EMİR MELİK GAZİ SULTAN (Seyyid Selahaddin)
Emir Melik Gazi Sultan; Türklerin Anadolu’ya girişi olan 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Sivas, Malatya, Kayseri, Tokat, Amasya ve civarında (1071-1178) Danişmendli Beyliği’ni kuran Ahmet Melik Gazinin Oğludur. Asıl adı Seyyid Selahaddin’dir fakat, tarihte aldığı unvan adlarıyla “Danişmend Emir Melik Gazi Sultan” adıyla anılır. Ahmet Yesevi’nin Anadolu’ya gönderdiği 360 alperenlerden biri ve Horasan Erenlerindendir. Merzifon/Sarıköy’de bulunan Seyyid Battal Gazi Ocağı’nın seceresine göre Emir Melik Gazi’nin Hicri Doğumu 435, Şehadeti 530, Ömrü 95 tir. Emir Melik Gazi, 1134 yılında dünyadan göçtüğüne göre 1039 yılında doğmuştur.
Seyyid Selahattin, Hüseyin Gazi’nin de 5. göbekten torunu, Hz Muhammed’in soyu ve Seyyid evladıdır. Kayseri’nin Pınarbaşı ile Pazarören arasındaki Melik Gazi Köyünde, Zamantı Kalesini Fethederken sağ bileğinden yaralanarak Gazi olmuştur. Ordu’nun Ayabastı ilçesine düzenlediği bir seferde, Kutlular’da Yaras mevkiinde yaralandığı; öteki komutanların askerlerine:” Yarısını asın, yarısını kesin!” şeklinde emir verdiklerini; Emir Melik Gazi Sultan’ın acilen Niksar’a götürüldüğü sırasında kanının damladığı yerlerin evliya olarak değerlendirildiği mahalle insanları tarafından anlatılmaktadır.
Tarih kitapları, Melik Gazi’nin 1130 tarihinde Çukurova/Anavarza'da yapmış olduğu savaşta Antakya Prensi II. Bahemund'u öldürdüğünü yazar. Bazı kaynaklarda ise 1.Bahemund’u Ahmet Melik Gazi’nin, II. Bahemund’u ise oğlu Melik Gazi’nin esir aldığını yazar.
Annem Arife ile babam Cemal Ocak’ın anlattığına göre, Seyyid Selahaddin, Anadolu’da bir kaleyi fethederken, kalenin Keşişinden gönül gözü ile kalenin anahtarı istemiş. Keşiş “sana kalenin anahtarını veririm ama benim kellemi keserler, eğer bana ayakucunda bir yer verirsen anahtarı veririm” demiş ve Keşiş, Seyyid Selahaddin’e anahtarı verdiği için kendi adamları tarafından kellesi kesilmiş. Tarih kitaplarında II. Bahemund adı ile bahsedilen, esir alındığı ve kellesinin kesilerek mumyalandığı belirtilen kişi, dedelerimizin “Keşiş” diye bahsettiği kişidir ve II. Bahemund esir alınmamış, kalenin anahtarını verdi diye kendi adamlarınca kellesi kesilmiştir.
1800’lü yıllarda Merzifon’un Hırka Köyü’nde yaşayan Cafar Dedemden kalan bilgilere göre; keşiş yani II. Bahemund çok yiğit, güçlü kuvvetli birisiymiş. Onu öldürmek için tıraş etme bahanesiyle tuzak kurmuşlar. Bir yüzünü tıraş ettikten sonra, ustura ile kellesini kesmişler. II. Bahemund’un kellesinin, bir yüzü tıraş edilmiş, bir yüzü tıraş edilmemiş şekilde olduğu Cafar Dedemden kalan bilgiler arasındadır. 1996 yılında Melik Gazi Köyüne gittiğimde, sanduka içinde yatan Seyid Selahaddin’in yüzünü, ayaklarını, sağ bileğinden itibaren kesik kolunu ve camekan içinde Bahemund’un kellesini gördüm. Bahemund’un kellesi, Seyyid Selahaddin’in ayak ucunda camekan içinde duruyordu. 1998 yılında Melik Gazi Köyüne gittiğimde ise defnedildiğini öğrendim. Daha sonra ise defnedildiği yerden çıkartılarak, tekrar sandukaya alınmıştır.
Cafar Dedem, atı ile önce Sivas/Şarkışla-Yahyalı Köyü’ndeki Seyyid Selahaddin soyundan olan akrabalarımıza, sonra da Kayseri/Pınarbaşı’ndaki Melik Gazi Köyü’ne gider. Melik Gazi’yi ziyaret ettikten sonra II. Bahemund’un kellesini kilitli heybesine koyar ve Merzifon’a götürüp oradaki Rumlara satmayı planlar. Melik Gazi Köyü’nden Amasya’ya kadar geldiğinde kilitli heybesine bakar ki II. Bahemund’un kellesi yok! Amasya’dan Geri Melik Gazi Köyü’ne gider. Melik Gazi’nin türbesinin alt katına iner bakar, Melik Gazi’nin ayak ucunda II. Bahemund kellesi aynı yerinde durmaktadır.
Ahmet Melik Gazi’nin dünyadan göçmesiyle, 1104 -1134 yıllarında hükümdar olan Emir Melik Gazi, Danişmendli Devletinin gücünü zirveye ulaştırmıştır. Emir Melik Gazi, Anadolu Selçuklu devletinin tahtına da kendi damadı I.Sultan Mesud’un çıkmasını sağlamıştır. Malatya, Kayseri, Kastamonu, Çankırı, Karadeniz sahilleri ve Sakarya bölgesine kadar olan yerleri devletine katmıştır. Kilikya Ermenilerini de vergiye bağlamış, Bizans tahtına çıkmak için isyan edenleri desteklemiştir. Emir Gazi’nin 30 yıl devam eden bu parlak devri 1134 tarihine kadar sürmüştür.
1104-1134 tarihinde tahtta bulunan ve Beyliği döneminde Haclı’lara, Ermeni ve Rum’lara karşı kazandığı zaferler, onun Anadolu hükümdarları arasında mümtaz bir mevki elde etmesine sebep olmuştur. Anadolu’nun birçok illerinin tarihinde, Danişmendli’lerden ve Emir Melik Gazi’den övgüyle bahsedilmektedir.
Ahmet Yesevi’nin yetiştirdiği talebelerinden ve tayin ettiği halifelerinden olan Muhammed Danişmend ile yanı soydan olan Emir Melik Gazi, Anadolu’da, Ahmet Yesevi Hazretlerinin çizdiği yolda ilerlemiş ve Türk dilini, edebiyatını, kültürünü özellikle İslam dinini doğru olarak gelecek nesillere aktarmıştır.
Seyyid Selahaddin, Anadolu’da bir çok kez Haclı Seferlerini bozguna uğratmış, Anadolu’nun birçok yerlerini Türkleştirerek topraklarına katmış ve “Melik” unvanını almıştır. O zamanlar “Melik” unvanı orduda en yüksek rütbeye erişen kişilere verilen unvandır. Tarihteki adıyla; Emir, Melik, Gazi ve Sultan isimleri kendisine verilen unvanlardır. Abbasî halifesi Müstersid ile Büyük Selçuklu Sultani Sencer, Emîr Melik Gazi'ye Melik unvanının tevcih edildiğini gösteren bir mensurla birlikte bir kös, bir gerdanlık ve bir altın âsâ dört siyah sancak göndererek bölgedeki hakimiyetini tasdik etmişlerdir. Ancak elçi bu mensur ve hediyeleri getirdiğinde, Emîr Melik Gazi çok rahatsızdır ve birkaç gün sonra 528 (1134) tarihinde dünyadan göçmüştür. Yerine oğlu Melik Muhammed geçti.
Seyyid Selahaddin Emîr Melik Gazi'nin; Melik Muhammed, Yağıbasan, Yağan ve Aynüddevle adlarında dört oğlu ve iki kızı olmak üzere 6 çocuğunun olduğu bilinmektedir. Kızlarından birisi Mengücükler’den Mengücük Gazi’nin oğlu İshak, diğeri ise Selçuklulardan Kılıçarslanın oğlu Sultan Mesud ile evlenmiştir.
Dulkadiroğulları Beyliği, Danişmendli soyuna olan saygınlıklarından, o bölgedeki Seyyid Selahaddin evlatlarından vergi almamışlardır.
Seyyid Selahattin, hayatta olduğu zamanlarda bir çok keramet gösterdiği gibi, dünyadan göçtükten sonra da saatte bir damla kanını akıtarak kerametini göstermiştir. Seyyid Selahaddin’in saatte bir damla akan kanı, Atatürk’ün tekke ve zaviyeleri kapatıncaya kadar akmaya devam etmiştir. Akan kanından bir kısmı, bir şişe içinde muhafaza edilmiş ve türbesinin alt katında lahid odasında, ziyaretçilerine gösterilmiştir. (Sadettin TEKSOY, Ocağımız Seyit Selahattin’in, yaşayan bir Evliya olduğunu, cesedinin çürümediğini bir televizyon programında göstermiş ve anlatmıştır.)
Halk ozanı ve şairlerimizden Kul Himmet Ustadım, Derviş Ali, Ezgari, Ali İzzet Özkan, Ozan Şeyhoğlu ve Nazire Şenol yazdıkları deyişlerinde Seyyid Selahaddin Melik Gazi’den bahsetmişlerdir.
Anadolu’nun bir çok yerinde, Melik Gazi Türbesi görülmekle birlikte, Bir Selçuklu Mimarisi olan asıl Muhteşem Türbesi, Zamantı Kalesinin eteklerindeki, kendi adı verilen köyde, Melik Gazi Köyü’ndedir. Tarih kitaplarına göre Türbesi on ikinci asırda yapılmıştır. İki katlı olup, alt katta lahid odası, üst katta ise sandukaların bulunduğu oda vardır. Türbenin dış yüzü tuğlalarla kaplıdır. Tuğlalar geometrik desenler biçiminde, baklava ve zikzak şekilleri iç içe geçerek, muhteşem bir görünüm kazandırılmıştır. Dış Duvarlar, son derece itinalı bir işçilikle bezenmiştir. Tarih kitaplarına göre Türbenin II Kılıçarslan tarafından yaptırıldığından bahsedilir. Emir Melik Gazi’nin soyundan gelenler olarak, aile büyüklerimizin anlattığına göre Emir Melik Gazi, ölmeden önce kendi türbesini kendisi yaptırmış ve Zamantı bölgesine, Zamantı Kalesi’nin eteklerine defnedilmesini kendisi istemiştir. Türbelerde kullanılan ağaçların kendisinin diktiği ağaçlardan olduğu, yine Cafar Dedemden kalan bilgilerdir. Sancaktar olan amcasının türbesi de aynı yerdedir.
Emir Melik Gazi’nin, Melik Gazi Köyü’nden başka, Kastamonu, Erzincan/Kemah, Kırşehir Ordu/Ayabastı ve Çorum da da halk tarafından çok sevildiği ve unutulmaması için türbesi ve kümbeti yaptırılmıştır.
20.12.2006
Asiye Ocak Sağlam
|