Oruç Allah teâlâ ve tekaddes hazretlerinin, kulları üzerine (Ramazan orucu) farz kıldığı mühim bir emridir.
Oruç tutmak, kadın, erkek akil balîğ olan sıhhatli ve akıllı her müslümana farzdır. Hastalıklı ve şuuru muhtel olanlar müstesna eda etmeyen günahkar olur.
Hasta denilince çok zayıf, kuvvetsiz olup da oruç tutmağa takati olmayanlar anlaşılmalıdır.
Onlar da ancak bir müslim, hâzik doktorun müsadesi ile oruçlarını tutmayabilirler.
Rabbül alemîn hazretlerinin her halimize hatta kalblerimiz ve gönüllerimizden geçenlere dahi agâh olduğunu katiyetle biliyoruz.
Ameller niyetlere göre olduğuna göre, gerek Ramazan orucuna gerekse diğer oruçlarımıza, Allah Tealâ ve Tekaddes hazretlerinin rızası üzerine niyet edilmelidir.
Hal böyle olunca, oruç tutmak Hak katında pek mühim bir ibadet olduğuna göre, lâyıkı vechile ihtimam ederek Cenab-ı Hakk'ın rızasına nail olmak hususunda dikkatli ve müteyakkız olmalıyız.
Resûl-ü ekrem efendimiz hazretlerinin aşağıdaki hadisi şerifleri bizler için ne büyük bir ihtardır.
Buyuruyorlar:
- Nice oruç tutanlar vardır ki açlık ve susuzlukdan başka bir şey elde edemezler.
Bu mühim hadisi şerif bizleri intibaha, uyanıklığa sevketmektedir.
1- Bu mühim ölçüye göre niyetimizde başka bir gaye olmayacak.
2- Oruçlu bulunduğumuz müddet içinde bütün göz, kulak, dil, karın ve diğer azalarımızı masiyetden muhafaza edeceğiz.
3- Kalb ve gönlümüzü Hak tealâ hazretlerine sımsıkı (elimizden geldiği kadar) bağlayacağız.
4- Ramazan-ı şerif gufran ayı olduğuna göre yapmakda olduğumuz evradımızı, elimizden geldiği kadar çoğaltacağız, uykumuzu azaltacağız.
5- Huzur halimizi muhafaza etmek için gerek iftarlarda gerek sahurlarda, tıka basa midemizi doldurmayıb, itidal üzere yemeliyiz ki, orucun o lahûti halinin tecellisine nail olabilelim.
6- İftar sofrası tertib edib, oruçlu olan müslüman kardeşlerimize yemek yedirmek faziletine nail olmaya gayretli olalım. Resûl-ü ekrem efendimiz hazretleri sürekli, devamlı oruç tutmamışlar, ashabına ve ümmetine de bu düsturu vaz etmişler. Muharrem'in on on birinci (yahud dokuz onuncu) günlerinde, zilhiccenin sekizinci ve dokuzuncu günlerinde, Şevvalin altı gününde oruç tutmak çok faziletlidir.
***
Şefiül müznibin sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz buyurdular:
"Oruç (cehennemden) bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu olduğu vakit cahillik edib kötü söz söylemesin! Şayed birisi kendisiyle itişmeye veya kendisine karşı ağız bozmağa kalkışırsa ben oruçluyum diye mukabelede bulunsun" Buhâri, Müslim.
Gene buyurdular: (hadis-i kudsi)
- Ademoğlunun her amel ve hareketi kendisine aitdir: Oruç böyle değil, şüphesiz ki o benimdir. (Çünkü ben yemem içmem, beşeri bütün sıfatlardan münezzehim. Hem oruçda riya da yokdur) Binaenaleyh ben onun mükafatını bol bol vereceğim.
Sertac'ül Enbiya sallalahü aleyhi ve sellem buyurur:
- Oruç sadece yemekten içmekten vesaireden kesilmek değildir. Kâmil ve sevablı oruç ancak faydasız lafdan, boş vakit geçirmekden, kötü söylemekden, nefs'i emmarenin bütün temayüllerinden vazgeçmekdir. Şayet biri sana söver, yahud sana karşı cahilce herhangi bir hareketde bulunursa kendi kendine (gerçek ben oruçluyum, gerçek ben oruçluyum de) sabret."
Gene buyurdular:
- "Kim bir oruçluya iftar etdirir ise;yani iftar ziyafeti verirse o oruçlunun sevabından hiç bir şey eksilmemek üzere buna, yani ziyafeti verene de öbürünün sevabı kadar verilir." (Ahmed bin Hanbel.)