Bu incil Başka İncil
Barnaba, Hıristiyanlığın ilk dönemine ait önemli bir şahsiyettir. Levi soyundan Kıbrıslı bir Yahudi aileye mensuptur. Asıl adı Yusuf’tur. Hz. İsa’nın havarilerinden olduğu tartışmalı ise de yazdığı İncil’in başlangıcında ve muhtelif yerlerinde havarilerinden olduğu belirtilmekte, yer yer Hz. İsa’ya soru yönelttiği, İsa’nın da kendisine cevap verdiği görülmektedir.
Barnabanın adı, Kitab-ı Mukaddesin “Resullerin İşleri” bölümünde defalarca geçmekte, özellikle Antakya ve Kudüs’te Hıristiyanlığın yayılması için çok çalıştığı belirtilmektedir. Luka onu, “imanla dolu iyi bir adam” olarak tanımlamaktadır.
Barnaba incili MS. 325’e kadar İskenderiye kiliselerinde kanonik (gerçek) İncillerden sayılıyordu. Fakat İznik Konsülü dört İncil dışındakileri uydurma sayarak yok edilmelerini kararlaştırdı.
Barnaba İncili diğer İncillerle karşılaştırıldığında onlardaki doğru bilgileri cem eden, üslubu ve olaylara yaklaşımıyla Hz. İsa’yı ve dönemini en doğru yansıtan bir eser olarak gözükmektedir.
Allah inancını tevhid esasına göre anlatan, Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğu fikrini reddeden ve Hz. Muhammed’in (sav) geleceğini çok net şekilde belirten bu İncilden bazı alıntılar yaparak Hz. İsa’nın da diğer peygamberler gibi aynı gerçekleri tebliğ ettiğini göstermek istiyoruz.
Hz. İsa’nın önce tevhid konusundaki mesajına bakalım: Hz. İsa: “Allah’ı bilmek istiyoruz” diyen Filipus’a şöyle cevap verdi.
“Allah, kendisi olmadan hiçbir hakkın olmadığı bir Haktır. Allah, kendisi olmadan hiçbir şeyin olmadığı varlıktır. Allah, kendisi olmadan yaşayan hiçbir şeyin olmadığı bir hayattır. Öylesine büyüktür ki, her şeyi doldurur ve her yerdedir. Tek başına Onun hiçbir dengi yoktur. Ne başlangıcı vardır, ne de sonu olacaktır. Fakat her şeye bir başlangıç vermiş ve her şeye de bir son verecektir. Ne babası vardır, ne de annesi; ne oğlu vardır, ne kardeşi, ne de yoldaşı, ve Allah’ın hiçbir bedeni yoktur. Bu bakımdan yemez, uyumaz, ölmez, yürümez, kımıldamaz fakat insandaki gibi olmayan sonsuz bir hayatı vardır. Çünkü cismani değildir, bileşik değildir. Maddi değildir, en sade özdendir. O kadar iyidir ki yalnızca iyiliği sever, öylesine adildir ki, cezalandırdığı ve bağışladığı zaman “bu neden böyle” denemez. Kısaca sana diyorum ki Filipus, burada yeryüzünde Onu göremez ve tam olarak bilemezsin fakat melekûtunda Onu ebedi göreceksin.” (Barnaba, Ayet:17)
Buradaki Allah tanımının Kur’ân-ı Kerîm’deki Allah tanımına aykırı olmadığı, ifadelerin pek çok Kur’ân ayetine tıpatıp uyduğu görülmektedir. Adeta âyetü’l-kürsî ve İhlas suresindeki tanımlar dile getirilmektedir.
Barnaba İncilinin 27. ayetinde Hz. İbrahim ile babasının Allah konusundaki tartışmasına yer verilirken şöyle bir anekdot geçiyor:
İbrahim dedi ki: “kaç tane Allah vardır baba?” Yaşlı adam cevapladı: “sonsuz sayıda oğlum” sonra İbrahim dedi: “Ey baba! Eğer ben bir tanrının dediklerini yapar ve diğeri de kendisinin dediklerini yapmadığım için benim kötülüğümü isterse o zaman ben ne yapacağım? Her ne durumda olursa olsun, aralarında anlaşmazlık çıkacak ve tanrılar birbirleriyle savaşacaklardır. Ya benim kötülüğümü isteyen tanrı benim kendi tanrımı öldürüverirse ben o zaman ne yapacağım? Belki de beni de öldürecektir.
Bu ifadeler şu ayetleri hatırlatmaktadır: “Allah çocuk edinmemiştir. Onunla birlikte başka ilah yoktur. Eğer olsaydı, o zaman her bir ilah yarattığını alıp götürür ve birbirlerine üstün gelmeye çalışırlardı. Allah onların isnat ettikleri vasıflardan uzaktır.” (Mü’minûn, 91) “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilahlar olsaydı, ikisi de fesada uğrardı. Arşın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıklarından yüce ve münezzehtir.” (Enbiya, 22)
Barnaba İncilinin 28. ayetinde Hz. İbrahim’in putları kırıp baltayı büyük putun omzuna asması, Babillilerin onu yakmaya kalkışması, İbrahim’in; yıldıza, aya ve güneşe bakıp bunların ilah olamayacakları, zira batıp gittiklerini söylemesi Kur’ân’daki ifadelerine tıpatıp uymaktadır. 208 ayette şöyle denmektedir. “Allah sağ ve diridir ki, İbrahim Allah’ı o kadar çok severdi ki, sahte putları parçalayıp, anne ve babasını terk etmekle kalmamış aynı zamanda Allah’a itaat etmek için oğlunu bile kurban etmek istemiştir.”
Barnaba İncilinde Hz. İsa’nın, kendisine Rab veya Allah’ın oğlu diyenlere şiddetle karşı çıktığı ve onları lanetlediği görülmektedir.
Bir cüzamlı kendisine “Rab, bana sıhhat ver” dediğinde İsa ona: Sen aptalsın. Seni yaratan Allah’a dua et. O sana sıhhat verecektir. Çünkü ben de senin gibi bir insanım” (Ayet:10) Yine kendisine “Bize sıhhat ver” diyen on tane cüzamlıya şöyle cevap verdi: “Ah ne kadar zavallısınız, siz aklınızı öylesine yitirmişsiniz ki; bize sıhhat ver” diyorsunuz. Benim de sizin gibi bir insan olduğumu görmüyorsunuz. Sizi yaratan Allah’ınıza seslenin ve o kadir ve rahim olan sizi iyileştirecektir.” (Ayet 19)
Hz. İsa kendisinin ilah yerine konmasından çok üzüldüğünü şöyle ifade ediyor: İsa çok korktu ve Allah’a yönelerek dedi: “Beni bu dünyadan al ey Rabbim! Çünkü dünya delirmiş neredeyse bana tanrı diyecekler” ve İsa böyle deyip ağladı (Ayet,47) “Benim sözlerime, benim Allah’ın oğlu olduğumu katanlara lanet olsun.” (Ayet,53) Sen “Allah’ın oğlu Mesihsin” diyen Petrus’a kızdı ve kızgınlıkla onu azarlayıp: “Defol, ayrıl benden, çünkü sen şeytansın ve beni günaha sokmaya çalışıyorsun.” (Ayet,70) “Siz var ya siz ey İsrailliler! Bir insan olan bana Allah’ımız demekle büyük hata işlediniz ve korkarım ki, Allah bundan dolayı kutsal şehir üzerine, onu yabancılara köle ederek ağır bir bela indirir. Ey, sizi buna iten bin kez lanetli şeytan.” (Ayet,93) Bu ayetin devamında Hz. İsa: Ben ölümlü bir kadından doğmuş, Allah’ın hükmüne tabi, diğer insanlar gibi yeme ve uyuma, soğuk ve sıcak dertlerini çeken bir insanım. Bu bakımdan Allah hükmünü vereceği zaman, sözlerim benim insandan öte olduğuma inananların her birini bir kılıç gibi delip geçecektir.” 212. ayette ise: “Benim senin oğlun olduğumu yazdıkları zaman, bana verdiğin İncilimi tahrif edecek olan herkesi sen ebediyen lanetle” demektedir. Hz. İsa 128. ayette ise şöyle demektedir: Şeytan benim Allah olduğuma inandırarak, sizi bu duruma düşürmek istedi ey kardeşler. Çünkü bir sineği bile yaratamayan ve geçici ve ölümlü olan ben her şeye kendim muhtaç olduğumdan size yararlı hiçbir şey veremem.” Hz. İsa 206. ayette şöyle diyor: “Öyle ki, yaratıcımız Allah bir tek Allah’tır ve ben Onun kuluyum ve sizin Mesih dediğiniz Allah’ın elçisine hizmet etmek arzu ediyorum.”
Barnaba İnciline göre Hz. İsa kendinden sonra bir peygamber geleceğini, kendisinin onun gelmesine hizmet ettiğini söylemekte, Hz. Peygamberin ismini ve özelliklerini açıkça belirtmektedir.
Hz. İsa’nın bu hususta söylediği bazı çarpıcı sözlerini aktaralım: “Bakın size diyorum ki, her peygamber geldiği zaman yalnızca bir kavme Allah’ın rahmetinin işaretini götürmüştür ve sözleri de gönderildikleri insanların ötesine uzanmamıştır. Fakat Allah’ın elçisi geleceği zaman Allah ona kudret ve rahmetinin sonuymuş gibi verecek, o kadar ki akidesini alacak olan tüm dünya kavimlerine rahmet ve selamet götürecektir. Dinsizler üzerine güçle gidecek ve puta tapıcılığı ezecek, o kadar ki şeytanı kahredecektir. Çünkü Allah İbrahim’e böyle vaat etmiştir. “Dikkat et, senin soyunla yeryüzünün tüm kabilelerini kutsayacağım ve sen ey İbrahim! Nasıl putları parça parça etmişsen, senin soyun da böyle yapacaktır” (Ayet,43)
“Bana gelince ben şimdi, dünyaya selamet getirecek olan Allah’ın elçisinin yolunu hazırlamak için dünyaya gelmiş bulunuyorum.” (Ayet,72) “Allah dünyadakilere acıyacak ve elçisini gönderecektir. Elçinin üzerinde bir bulut duracak, buradan onun Allah’ın seçilmiş bir kulu olduğu bilinecek ve onunla tanınacaktır… Benim insandan öte olduğumu söyleyenlerden öç alacaktır. Bakın size diyorum ki; ay, çocukluğunda ona uyku verecek ve büyüdüğünde o, ayı ellerine alacaktır.” (Ayet,72) Hz. Peygamberin başı üstünde bir bulutun dolaşıp onu gölgelediği, ayı parmak işaretiyle ikiye böldüğü bilinen mucizelerdendir. Hz. Peygamberin, amcasıyla Şam’a yaptığı seyahat esnasında Busra’nın papazı Bahira Peygamberimizin üzerinde bulutun dolaştığını görünce onun beklenen peygamber olduğunu anlamış ve Ebu Talib’e, mallarını burada satıp hemen geri dönmelerini tavsiye etmişti. Zira ona zarar verilmesinden korkmuştu. Yahudi ve Hıristiyanlar böyle bir peygamberin geleceğine inanıyorlar fakat kendi aralarından çıkmasını umuyorlardı. Bu peygamberin geleceği, kitaplarında yazmamış olsaydı onun geleceğini ve alametlerini nereden bileceklerdi.
Hz. İsa’nın şu sözleri ise daha çarpıcıdır: “Ben yeryüzünün tüm kabilelerinin beklediği Mesih değilim. Fakat Allah beni dünyadan çekip alınca şeytan dinsizleri benim Allah ve Allah’ın oğlu olduğuma inandırarak, bu lanetli fitneyi yeniden çıkaracak, bu şekilde sözlerim ve akidem öylesine tahrif edilecek ki, ortada otuz mümin ya kalacak, ya kalmayacak. Bunun üzerine Allah dünyaya acıyacak ve her şeyi kendisi için yaratmış olduğu elçisini gönderecek.” (Ayet, 96)
Barnaba İncilinde Hz. Adem’e bile peygamberimizin geleceği ayan beyan gösterildiği yazılıdır. “Ayağı üstüne kalkan Adem, havada güneş gibi parlayan bir yazı gördü. “Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah’ın Rasulüdür.” (Ayet, 39)
Hz. İsa bütün semavi kitapların tahrif edildiğini, bu tahriflerin düzeltilmesi için son peygamberin geleceğini net şekilde şöyle ifade etmektedir: “Biliyorsunuz Allah birdir, gerçek birdir, buradan giderek deriz ki, akide birdir ve akidenin anlamı birdir ve dolayısıyla din birdir. Bakın size diyorum ki, eğer gerçek, Musa’nın kitabından silinip çıkarılmamış olsaydı, Allah, babanız Davud’a ikinciyi vermeyecekti ve Davud’un kitabı tahrif edilmemiş olsaydı Allah bana İncili emanet etmeyecekti. Çünkü Allah’ımız Rab değişmez ve tüm insanlara tek bir mesajla konuşmuştur. Bu bakımdan Allah’ın elçisi geleceği zaman dinsizlerin benim kitabımda yaptıkları tahriften tümünü temizlemek için gelecektir.” (Ayet, 124)
Gerçeklerin Hz. İsa diliyle bu kadar net ortaya konmasından sonra papazlara ve misyonerlere “el insaf” demekten başka söylenecek söz kalmamaktadır.1
Dipnot: 1) Barnaba İnciliyle ilgili geniş bilgi için; DİA (Diyanet İslam Ansiklopedisi) Barnaba İncili maddesine ve Elif kitabevinin bastığı Mehmet Yıldız tarafından İngilizceden tercüme edilen Barnabas İnciline bakılabilir.
Ali Rıza Temel
|