Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Arif Ergi̇n, Avrupa Uzay Ajansının (ESA), Gaia Uydusu aracılığıyla ağustos ayında "Gaia16aye" isimli bir yıldızdaki parlaklık değişimini dünyaya açıkladığını belirterek, "TÜBİTAK Ulusal Gözlemevinin (TUG), coğrafi konum ve atmosferik koşullarının avantajını kullanarak, Gaia16aye isimli yıldızdan maksimum ışığın geldiği anı en net yakalayan gözlemevi oldu." dedi.
Ergin, AA muhabirine, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevinin (TUG), son dönemdeki faaliyetlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Avrupa Uzay Ajansının (ESA), Gaia Uydusu aracılığıyla ağustos ayında "Gaia16aye" isimli bir yıldızda parlaklık değişimi belirlediğini ve bunu dünyaya açıkladığını hatırlatan Ergin, yaklaşık 30 gözlemevinin teleskoplarıyla, söz konusu yıldızı 24 saat boyunca izlediklerini bildirdi.
İŞİN SIRRI ÇÖZÜLDÜ!
Ergin, Gaia16aye yıldızındaki parlaklık değişiminin ne olduğunun anlaşılabilmesi için diğer gözlemevleri gibi TÜBİTAK Ulusal Gözlemevinin de 3 teleskobuyla, sıkı bir takip içine girdiğini anlattı. Şu ana kadar yapılan gözlemlerden ortaya çıkan ışık eğrisinin, bilinenlere uymadığına dikkati çeken Ergin, "Gözlemler arttıkça işin sırrı çözülmeye başladı. Işık eğrisinin şekli, Gaia16aye yıldızındaki parlaklık artışının nedeni, yıldızla gözlemci arasında görünmeyen, fakat uzayı büken bilinmeyen iki cisme işaret ediyor ve ikili mikro mercekleme olduğunu söylüyor. Bu da demektir ki teleskopla, yıldız arasında görünmeyen küçük kütleli, fakat çekimlerinin ışığı bükecek kadar güçlü olduğu anlaşılan iki cisim var." diye konuştu.
"TÜRKİYE ADRESİYLE DÜNYAYA DUYURULDU"
TÜBİTAK Ulusal Gözlemevinin, coğrafi konum ve atmosferik koşullarının avantajını kullanarak, Gaia16aye yıldızından maksimum ışığın geldiği anı, en net yakalayan gözlemevi olduğunu vurgulayan Ergin, şimdilik yıldızı 2 kez büyüterek doğal büyüteç görevi gören bilinmeyen kaynağın varlığını, optik ışık üzerindeki etkisiyle anlayabildiklerini kaydetti. Gözlem bulgularının, Uluslararası Türk-Rus araştırma ekibince, "The Astronomer's Telegram" üzerinden 3 kez Türkiye adresiyle dünyaya duyurulduğunun altını çizen Ergin, kaynaktan dünyaya ulaşabilecek çekim dalgalarının da yapılacak hassas ölçümlerle gelecek yıllarda daha iyi görülebileceğini söyledi.
Ergin, uzmanların söz konusu yıldızdaki parlaklık değişiminin ne olduğuna dair tartıştığını belirterek, "Araştırmaların sonuçları, kozmolojik bilgi için önemli ve karanlık enerjinin anlaşılmasına da ışık tutacak. Gaia16aye ile bizim aramızdaki bu görünmeyen ve tanımlanamayan yıldız kütleli cisim, bir kara deliğin işareti olabilir, yakınında ikinci büyük bir cisim de olabilir. Nötron yıldızı içeren bir çift yıldız, Jüpiter gibi büyük kütleli gezegeni olan ikili bir sistem ya da karanlık madde için bir delil sayılabilir mi? Bunlardan hangisinin doğru olduğu devam eden gözlemlerden çıkarılacak." değerlendirmesinde bulundu.
TÜBİTAK Ulusal Gözlemevinin, bu konudaki gözlemlerini sürdüreceğini dile getiren Ergin, "Bilinmeyen kaynağın doğasını ortaya çıkarmak için Einstein'ın uzay-zaman eğriliğinin teyidi özelliği taşıyan, türünün (mikro mercekleme) ilk örneği ve Samanyolu galaksimizde keşfedilen, büyük öneme sahip bu ikili mikro mercekleme olayının yakından takibini yapıyoruz." ifadesini kullandı.
|