Allah (cc), Kuluna Müjdeler Veriyor
Kıymetli Kardeşlerim… enâb-ı Hakk, Hadis-i Kutsî’de “Ben kulumun zannı üzereyim.” buyurmaktadır. Bir kulun hesabı görülüyor. Sonunda cehenneme gitmesine karar veriliyor. Bu kul, cehenneme giderken kendi kendine, “Ben böyle bilmezdim.” diyerek gidiyor. Allah Teâlâ bildiği halde meleklere, “Ne diyor kulum?” diye soruyor. Melekler, “Ben böyle bilmezdim.” diyor ya Rabbi, diyorlar. Kul sözlerinin devamında, “Allah (cc), beni cennete götürür zannediyordum, şimdi cehenneme gidiyorum, günahım ağır geldi.” diyor. Allah (cc), kuluna, “Öyle mi zannederdin.” diye sorduğunda o da, “Evet ya Rabbi!” diye cevap veriyor. Rabbimiz (cc), “Öyleyse kulumu cennet-i a’laya götürün. Ben kulumun zannı üzereyim.” buyuruyor. İstirham ediyorum kötü zan üzere olmayalım. Yani, istiğfar ettiğimiz zaman, Allah beni affeder, diye düşünürsek o zaman Allah (cc) bizi affeder. Öyleyse bu düşünce üzere istiğfarda bulunalım. Bu hadis-i kutsî, kurban olduğum Allah’ın kullarına mükâfatıdır. Müjdelemeyelim de korkutalım mı? Herkesin kulağını müjdeyle doyuralım inşallah. Allah Teâlâ bu hadis-i kutsîde biz kullarına şu müjdeleri veriyor: Kulum, dua ettiği zaman kabûlümü umarsa zannettiği gibi kendisine tecelli ederim. Kulum, “Allahım! Şu evlatlarımı ıslah et.” derse, Ben onun evlatlarını ıslah ederim. Çünkü anne-babanın duası bir peygamberin ümmetine yaptığı dua gibidir. Kulum, “Allah (cc) bana merhamet eder, kendisine giden yola muvaffak kılar.” diye umarsa, Ben ona yardım eder, merhamet eder, onu kendi yoluma gitmeye muvaffak ederim. Ona, eski kötülüklerini terk ettiririm, onun içine kötülüklere karşı nefret veririm, diyor. Hayranım bu hadise. Allah buyuruyor çünkü. Ben öyleyimdir. O, beni zikredince Ben onunla beraberim. O Beni tek başına zikrederse Ben de onu yalnız zikrederim. Tek başına zikrettiğinde ben de ona, “Kulum! Kulum! Affettim kulum!” diye karşılık veririm. Kendimizi böyle teraziye koyalım. O, Beni bir cemaat içinde anarsa, Ben de onu, onunkinden daha hayırlı bir cemaat içinde anarım. Kulum! Senin zikrinden maksat, “Beni cennetine kabul et, girdir.” demekse, kabul ediyorum, sana cennetimi vaad ediyorum. Kulum sadaka verir, zekât verir, fakirlerin elinden tutar, onlara yardım eder. Her nasıl itaatle olursa olsun Bana doğru bir karış gelirse, Ben ona bir arşın yaklaşırım. “Neyin yaklaşır ya Rabbi?” Rızam yaklaşır. Râzı olurum o kulumdan. Bunları hep Hazin Tefsiri’nden aktarıyorum. O her ne zaman ki Bana itaati artırırsa; kaza namazı, kuşluk, evvâbin, teheccüd namazı kılar, ibadetlerini, zikrini artırırsa Ben de ona verdiğim feyiz ve bolluğu artırırım. Evine bereket, geçim veririm. Biz başka başka yerlerde arıyoruz bolluğu. Biz bolluğu; bankada, faizde, haksızlıkta arıyoruz. Bolluğu, evladımıza verdiğimiz sözden dönmede arıyoruz. Hâlbuki bolluk, Allah’a itaattedir. O, bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, Ben ona koşarak giderim.” (Buhari, Tevhid 50; Müslim, Zikr 2, Tirmizi, Da’avat, 142) Kulum yürüyerek gelirse ki nereye; İmam Hatip’e, camiye, Medine’ye, Ben de ona koşarak gelirim. Bana, yürüyerek ibadete gelirse, Benim rızam da ona koşarak gelir. Razıyım Ben senden, derim. Kulum Bana karşı olan vazifelerinde çok dikkat ederse; orucuna, teravihine, zekâtına, görevlerine, anasına-babasına saygıya, çocuklarının hakkını gözetmeye riâyetkâr olursa, Ben de onun üzerine feyiz ve bereketimi döktükçe dökerim. Mevlâ bizleri bu müjdelere nâil olan kullarından eylesin. (Âmin) |