü Çelik, "Ancak, hemen vurgulanmalıdır ki; sigaranın bu kanseri azaltıyor gözükmesi, sigara kullanımını tavsiye etmek anlamına gelmez. Sigara açıkça sağlığa zararlıdır ve kullanımı asla önerilmez, önerilemez" diye konuştu.
Hangi diyet faktörünün tek başına riski ne kadar arttırdığı ya da azalttığına dair bir yargıya varmanın da oldukça zor olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çelik, şunları söyledi:
"Endometrium kanserinde temel mekanizma artmış östrojen düzeyleridir. Özellikle tip 1 kanserlerdeki olay rahim içi tabakanın östrojen tarafından kesintisiz uyarılmasıdır. Bunun için gerekli östrojen dışarıdan alınabildiği gibi, 'endojen' dediğimiz, vücudun kendisinin ürettiği östrojen de olabilir. Obezitedeki çevresel yağ dokusu, endojen östrojen düzeylerini artırarak rahim içi tabakayı uyarmaktadır. Bu da kansere neden olabilmektedir."
"GENELLİKLE MENOPOZ SONRASI KANAMA İLE FARK EDİLİYOR"
Prof. Dr. Hüsnü Çelik, çoğu hastada ilk bulgunun, menopozdan sonra oluşan kanamalar olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Menopoz öncesi kadınlarda ise adet düzensizlikleri ya da ultrason ile tespit edilen rahim içi kalınlaşmalar ilk bulgu olabilmektedir. Ancak, bu bulgular her zaman kanser olduğu anlamına gelmez fakat mutlaka doktor tarafından değerlendirmeyi gerektirir."
Hastalığın tedavi yöntemlerine de değinen Prof. Dr. Çelik, "Rahim kanserinin tedavisi, doğurganlığını tamamlamış kadınlar için rahim ve yumurtalıkların çıkarılmasıdır. Buna ilaveten, gerekli görüldüğü durumlarda lenf bezleri de çıkarılarak kanserin bu alanlara yayılıp yayılmadığı konusunda bilgi sahibi olunması gerekebilir. Bazı seçilmiş durumlarda, çocuğu olmayan, ya da çocuk sayısını tamamlamamış kadınlarda ameliyat yapılmadan hormonal tedavi kullanılabilir. Ancak standart değildir ve sadece belli durumlarda kullanılabilir" diye konuştu.
|