TÜRK ULUSU-TÜRK YURDU-YURT SEVGİSİ • Bugün vatanımızla bir millî kudret varsa o cereyan, felâketlerden ders alan milletin kalb ve dimağından doğmuştur. (1919) • Millete efendilik yoktur; hizmet etme vardır. Bu millete hizmet eden, onun efendisi olur.(1921) • Milleti millet yapan, ilerleten ve yükselten kuvvetler vardır: fikir kuvvetleri ve sosyal kuvvetler. 27.10.1922, Bursa, Öğretmenlere. • Bilelim ki kazandığımız başarı, milletin kuvvetlerini birleştirmesinden ileri gelmiştir. Eğer aynı başarıları, zaferleri ileride de kazanmak istiyorsak, ayni esasa dayanalım, aynı yolda yürüyelim. (1923) • Milletlerin siyasetinde ancak menfaatleri vardır. Kimsenin kimseye dost olmayacağını bilelim. (1933) • Millet sevgisi kadar büyük mükâfat yoktur. (1935) • Kuvvet birdir ve o milletindir…1.11.1937, TBMM Açılışı. • Ulusal varlığını devam ettirmek için, kişileri arasında düşündüğü ortak bağ, asırlardan beri gelen şekil ve mahiyetini değiştirmiş, yani ulus, dini ve mezhebî bağlar yerine, Türk milliyeti bağı ile kişilerini toplamıştır. 1925, Ankara Hukuk Okulu Açılışı. • Biz doğrudan doğruya milliyetçi ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun kişileri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa o topluluğa dayanan cumhuriyet de kuvvetli olur. 26.04.1926, Türk Ocakları Delegelerine. • Türk Vatanı’nı ele geçirmek fikrini, Türkü esir etmek hayalini genel, büyük bir ideal haline getirmeye çalışanların layık oldukları kötü sondan kurtulamadıklarını gözlerimizle gördük... Kendilerine bir milletin geleceği emanet edilen adamlar, milletin kuvvet ve kudretini yalnız ve ancak yine milletin gerçek ve ulaşılabilir çıkarları yolunda kullanmakla yükümlü olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar. Bu adamlar düşünmelidirler ki, bir memleketi ele geçirmek; o memleketin sahiplerine egemen olmak için yeterli değildir. Bir milletin ruhu ele geçirilmedikçe, bir milletin azmi ve iradesi kırılmadıkça, o millete egemen olmanın imkanı yoktur. (1924, Dumlupınar) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 184) • Türk ulusu güçlükleri; ulusal birlik ve beraberlikle yenmesini bilmiştir. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s.318 • Aklı eren, yurdunu seven, gerçekleri gören kimselerden düşman çıkmaz. (1923, Tarsus) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 136) • Geldikleri gibi giderler. • Ulus sevgisi kadar büyük sevgi yoktur ve kişiliğimiz için değil, fakat mensup olduğumuz ulus için elbirliği ile çalışalım. (ÂFET İNAN, M.K. Atatürk’ten Yazdıklarım, Kültür Bakanlığı Yayınları, s. • Kuvvet birdir ve o milletindir. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s.423) • İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türkiye’nin gelecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından çıkarmamalıdırlar! (ATATÜRK, Nutuk, Atatürk Araştırma Merkezi, Yay. Haz. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, s.243) • Türk Ulusunun yeteneği ve kesin kararı, cumhuriyet, uygarlık ve gelişme yolunda durmadan, yılmadan ilerlemektir. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, 1989, Cilt I, s.351) • Büyük şeyleri yalnız büyük uluslar yapar. (AFETİNAN, Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları, Atatürk Araştırma Merkezi, s. 27) • Bir ulusun siyasi kaderinde makam sahibi olabilmek için onun ihtiyacını görmede ve onun gücünü takdirde ehliyet sahibi olmak birinci şarttır. • Saygıdeğer ulusuma şunu öneririm ki: sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki ve vicdanındaki öz cevheri, çok iyi tahlil etmek dikkatinden, bir an vazgeçmesin. • Kesinlikle bilmeliyiz ki, iki parça halinde yaşayan uluslar zayıftır, hastadır. Çocuklarımızı aynı eğitimden geçirerek yetiştireceğiz. Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğrenimin sınırı ne olursa olsun, onlara esaslı olarak şunları öğreteceğiz: Ulusuna, Türkiye Devleti’ne, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne düşman olanlarla mücadele sebep ve vasıtaları ile donatılmayan uluslar için yaşama hakkı yoktur. • Yalnız şunu bir gerçek olarak biliniz ki onur, hiçbir zaman bir adamın değil, tüm ulusundur. (1923, Adana) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 127) • Ulusal yemin, barış yapmak için makul ve asgarî koşullarımızı içeren bir programdır. Barışa ulaşmak için bir araya getireceğimiz esasları içine alır. Ocak 1922, Vakit Başyazarı Ahmet Emin’e Verdiği Mülâkat. • Barıştan sonraki çalışmada başarılı olabilmek milletin istiklalinin korunmuş olmasına bağlıdır. • Ulusal Yeminin hedefi, onu temindir. Ocak 1922, Vakit Başyazarı Ahmet Emin’e Verdiği Mülâkat. • Ulusal Yemin dairesinde varlığını temin ettikten sonra gürültü çıkarıp fesatçılık edecek ve araziyi genişletme fikrinde bulunacak adamlar ortaya çıkmaz. Bence buna imkân yoktur. • Ocak 1922, Vakit Başyazarı Ahmet Emin’e Verdiği Mülâkat. • Gerçi bize milliyetçi derler. Fakat biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle birlikte çalışan bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların bütün milliyetlerinin gereklerini tanırız. • Bizim milliyetçiliğimiz herhalde bencil ve mağrurane bir milliyetçilik değildir… 15.08.1920, TBMM. • Bilelim ki millî benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır. (1923) • Bu hareket milletin bir arzusudur. Hattâ bir ihtiyacıdır. Bu arzu ve ihtiyacı doğuran şey de şahıslar değil, bizzat olaylardır. Devletin birlik ve bağımsızlığını tehdit eden meşru olmayan bir takım ihtirasat, topraklarımıza, hiçbir hakka dayanmaksızın gerçekleşen saldırılar, tehlike karşısında millete birleşmek gereğini duyurmuştur. Böyle bir harekete macera demek, bu hareketi takdir edenleri maceracılıkla adlandırmak gafillik, garazlık değil midir? 24/25.10.1919, Amasya, Tasvir-î Efkâr Muhabiri Ruşen Eşref ile Mülâkat. • Bizim yolumuzu çizen; içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk Ulusu ve bir de uluslar tarihinin bin bir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır. (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s.423) • Milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtri zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu sürekli olarak ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. 29.10.1933, Ankara, 10. Yıl Nutku • Ulusal ülküye tam bir iman ve onun gereklerini tereddütsüz yerine getirmenin neticesi elbette başarıdır. (1931) • • Efendiler, bir ülkenin, bir ülke halkının düşmandan zarar görmesi acıdır. Fakat, kendi ırkından büyük tanıdığı ve başlarında taşıdığı insanlardan vefasızlık, felaket görmesi ondan daha acıdır. Bu kalp ve vicdanlar için unutulmaz bir yaradır. 11.09.1924, Bursalılarla Konuşma. • Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. 04.10.1932, Dolmabahçe Sarayı, Diyarbakır Gazetesinin Sahibine Demeç.
TÜRK-TÜRK ULUSU-DİLİ • Yüksek Türk, senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur. (ATATÜRK’ÜN Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, AKDTYK., Atatürk Araştırma Merkezi, Cilt IV, s.652) • Ne mutlu “Türk’üm” diyene. (1933, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 319) • Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. (1932, İstanbul) (Cumhuriyet Gazetesi, 05.10. 1932) • "Efendiler, bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında tarih alanında da bir derinliği vardır. Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselamın oğlu Yasef'in oğlu olan kişidir." Atatürk 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 130. toplantısının birinci oturumunda yaptığı konuşmada Türkler 'in kökeni hakkında böyle diyordu. • Bu ülke dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir ayrıcalıklı oluşumun olağanüstü çıkışına sahne oldu. Bu sahne yedi bin yıllık en aşağı bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı, O çocuk tabiatın yıldırımlarından, şimşeklerinden, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. (Vecize, Millet Dergisi, Sayı : 16, 1948, s., 10-11 ve Türk Kültürü, 1969, s:85, Fethi TEVETOĞLU “Atatürk’ün Türk’ü ve Türkiye Cumhuriyetinin Tarifi” isimli makalesinde yer almaktadır. Ayrıca adı geçen vecizenin Atatürk’ün el yazısı ile bizzat yazdığı orijinal metninin tarihçi Cemal KUTAY’ın özel arşivinde bulunduğu belirtilmektedir.) • Türk; öğün, çalış, güven. (ÂFET İNAN, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, TTK. Yay. s. 304) • Türk’ün onuru, gururu ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. O halde; Ya bağımsızlık, ya ölüm! (1919, Ankara) (ATATÜRK, Nutuk, Atatürk Araştırma Merkezi, Yay. Haz. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, s. 9-10) • Bu memleket tarihte Türk’tü, şimdi de Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır. (1923, Adana) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 130) • Ben gerektiği zaman, en büyük hediyem olmak üzere Türk Ulusuna canımı vereceğim. (14 Haziran 1937) (Cumhuriyet Gazetesi) • Ulusal duygu ile dil arasında bağ çok güçlüdür. Dilin ulusal ve zengin olması, ulusal duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindedir. Yeter ki, bu dil bilinçle işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk Ulusu, diline de yabancı boyunduruğundan kurtarmalıdır. • Milliyetin çok açık niteliklerinden biri dil’dir. Türk Milletindenim diyen insan, her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk düşüncesine bağlı olduğunu iddia ederse, buna inanmak doğru olmaz. (Önder Mehmet, Atatürk’ün Yurt Gezileri, Türkiye İş Bankası Kültür yayınları, Ankara, 1998, s.Cool • Ulusumuz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur. • Yıllar geçtikçe, ulusal ülkü verimleri, güvenle çalışmada, ilerleme hevesinde, millî birlik ve millî irade şeklinde, daha iyi gözlere çarpmaktadır. Bu, bizim için çok önemlidir; çünkü, biz, esasen ulusal varlığımızın temelini, ulusal bilinçte ve ulusal birlikte görmekteyiz. (01 Kasım 1936) (Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s.404-405) • Bir yurdun en değerli varlığı, yurttaşlar arasında milli birlik, iyi geçinme ve çalışkanlık duygu ve yeteneklerinin olgunluğudur. (4 Şubat 1935) (ATATÜRK’ÜN Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1991, Cilt IV, s.643)
BAŞBUĞ ATATÜRK'ÜN SÖYLEV VE DEMEÇLERİ, ATATÜRKÇÜLÜĞÜN ÖZÜDÜR
"Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Türk birliğinin, bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk birliğiyle açacaktır. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'ün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela, korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır. Kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Tanrı nasip eder, ömrüm vefa ederse; Musul, Kerkük ve Adaları geri alacağım. Selanik de dahil Batı Trakya'yı Türkiye hudutları içine katacağım" Türkçü Başbuğ Atatürk "İstanbul'da çıkan bir gazeteyi Kaşgar'da ki Türk de anlayacaktır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türkiye Türklerindir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Kanını taşıyandan başkasına inanma!" Türkçü Başbuğ Atatürk
"Dünya yüzünde, Türk'ten daha büyük,ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Bir gün, ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alsınlar, yapıversinler." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Milli benliğini bulamayan milletler başka milletlerin avı olacaklardır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türk'lerin yaşadıkları her yer misak-ı milli hudutları içindedir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Hayattaki yegane üstünlüğüm, Türk doğmaktır! Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Biz doğrudan doğruya millet severiz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Beni olağanüstü bir kişi olarak yorumlamayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türk budur: Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Eğer bende bazı fevkaladelikler görüyor, buluyorsanız bunları sadece ve yanlız Türk olmama, Türklüğüme bağlayınız." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Ülkeniz sizindir, Türklerindir. Bu ülke, tarihte Türk'tü bugün de Türk tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, herşeyden evvel Türkiye'nin istikbaline, kendi benliğine, millî an'anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türk aydınlarının kendi kendisini bilmemesinden ve başka milletlerde şu veya bu sebeple üstünlük olduğunu sanarak, kendini onlardan aşağı görmesinden doğmaktadır. Bu yanlış görüşe son vermek için Türklüğümüzü bütün asaleti ve tarihi ile tanımak ve tanıtmak şarttır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türkiye bir maymun değildir ve hiç bir milleti de taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne de Batılılaşacaktır; o sadece özleşecektir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Taş kırılır, Tunç erir, ama Türklük ebedidir" Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türk aleminin en büyük düşmanı komünizmdir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden önce ve kesinlikle Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Millet sevgisi kadar büyük sevgi yoktur. Kurtuluş Savaşı'nda benim de milletime ettiğim birtakım hizmetler olmuştur zannederim. Fakat, bunlardan, hiçbirini kendime maletmedim. Yapılanın hepsi milletin eseridir dedim. Aranacak olursa doğrusu da budur. Mazide sayısız medeniyet kurmuş bir ırkın ve milletin çocukları olduğumuzu ispat etmek için, yapmamız lazım gelen şeylerin hepsini yaptığımızı ileri süremeyiz. Bugüne ve yarına bırakılmış daha birçok büyük işlerimiz vardır. İlmi araştırmalar da bunlar arasındadır. Benim arkadaşlarıma tavsiyem şudur: Şahsınız için değil fakat mensup olduğumuz millet için elbirliği ile çalışalım. Çalışmaların en büyüğü budur." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni özelliği ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Yeni Türk yazısı, Türk'ün yaradılıştan gelen zeka ve kabiliyetini geliştirebileceğinden yeni yazımızı tarlalarında çalışan çiftçilerimize, sürüleri başında dağlarda dolasan çobanlarımıza kadar en az bir zamanda yaymaya çalışmak hepimizin vicdan ve milli haysiyet borcudur." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Kanını taşıyandan başkasına inanma!" Türkçü Başbuğ Atatürk
"Milletleri yükselten bu hususa bir amil daha ilave edelim; Milletlerin kalbinde intikam hissi olmalı. Bu alelade bir intikam değil, hayatına, istikbaline, refahına düşman olanların zararlarını dermeyi hedef tutan bir intikamdır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Bütün dünya bilmeli ki; karşımızda böyle bir düşman oldukça onu affetmek elimizden gelmez ve gelmeyecektir. Düşmana merhamet, aciz ve zaaftır; bu insaniyet göstermek değil, insanlık hassasının yok olduğunu ilan eylemektir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Yurttaşlarım! Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türk Milletinin karakteri yüksektir, Türk Milleti çalışkandır, Türk Milleti zekidir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Şu anda, büyük Türk Milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın, en derin sevinci ve heyacanı içindeyim." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türk, Türk olduğu için asildir. çoğumuz, büyük babamızın babasını hatırlamayız. Bütün soy gururumuzu, Türk olmanın içinde buluruz." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağımdır" Türkçü Başbuğ Atatürk
"Mensup olduğum Türk milletinin şan ve şerefi varsa, benim de bir ferdi olmak sıfatıyla şanım ve şerefim vardır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türk Milleti yüzyıllardan beri hür ve müstakil yaşamış ve istiklâli yaşamak için şart saymış bir kavmin kahraman evlatlarından ibarettir. Bu millet istiklalsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Az zamanda çok büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan, Türkiye Cumhuriyetidir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Bundaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesine borçluyuz." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Bana, insanlar üstünde bir doğuş yüklemeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük, Türk olarak dünyaya gelmemdir." Başbuğ Atatürk "Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağımdır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Ulusal varlığımıza düşman olanlarla dost olmayalım. Böylelerine karşı...'Türk'üm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişi!' diyelim." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Evvela, millete tarihini, asil bir millete mensup bulunduğunu, bütün medeniyetlerin anası olan ileri bir milletin çocukları olduğunu göstermeliyiz." Türkçü Başbuğ Atatürk
"TÜRK çetin işler başarmak için yaratılmıştır!" Türkçü Başbuğ Atatürk
"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki ASİL kanda mevcuttur!" Türkçü Başbuğ Atatürk
"Bir Türk, cihana bedeldir!" Türkçü Başbuğ Atatürk
"Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz" Türkçü Başbuğ Atatürk
"Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz" Türkçü Başbuğ Atatürk
"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin , namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar. " Türkçü Başbuğ Atatürk
"Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hızını, her vasıtayla arttırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir. " Türkçü Başbuğ Atatürk
"Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Yeni nesil, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. " Türkçü Başbuğ Atatürk
"Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türkiye'nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iktisadi siyaseti bu aslî gayeye erişmek maksadını güder." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Ancak kendilerinden sonrakileri düşünebilenler milletlerini yaşamak ve ilerlemek imkanlarına kavuştururlar." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Milletin sevgisi kadar büyük mükafat yoktur." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Bu ulusu ben değil içimizdeki ruh, damarımızdaki kan kurtarmıştır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen Türk istiklal ve cumhuriyetini ilelebet korumak ve müdafaa etmektir.Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur" Türkçü Başbuğ Atatürk
"Biz uygarlıktan,ilimden ve fenden kuvvet alıyor ve ona göre yürüyoruz." Türkçü Başbuğ Atatürk
" Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir , fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Çocuk sevgisi insan için bir ihtiyaçtır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Dünyada ne görüyorsak KADIN'IN eseridir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Korku üzerine egemenlik kurulamaz." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Bu millet bağımsızlıktan yoksun yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Tam bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız vazifenin temelidir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Tam bağımsızlık denildiği zaman, tabii, siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, vs. her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik kasdolunmaktadır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Tarihimiz en mutlu dönemi, hükümdarlarımızın halife olmadıkları zamandır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Milletin saltanat ve hakimiyet makamı yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisidir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Hükümetlerin icraatı menfi olup da millet itiraz etmez ve iktidarı düşürmezse bütün kusur ve kabahatlere katılmış demektir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Biz doğrudan doğruya millet severiz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Bütün zorba hükümdarlar hep dini alet edindiler; Hakiki ulema, dini bütün alimler hiçbir vakit bu zorba hükümdarlara boyun eğmediler. Fakat gerçekte alim olmamakla beraber, sırf o kılıkta bulundukları için alim sanılan, çıkarına düşkün haris ve imansız bir takım hocalar da vardır. Hükümdarlar işte bunları ele aldılar ve işte bunlar dine uygundur diye fetva verdiler. Gerektikçe yanlış hadisler uydurmaktan çekinmediler. Gerçek ve imanlı ulema her vakit her devirde bunların kinine hedef oldu." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Efendiler biz hayat ve istiklal isteyen bir milletiz. Ve yalnız ve ancak bunun için hayatimizi yok etmeyi göze alırız." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Sayın öğretmenler, hiç bir zaman düşüncelerinizden çıkmasın ki cumhuriyet sizden "fikri hur, vicdani hür, irfanı hür" nesiller ister." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Öğretmenler, yeni kuşak sizin eseriniz olacaktır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Milletin kaynağı toplum hayatinin esasi olan kadın ancak faziletli olursa görevini yerine getirebilir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha çok bilgili olmak zorunluluğundadır. Gerçekten ulusun anası olmak istiyorlarsa böyle olmalıdırlar." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Ben toprak büyütme meraklısı değilim. Barış bozma alışkanlığım yoktur. Ancak sözleşmeye dayanan hakkımızın isteğicisiyim. Onu almazsam edemem. Büyük meclisin kürsüsünden milletime söz verdim. Hatay'ı alacağım. Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getirmezsem milletimin huzuruna çıkamam. Yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, Yenilmem. Yenilirsem bir dakika yaşayamam." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Hayatta tam mutluluk ve esenlik ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı, esenliği için çalışmakta bulunabilir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Millete efendilik yoktur. Ona hizmet etmek vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Beni görmek demek ille yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız bu yeter." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Benim naciz vücudum bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyyen payidar kalacaktır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Büyüklük odur ki kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın. Memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek ve o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, seni yoldan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen burda direneceksin. Önünde sonsuz engeller yığılacaktır. Kendini büyük değil, küçük, araçsız hiç telakki edecek, kimseden yardim gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacak, ondan sonra sana büyüksün derlerse bunu diyenlere güleceksin." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyetinin temeli burada atıldı. Bu meydanda akan Türk kanları, bu gökte dolaşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin sonsuz bekçileridir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Ey yükselen yeni kuşak, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizsiniz." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müsbet ilimdir. Bunun içindir ki milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan zekasını, bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duygusunu, her zaman ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besliyerek geliştirmek milli ülkümüzdür." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni özelliği ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" Türkçü Başbuğ Atatürk
"Bir takım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacılara talih ve hayatlarını emanet eden insanlardan mürekkep bir kütleye, medeni bir bir millet nazariyle bakılabilir mi?" Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Tekkeler de behemahal kapatılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti her şubede irsatlarda bulunacak kudreti haizdir. Hiçbirimiz tekkelerin irsadina muhtaç değiliz. Biz medeniyet, ilim ve fenden kuvvet alıyoruz. Başka bir şey tanımıyoruz." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kadınının üstünde kadın çalışmasını zikretmeye imkan yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını "Ben Anadolu kadınının daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim" diyemez." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Kimse inkar edemez ki, bu harpte ve ondan evvelki harplerde milletin hayat kabiliyetini tutan hep kadınlarımızdır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Onun için, hepimiz büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle ebediyen taziz ve takdis edelim." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türk kadını dünyanın en aydın ve faziletli ve en ağır kadını olmalıdır." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Benim Türk Milletine, Türk Cumhuriyetine ve Türklüğün istikbaline ait görevlerim bitmemiştir. Sizler, onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milletinin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedi olduğunu göstermelidir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Zafer "zafer benimdir" diyebilenin, muvaffakiyet, "muvaffak olacağım" diye başlayanın ve "muvaffak oldum" diyebilenindir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir." Türkçü Başbuğ Atatürk
"Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir... Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır..."
"Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır."
"Türk’ün haysiyeti, onuru ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür."
"Türk milleti güzel her şeyi her medeni şeyi, her yüksek şeyi sever, takdir eder. Fakat muhakkaktır ki, her şeyin üstünde taktir ettiği bir şey varsa o da kahramanlıktır."
"Bizim milletimiz, vatanı için, hürriyeti ve egemenliği için fedakar bir halktır."
"Türk esirlik kabul etmeyen bir millettir."
"Bizim başka milletlerden hiç bir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, Yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz."
"Büyük şeyleri büyük milletler yapar."
"Türk milletinin son yıllarda gösterdiği harikaların yaptığı siyasi ve sosyal inkılapların gerçek sahibi kendisidir. Milletimizde bu kabiliyet ve tekamül var olmasaydı, onu yaratmaya hiçbir kuvvet ve kudret yeterli olamazdı."
"Bu millet kılı kıpırdamadan dava uğruna canını vermeye razı olmasaydı ben hiç birşey yapamazdım."
"Giriştiğimiz büyük işlerde, milletimizin yüksek kabiliyet ve yüksek sağduyusu başlıca rehberimiz ve başarı kaynağımız olmuştur."
"Türk kuvvet ve zekasının yenmediği ve yenemeyeceği güçlük yoktur."
"Bizim milletimiz derin bir maziye maliktir... Türk çocugu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır."
"Benim hayatta yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir."
"Bu memleket tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır."
"Türklük esastır. Bu mevcudiyeti tarih içinde araştırmak, birbirini izleyen bir tarih zinciri içinde tesbit edilecek Türk medeniyeti ile övünmek yerinde olur. Fakat, bu övünmeye layik olmak için bugün çalışmak lazımdır."
"Gerektiğinde vatan için bir tek fert gibi yekpare azim ve karar ile çalışmasını bilen bir millet elbette büyük bir gelecege layık ve aday olan bir millettir."
"Bir milletin başarısı, mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşmasıyla mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettiğimiz başarı, milletin güç birliği etmesinden, ortak hareket etmesinden ileri gelmiştir. Eğer aynı başarı ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak istiyorsak, ayni esasa dayanalım ve aynı şekilde yürüyelim."
"Eskiden dinler, bilimler, sanatlar, bütün bilgelikler ve şiirler, bir merkezden ışığın dağılması gibi doğudan batının karanlık bölgelerine doğru yayılırdı."
"Bizim halkımız, menfaatleri birbirinden ayrılır sınıflar halinde değil tam aksine varlıkları ve çalışmalarının sonuçları birbirine gerekli olan sınıflardan ibarettir. Bu dakikada dinleyicilerim çiftçilerdir, sanatkarlardır, tüccarlardır, ve isçilerdir. Bunların hangisi diğerinin muarizi olabilir?"
"Çiftçinin sanatkara, sanatkarın çiftçiye ve çiftçinin tüccara ve bunların hepsinin birbirlerine ve işçiye muhtaç olduğunu kim inkar edebilir?"
"Bugün vardığımız barışın ebedi barış olacağına inanmak safilik olur. Bu o kadar önemli bir gerçektir ki, ondan bir an bile gaflet, milletin hayatını tehlikeye sokar. Şüphesiz, hukukumuza, şeref ve haysiyetimize saygı gösterildikçe, mukabil saygıda asla kusur etmeyeceğiz. Fakat, ne çare ki, zayıf olanların hukukuna saygının noksan olduğunu veya hiç saygı gösterilmediğini çok acı tecrübelerle öğrendik. Onun için her türlü ihtimallerin gerektireceği hazırlıkları yapmakta, asla gecikmeyeceğiz."
"Biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği yapan bütün milletlere saygı duyar ve riayet ederiz."
"Türk milleti insanlık aleminin samimi bir ailesidir."
"Milletler gam ve keder bilmemelidir. Vaktiyle kitaplar karıştırdım. "Dünyadaki geçici ömür esnasında neşe ve saadete yer bulunamaz" diyorlardı. Başka kitaplar okudum. Diyorlar ki "Bari yaşadığımız müddetçe şen olalım". Ben kendi karakterim itibariyle ikinci hayat görüşünü tercih ediyorum..."
"Esas kıymeti kendine veren ve mensup olduğu millet ve memleketi ancak şahsiyeti ile ayakta gören adamlar milletlerinin mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar. Kendisi gidince ilerleme ve hareket durur zannetmek bir gaflettir."
"Bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlamazsa şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz."
"Dünyada hiç bir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez."
"Artık bugün demokrasi fikri daimi yükselen bir denizi andırmaktadır. 20.yüzyıl, birçok müstebit hükümetlerin bu denizde boğulduğunu görmüştür."
"Türkiye Cumhuriyetinin temeli, kahramanlığı ve Türk kültürüdür."
"Türk Milleti yeni bir iman ve kesin bir milli azim ile yeni bir devlet kurmuştur bu devletin dayandığı esaslar "Tam Bağımsızlık" ve "Kayıtsız Şartsız Milli Egemenlik"ten ibarettir.Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu Milli Egemenliktir. Milletin Kayıtsız Şartsız Egemenliğidir..."
"Komünizm bu yurdun en büyük düşmanıdır. Görüldüğü yerde ezilmelidir."
"Türk miletine doğru ve güzeli veriniz, anlatınız, muhakkak kucaklar."
"Biz daima hakikat arayan, onu bulunca ve bulduğuna kani olunca açıkça söylemekten kaçınmayan insanlar olmalıyız."
"İlerlemek yolunda vuku bulacam her mühim teşebüssün, kendine göre mühim mahzurları vardır. Bu mahzurların asgari hadde indirilmesi için tedbirde ve teşebbüslerde kusur etmemek lazımdır Bana bir kalem ve kağıt getirin der ve sorulan sorunun ardından derhal aşağıdaki satırları kağıda döker.
Türk kimdir. BU memleket dünyanın beklemediği asla ümit etmediği Bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı yedibin senelik türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiyatın şimşeklerinden, yıldırımlarından,kasırgalarından korkar gibi oldu sonra onlara alıştı. Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Birgün o tabiatın çocuğu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu, TÜRK oldu. TÜRK budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.
ReSeaRcHeR 24-08-06, 16:55 BİR ASKERİN MEZARINA
Şurada, kabrin üzerinde konulmuş bir, Beyaz taş var, onun altında bayraklar Temevvüç ederken, kelleler uçuşurken... Celâdeti tâbân olurken aldığı cerîhai mevt İle bu âlemi hîçîye vedâ etmiş bir Asker yatıyor... Onun hâbı istirahate çekildiği şu Makberin üzerine rüfekası eşki teessür döktüler. Kadınlar dümü rizi mâtem oldular. İhtiyarlar Nâle eylediler, çocuklar ağladılar. Şu söğüt ağacının nim setreylediği senin Mezarın üzerine bir zırh başlık ile kılıç hak, Olunmuştur. İşte orası o kahramanı muhteremin Câyi istirahatidir. Ne mutlu ki, hâki pâye vatan Ona nâilini intizar olmuş!...
MUSTAFA KEMAL • Harbiye talebesi iken yazmıştır.
HAKİKAT NEREDE?
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır Tuna ezelden Türk diyarıdır. Bilinen tarihler söylememiş bunu Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak, Dinleyin sesini doğan tarihin, Aydınlıkta karaltı, karatıda şafak Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları, Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları Doğudan çıkan biz Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz Türk sadece bir milletin adı değil, Türk bütün adamların birliğidir. Ey birbirine diş bileyen yığınlar, Ey yığın yığın insan gafletleri Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde, Hakikat nerede?
MUSTAFA KEMAL
BEŞİKE HÂDİSESİ İÇİN
Çıkıyor gönüllere istimdadı Sâmiamda vatanın feryâdı Çıkıyor gönüllere istimdadı Yaralı bir ananın evlâdı Etmesin mi anaya imdadı?
Rumeli can veriyor yok mu ilaç. Edelim sıhhatini istimzaç; Etmeyelim kimseyi izaç?
Zırhlılar her yeri tehidt ediyor, Makedonya bunu tes'it ediyor. İnkırazı bize teyit ediyor.
Yemenin purişi malumu cihan Ne için eyledi millet isyân? Zulme ister mi bu yoldan burhan Turuşkalar bile aldı meydan
Hani kânun-u adaâlet nerede? Mülk-ü millette himâye saadet nerede? Haricen mülk-ü himaye nerede? Bizde evvelki şecaat nerede?
Gelse Ertuğrul şöhret-i pervas Eder elbette tahayyür ibraz Vatanın feyzine kâdir olamaz Yeniden fethine verseydi cevâz...
Yıldırım görse şu ahvâlimizi Ateş kahrı yakar hâlimizi, Af eder mi bizim efâlimizi, Mahveder cumle-i emsâlimizi,
Ey büyük Fâtih'i İstanbul'un... Bu revş olmadı mı makbulün Sây ile toplanılan mahsulün Berhava oldu fakat meçhulün...
Yazık oldu Vatana âh yazık... Her ağızdan çıkıyor: Eyvâh yazık!.. Acısın bizlere, âh yazık!
MUSTAFA KEMAL • Sinop 25 Kânunu Evvel 321 (1905)
HAYAT SERENADI
Atatürk'ün Salih Bozok'a yazdığı mektuptan :
"Bir Fransız şairi hayatı şöyle tarif ediyor :
Hayat kısadır, Biraz hayal, Biraz aşk Ve sonra Allahaısmarladık.
Diğeri de : Hayat boştur. Biraz kin,
KASİDEİ İSTİBDAT YAHUT KIRMIZI İZLER
Bir köhne kadit parçası, bir çehrei menhus, Zulmetler içinde mütereddit, mütelâşi, Daim mütefekkir görünen, kendine mahsus Efkârı sakimane ile âleme karşı Ateş saçarak etmede her gün bizi tehdit, Âmali harisanesini eyledi tezyit... Gördükçe bu mazlumlarını, sinesi mağrur, Tırnaklarını aileler kalbine saplar; Mağdurlarının her biri bir kûşede ağlar, Katlandı vatan görmeğe evlâdını makhur... Birçoklarımız mahpes-ü menfada süründük. Ey gazii mecruhu vega dideye döndük. Ey kanlı eliyle vatan âmaline hail, Ey enmilei sürbu cinayata delâil Teşkil eden ey köhne kadit, katili efkâr, Ey katili şübbanı vatan, katili ahrar, Ey varlığı bir millet için bâdii zillet. Ey çehresi ifrite veren dehşeti vahşet, Zindanları, menfaları, mahpesleri doldur, Ziniciri esaretle bütün hisleri dondur. Tesmimi nefes, nefyi ebet, sonra denizler.. Her girdiğin evlerde durur kırmızı izler... Kâbusi hiyanetle vatan can çekişirken Âtimizi dendanı harisin kemirirken Bir gün Rumeli dağları envara boyandı; Hürriyetin enfası ile herkes uyandı.
MUSTAFA KEMAL ŞANLI ORDU GAZETESİ : 24 Kasım 1908
Türk Tarihi'ne damgasını vuran Başbuğ Atatürk'ün başlattığı Türkçü direniş hareketi, emperyalist güçlere karşı Türk topraklarında etten duvar örerek Tanrısal Türk direnişiyle şiddetle karşılık vermiştir.
Türk Tarihi 1938'i gösterdiğinde Başbuğ Atatürk'ün izlediği üstün strateji sonucu, Hatay’ın Anavatana katılması çabalarında çok önemli mesafeler alınmıştı. Ancak Fransa, yapılan anlaşmalara rağmen kasıtlı olarak güçlükler çıkarmakta devam edince, Başbuğ Atatürk Hatay sınırına asker yığmaya başladı.
Türkçü Direnişçileri Hatay sınırına yığan Başbuğ Atatürk, Hatay'ı düşman elinden kurtarmak için kararlıydı. Acun'da uluslararası ilişkilerin çok gerginleştiği bu dönemlerde Başbuğ Atatürk Hatay’ın kesin olarak Anavatana katılmasını istiyordu. Bu amaçla 20 Mayıs 1938’de Mersin’e giderek Orduyu teftiş etmiş ve geçit törenini ayakta kabul ederek, Hatay için her türlü yola başvurulacağını ve bu konudaki kararlılığını Fransa’ya ve bütün Acun'a göstermiştir.
Mersin gezisinden 25 Mayıs 1938 günü Ankara’ya dönmüş ve bir gün sonra 26 Mayıs 1938 günü İstanbul’a hareket etmiştir. İstanbul’a yaptığı bu yolculuk sırasında özel trenini Eskişehir’de durdurup gece vakti aniden Orduevine giderek havacı Türkçü Subaylarla görüşerek şu sözü söylemiştir, “Çocuklar, yakında Hatay’ a gireceğiz. Cephaneniz kalmasa da Fransız uçaklarına gidip çarpabilirmisiniz", Havacı Türkçü Subaylar da “Çarpmayan namerttir, namussuzdur, çarparız!” cevabını vermişlerdir.
Müteakiben orduevinde düzenlenen eğlencede de Başbuğ Atatürk'ün; “Nasıl! Havacılar benimle berabermisiniz?” sözlerine karşılık olarak havacı Türkçü Subaylar, hep bir ağızdan “Beraberiz, daima ATA’mız!” cevabını vermişlerdir.
Bu arada çevrede bulunan Türk bireyleri işin gerisindeki olayı bilmemektedir. Başbuğ Atatürk'ün daha önce İtalyanlar için, Türkçü direnişçilere söylediği “Gerektiğinde düşman gemi ve uçaklarına intihar dalışı” sözünü, bu defa Fransızlar için tekrarlayan Türkçü havacıların bu cevabından çok gururlanmış, "Taş kırılır, Tunç erir, ama Türklük ebedidir" diyerek Türkçü Subayları onurlandırmıştır.
Arkasında bir sözü ile ölebilecek cesur Türkçü direnişçilerin bulunmasının verdiği gururun ifadesiyle zeybek oynamıştır. O uzun süren zeybek oyunundan sonra da Hatay konusuna, Tarih ve şiire dönmüş, iyi şiir okuyanları seçip iltifatlarıyla ödüllendirmiş, kusurlu okuyanların da eksikliklerini düzeltmesinin ardından sevdiği şarkıları genç havacı Türkçü teğmenlerle birlikte söylemiştir. Coşkuyla geçen bu gece Türkçü havacılar için unutulmaz bir gurur kaynağı olmuştur.
Türk'ün varlığı uğruna canlarını, asil ve korkusuzca adayan Türkçü subaylarımızı anmak ve gelecek nesillere bu şuur'u aşılamak her Türk'ün asli görevlerinden biridir.
Derleme: Türkiye Atatürkçüler Birliği Teşkilatı
TARİH - TÜRK TARİHİ ve ATATÜRK - 2
Eski tarih anlayışının bir ifadesi olarak Namık Kemal, Hürriyet Kasidesi’nde: “Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten” diyordu. Atatürk ise, “bir aşiretten cihangirâne bir devlet’in çıkmasının mümkün olmadığını”, böyle bir devleti kurmayı başaran Türk Milletînin tarihîn “büyük ve medenî vasfı unutulmuş bir milleti” olduğunu düşünüyordu.
Atatürk’ün isteği ve öncülüğü ile kurulan Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti, kuruluşundan bir süre sonra, 14 Şubat 1932’de Atatürk’ün isteği üzerine daha önce ‘Türk Tarihi Tetkik Heyeti tarafından hazırlanıp bastırılan ‘Türk Tarihinin Ana Hatları’ adlı kitabı tekrar bastırmaya ve bir tarih kongresinin toplanmasına karar vermiştir.
Atatürk’ün tarih araştırmalarına büyük önem vermesi ve Türk Tarih Kurumu’nu kurdurması iki gayeye yöneliktir:
1- Türk milletinin başlangıçtan itibaren millî ve medenî varlığı araştırılarak, insanlık tarihine katkıları ve değeri ortaya konacaktır. Böylece Türkler’in şerefli tarihi bütün dünyaca görülecek, yeni yetişen Türk çocukları atalarının büyüklüğünü öğrenecek, onlarla öğünecek ve aşağılık duygusundan kurtulacaklardır. Diğer taraftan tarih şuuru, millî şuuru kuvvetlendirecek ve muasır medeniyet seviyesine ulaşmada büyük ilham ve kuvvet kaynağı olacaktır. Tarih çalışmalarının asıl gayesi ve beklenen sonuç budur.
2- Türklere barbar gözüyle bakan ve Anadolu’dan atmaya çalışan Avrupalılar’a cevap vermek. Zira o sıralarda Haçlı ruhunun bir işareti olan “Türkler Anadolu’ya sonradan gelen bir millettir, geldikleri yere dönmelidirler” fikri Avrupalılar arasında oldukça yaygındı.(12)
Türk milletinin eski, büyük ve medenî bir millet olduğuna âdeta iman etmiş olan Atatürk, bu inancının sağlam belgelerle ortaya konulmasını istiyordu. Ancak bu yapılabildiği takdirde “Türklüğün unutulmuş medenî vasfı” ortaya çıkacak ve Avrupalılar’ın iddiaları çürütülecekti. Böylece Türklük, dünya milletleri arasındaki şerefli yerini alacak, Türk gençleri, Avrupa’nın üstünlüğü karşısında aşağılık duygusuna kapılmaktan kurtulacaklardı. Atatürk’ün bu fikirleri şu cümlelerde ifadesini bulmuştur: “Büyük devletler kuran ecdadımız büyük ve şumullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”
Gerçekten, tarih milletlerin hafızası ve ilham kaynağıdır. Millî şuuru uyandırmanın yolu dil ve tarih şuurunu uyandırmaktır. Çünkü “milletler ancak tarihlerini bilmek suretiyle, millî şuura sahip olurlar. Bir millete mensup olmak onu bilmek demek değildir. Millî şuur adı üstünde “şuur” demektir. Şuur ise, bilmek, farkına varmak manasına gelir. Milletinin tarihini bilmeyen, kelimenin gerçek manası ile “millî şuur”a sahip olamaz.
Milletlerinin tarihini bilmeyen nesiller, içlerinde milletlerine karşı canlı bir ilgi ve sorumluluk duygusu da hissetmezler. Böylelerinin yabancı tesirlere kapılması ve yabancılara köle olması çok kolaydır.(13)
Atatürk, büyük bir Türk milliyetçisi olarak kendisinin sahip olduğu “millî şuur”un bütün millete mal olması için çalışıyordu. Çünkü ona göre “Türk kabiliyet ve kudretinin tarihteki başarıları meydana çıktıkça, bütün Türk çocukları kendileri için lâzım gelen hamle kaynağını o tarihte bulabilecektir. Bu tarihten Türk çocukları istiklâl fikrini kazanacaklar, o büyük başarıları düşünecekler, harikalar yaratan adamları öğrenecekler, kendilerinin aynı kandan olduklarını düşünecekler ve bu kabiliyetle kimseye boyun eğmeyeceklerdir.(14)
Türk tarihi çalışmalarında yakınında bulunmuş olan Afet İnan, Atatürk’ün tarih ve tarihçilerden ne beklediğini, neler düşündüğünü şöyle anlatıyor: “Bilhassa eski çağlara kadar gidebilen yeni tarih ufuklarının bizim kavmimiz için de açılmış olması lâzımdır. Tarihî devirlerde çeşitli coğrafî bölgelerde bir varlık göstermiş olan Türk kavimlerinin daha eski devirlere giden köklerinin olmaması imkânsız görülüyor. Bugün millet mefhumu altında teşekkül etmiş bir Türk varlığının, kavim olarak yaşadığı devirler elbette olmuştur. İşte Atatürk, bu devirlerdeki Türk kavminin tarihî çağlarda olduğu gibi, ana yurttan yayılma izlerini belgelere dayanarak tarihçilerin incelemesini istedi.(15) Yine Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti kurulduğu zaman onun başına getirilen ünlü Türkçülerden Yusuf Akçura da Birinci Türk Tarih Kongresi’nde yaptığı konuşmada şunları söylüyor: “Türk Tarihi Tetkik Cemi-yeti’nin önüne konmuş büyük problem, umumî tarihe Avrupalıların rüyet zaviyelerinden bakmayıp, onu sırf hakikat nokta-i nazarından görmek ve -bu görüş sayesinde Türk kavminin tarihte hakikî mevkiini tayin etmek, yani Türklerin beşer tarihinde oynadıkları ve fakat hasımlarının gizlemeye çalıştıkları büyük rolü meydana çıkarmak ve bu suretle Türk kavimlerine tarihî hakkını vermektir.(16)
Eski tarih anlayışının bir ifadesi olarak Namık Kemal, Hürriyet Kasidesi’nde, “Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten” diyordu. Atatürk ise, bir aşiretten cihangirâne bir devlet’in çıkmasının mümkün olmadığını, böyle bir devleti kurmayı başaran Türk Milletinin tarihin “büyük ve medenî vasfı unutulmuş bir milleti” olduğunu düşünüyordu. Bu fikrini belgelerle doğrulamayı da tarih ilmine ve tarihçilere bırakıyordu: “Türkler bir aşiret olarak Anadolu’da imparatorluk kuramaz. Bunun başka türlü bir izahı olmak lâzımdır. Tarih ilmî bunu meydana çıkarmalıdır.(17)
Atatürk’ün tarih çalışmalarının birinci gayesinin, Türk tarihinin bütün devirlerinin aydınlatılmasına yönelik olduğunu; ikincisinin ise, Avrupalılar’ın haksız ve asılsız iddialarına cevap vermek esasına dayandığını daha önce ifade etmiştik. Atatürk, bu ikinci gaye için bir Türk tarih tezi geliştirmeyi düşündü. Bu teze göre, “Türk ırkı Anadolu’da ilk devlet kuran bir millettir. Bu ırkın kültür yurdu, ilk zamanlarda iklimi müsait Orta Asya idi. İklimi daha sonra değişti. Yüksek bir ziraat hayatına geçen, madenlerin kullanılmasını bulan bu topluluk göç etmek zorunda kaldı; Orta Asya’dan doğuya, güneye, batıda Hazar Denizinin kuzey ve güneyinde olmak üzere yayıldı; gittikleri yerlere yerleşerek bildiklerini oralara yaydılar ve geliştirdiler; bazı yerlerde yerli halk ile karıştılar. Irak, Anadolu, Mısır ve Ege medeniyetlerinin ilk kurucuları Orta Asyalı brakisefal ırkın temsilcileridir. Biz bugünkü Türkler de onların çocuklarıyız.(18) Yeni geliştirilen bu tezi Afet İnan da şöyle özetliyor: “Dünyada yüksek kültürün ilk beşiği Orta Asya’daki Türk anayurtlarıdır. O kültürü kuranlar ve bütün dünyaya yayanlar da Türklerdir.(19)
Buraya kadar yapılan izahlardan anlaşılacağı gibi, Atatürk, Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan Türk tarihini bir bütün olarak düşünmüş, dolaylı olarak da Anadolu’nun eski tarihi ile ilgilenmiştir. Onun Türk Tarih Tezi olarak geliştirdiği çalışmalarının gayesi, Anadolu’nun Türk vatanı oluşundan önceki tarihini araştırmak değil, Türk tarihini bütünüyle araştırmaktır. Buna bağlı olarak da Türkiye Cumhuriyeti’ni üzerinde kurduğu Anadolu’da bulunmamızı haklı gösterecek delilleri bulmaktır. Anadolu’da kurulan eski medeniyetlere dayanarak hak iddia edenlere karşı manevî bir savunma silâhı hazırlamaktır. Bazılarının zannettiği veya iddia ettiği gibi Atatürk, Orta Asya Türk tarihine göz yumarak, Türklüğün tarihini Anadolu’nun eski kavimlerine (Etiler,Hititler vs.) bağlamaya çalışmamıştır. Aksine Anadolu’nun eski medeniyetleri ile Türk tarihini birleştirme esasına dayanan tarih tezi, Anadolu Türklüğünü de Orta Asya Türklüğüne bağlama gayesine yöneliktir. Bilindiği gibi Atatürk’ün dil ırkçılarına karşı geliştirdiği “Güneş Dil Teorisi” de Orta Asya kaynağına dayanıyordu. Kısaca Atatürk’ün Dil ve Tarih tezleri, aynı anlayışın eseridir.
Her şeyin açık seçik ortada olmasına rağmen, aklın ve ilmin hâkim olamadığı Türkiye’de pek çok konu gibi, Atatürk’ün tarih anlayışı da gayesinden saptırılmaya çalışılmış ve çalışılmaktadır. “Anadolu’da kurulmuş eski medeniyetlerde Türklüğün hakkı vardır. Çünkü bütün yüksek kültürler, medeniyetler Orta Asya’dan çıkmıştır. Orta Asya’nın yerli kavmi de Türkler’dir” anlayışı, tersine çevrilerek âdeta “Türkler’in ataları eski Anadolu kavimleridir; Orta Asya Türklüğü ile bir ilgileri yoktur. Varsa bile Anadolu’ya geldikten sonra, yerli kavimlerle karışarak melez bir millet ortaya çıkmıştır. Biz onların devamıyız.” şekline getirilmiştir.
Türkiye Türklüğü veya Anadolu Türklüğünün Orta Asya Türklüğü ve kaynağı ile bağlarını koparmaya yönelik tarih görüşü, “Anadolu’nun Türkleştiğini reddeden Mavi Anadolucu görüştür.” Mavi Anadolucu görüş, Türkiye’nin veya Anadolu’nun, mozaik olduğu anlayışına dayanır. Mozaikçi-Mavi Anadolucular’a göre Anadolu, 1071’den itibaren Türklerce fethedilip Türkleştirilmemiş; bin yıl önce doğudan gelen bazı göçmenler” Anadolu’ya gelip yerleşmiş ve yerli kavimlerle karışıp “Anadolu halkı”nı meydana getirmişlerdir. Mavi Anadolucu görüşü savunanlardan birisi olan Melih Cevdet Anday, bir yazısında şöyle diyor: “Bugün bilimsel tarihin kaynakları çok daha gerilere götürülmüş ve yorumlar çok değişik biçimler almaya başlamıştır.(...) Bugün bile çocuklarımızın ilkokul kitaplarında Orta Asya’dan ‘anayurdumuz’ diye söz edilmektedir. Buna üzülmek azdır, çıldırmalıyız. Bizim ana yurdumuz Orta Asya ise, Anadolu’nemiz oluyor? Bu soruya karşılık bir Yunanlı çıkıp da ‘o da bizim ana yurdumuz’ derse hoşlanacağımızı pek sanmıyorum. Oysa biz Atatürk’le birlikte bu toprağın uygarlıklarını benimseme yolunu tutmuşuzdur.”(20) Böyle bir yorum ve anlayış ile Atatürkçülüğü ve onun tarih anlayışını bağdaştırmak mümkün değildir. Zira Türklüğün anayurdunun Orta Asya olduğu tarihî belgelerle sabittir. Ayrıca Atatürk devrinde ve onun emirleri ile iki defa yayınlanan “Türk Tarihinin Ana Hatları” adlı kitabın ilk cümlesi “Türklerin ana yurdu Orta Asya’dır” şeklindedir.(21)
Atatürk, Türklüğü ve Türk tarihini bir bütün olarak düşünmüş ve öyle değerlendirmiştir. Ona göre Türklük ve Türk tarihinin kaynağı Orta Asya’dır. Bütün Türkler, Orta Asya’dan dünyanın diğer bölgelerine yayılmışlardır. Bu konudaki fikirlerini şöyle ifade etmiştir: “Bizim Türk milletimiz eski ve şerefli bir millettir. Zaten Orta Asya’nın Altay yaylasında yetiştiği için kartalın meziyetlerini daha gençliğinde kazanmıştır. Tâ uzakları görüşü ve hızlı bir uçuşu vardır. Ve bu ruhu barındıracak kadar kuvvetli bir beden sahibidir. Zaten maddî olsun, dimağî olsun hiçbir sıkıcı kudret içinde durmaz. Bu yaratılışta olduğundan yüksek ana yurdunun dünyadan uzak vaziyetine karşı isyan etmiştir. İşte o zaman bu ilk Türkler başlarını alarak, dünyanın hem doğusuna hem batısına yayıldılar.”(22)
Atatürk’ün Türklüğün kaynağını Orta Asya’ya bağlayan ve bugün ilmî bir gerçek olan Türk tarihi anlayışını bir tarafa bırakıp, Türkiye Türklüğüne başka atalar aramak Türk tarihini saptırmaya çalışmaktır. Atatürk, Anadolu Türklüğünün kaynağını eski Anadolu kavimlerine bağlamaya veya onlarla karışarak yeni bir melez millet meydana getirdiği fikrini yaymaya çalışmamıştır. Ancak, silâhla müdafaa ettiği Anadolu’yu tarih ve kültür yoluyla da müdafaa etmek için çalışmıştır. Bugün Türklükten nasibini alamamış ve dolayısıyla “millî şuur” sahibi olamamış bazı siyasîler ve okumuşlarımız, Orta Asya’dan devam edip gelen Türk tarihi anlayışı yerine durmadan “Anadolu Medeniyeti”, “Anadolu Uygarlıkları”, “Anadolu halkı”, “Anadolu insanı” “Türkiye mozayiği” v.s. gibi gariplikler icat etmektedirler. Türkiye’nin “Türk”lüğünü inkâr edip, “Türkiyeli” kimliği ortaya atmaktadırlar. Anadolu’nun, bugünkü insanı da halkı da Türk’tür. Büyük Türk milletinin bir parçasıdır. Anadolu “Anadolu halkı”nın, “Anadolu insanı”nın kültürü, gelenekleri, medeniyeti diye bir şey yok; Türk milletinin medeniyeti, kültürü, gelenekleri v.s. vardır. Atatürk’ün ifadesiyle, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkı Türk milletidir.”
Türk milleti Anadolu’yu vatan edinmeden önce burada bazı kavimler ve medeniyetler bulunmuştur. Fakat bunlarla Türklüğün ve Türk Medeniyetinin aynı topraklar üzerinde bulunmaktan başka bir bağı yoktur.(23) Anadolu’da yaşamış eski kavimlere ait medeniyet kalıntılarını, devletimizin sınırları içinde kaldığı için insanlık adına korumak, onlardan turizm aracı olarak istifade etmek başka şey; onlarla hissî, millî bağ kurmaya çalışmak başka şeydir. Bu iki ayrı konuyu birbirine karıştırmamak lâzımdır. Kaldı ki “eski Anadolu medeniyetleri, kültür ve inanç bakımından bize çok uzaktır. Sanat eserleri vasıtasıyla bile onlarla hissî bir bağlantı kurabilmek bir hayli güçtür. Bunun sebebi, bizim bin yıldan beri onlardan çok farklı bir kültür iklimi içinde yaşamamızdır.”(24)
Hangi maksatla olursa olsun, Türkiye tarihini Türk tarihinden kopararak “Anadolu tarihi” ve “Anadolu medeniyetleri” içinde mütalaa etmek isteyenlerin artık gaflet uykusundan uyanmaları gerekir. Çünkü böyle bir anlayış Türklüğü bölmekten, Türkiye Türklüğünü dünya Türkler’inden koparmaktan başka bir işe yaramaz. Yine dilimizi “özleştirme” adı arkasında da aynı oyunların oynandığı düşünülürse, izah etmeye çalıştığımız “Mavi Anadolucu tarih anlayışının”, “Anadolu medeniyetleri” sevdalılarının gayeleri, dünya Türklüğünün merkezi ve öncüsü olmaya çalışan Türkiye Türklüğü üzerinde oynanan oyunlar kolayca anlaşılır. Hele bunları Atatürkçülük adına yapmak büyük bir Türk milliyetçisi, Türklüğün 20. yüzyıldaki büyük öncüsü Atatürk’e karşı gaflet değilse ihanet içinde olmak demektir.
“Tarih bir milletin kanını, hakkını, varlığını, hiçbir zaman inkâr edemez.” (Nutuk, III, s. 928)
DİPNOTLAR
l2. Doç. Dr. Mehmet Saray, Atatürk.ve Türk Tarihi, Türk Kültürü Dergisi, Sayı 249, Ocak, 1984. Tahsin Ünal, Cumhuriyetin 50. Yılında Tarih Anlayışımız. Türk Kültürü Araştırmaları, Ank. 1973. (Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yay.)
13. Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Türk Milletinin Kültür Değerleri, İst. 1977. s. 31-32 (M.E. yay).
14. Atatürkçülük-Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri- Birinci Kitap, Genel Kurmay Başk. Neş. Ank. 1982. 8
15. Prof. Dr. Afet İnan, Kemal Atatürk’ten Yazdıklarım, 1000 Temel Eser Serisi, s. 110
l6. Yusuf Akçora, Birinci Tarih Kongresi Zabıtları, s. 595
17. Ord. Prof. Enver Ziya Karal, Atatürk’ten Düşünceler, İst. 1981, s. 89
18. Prof. Dr. Cengiz Orhonlu, Atatürk ve Tarih Görüşü, Türk Kültürü Dergisi, C. 6, sayı 6l, yıl 1967
19. İkinci Tarih Kongresi Zabıtları, 1937, s. 85
20. Melih Cevdet Anday, Urla Yarımadasında Bir Gezinti, Milliyet Gazetesi, 27.7.1972, s. 5
21. Türk Tarihinin Ana Hatları, 1930. S. 1
22. Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Türk Tarihinin Sosyolojisi, birinci kitap, s. 49 Millî Eğitim ve Kültür Dergisi, C.2; sayı 8 Türk Devleti Meselesi, Tercüman Gazetesi, 11.6.1984
23. Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Ankara’daki Anıt ve 16 Türk Devleti Meselesi, Tercüman Gazetesi, 11.6.1984
24. Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Anadolu Medeniyetleri ve Biz Türk Edebîyatı Dergisi, Eylül-1983
Not:
Atatürk’ün tarih konusuyla ilgili değişik sözleri için “Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri” (Prof. Dr. Utkan Kocatürk) adlı esere bakınız.
K A Y N A K Ç A 1. Atatürk, Nutuk, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Zeynep KORKMAZ, Ankara 2000 2. Atatürk, Nutuk, Vesikalar, Cilt 3, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul 1967 3. Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara 1997 4. Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri 5. Atatürk, Arıburnu Muharebeleri Raporu, Ankara 1968 6. Atatürk, Anafartalar Muharebatına Ait Tarihçe, T.Tarih Kurumu Yayını, Derleyen: Uluğ İĞDEMİR, 1962 7. Atatürk, Mustafa Kemal, Bölüğün Muharebe Eğitimi, Ankara 1995 8. Atatürk, Zabit ve Kumandan ile Hasbihâl, Ankara 1981 9. Atatürkçülük, Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri, Birinci Kitap, Genel Kurmay Başkanlığı 10. ATAY, Falih Rıfkı, Atatürk’ün Bana Anlattıkları, İstanbul 1955 11. AFET İNAN, A. Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Ankara 1959 12. AFET İNAN, A. M.K. Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları, Ankara 1983 13. AFET iNAN, Atatürk’ten Yazdıklarım, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1981 14. AFET İNAN, Medeni Bilgiler ve M.K.Atatürk’ün El Yazıları, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara 2000 15. BELLETEN, Türk Tarih Kurumu, Cilt XXXII, No.: 128, 1968 16. İNAN, Arı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 Eskişehir-İzmit Konuşmaları, Ankara. 17. İNAN, Arı, Düşünceleriyle Atatürk, Türk Tarih Kurumu, 1999 18. KARAL, Enver Ziya, Atatürk’ten Düşünceler, MEB. Yayınları, Ankara 1981 19. KOCATÜRK, Utkan, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara 1999 20. KOCATÜRK, Utkan, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını 21. Uluğ İĞDEMİR, Atatürk, Anafartalar Muharebatına Ait Tarihçe, S. XV-XVII, 1990 22. ÖNDER, Mehmet, Atatürk’ün Yurt Gezileri, T. İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1998 23. Sümerbank Dergisi, Cilt 3, Sayı 29, 1963 24. Millet Dergisi, Sayı: 16, 1948 25. Türk Kültürü Dergisi, 1969 26. Yücel Dergisi, Cilt X, Sayı 57, 1939 27. 23 Nisan 1921 Tarihli Ankara Gazetesi 28. 05 Ekim 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi 29. 14 Haziran 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi 30. 30 Kasım 1939 Tarihli Ulus Gazetesi. 31. Mustafa Kemal’den Atatürk’e, Kültür Bakanlığı Yayını No.1476, Cilt: I, II. (1994) 32. Atatürk ve Çevresindekiler, Kemal Arıburnu, T.İş Bankası Kültür Yayını No: 336/31 |